Paylaş
Önceki gün Sevgili Dilek’in Ahmet Hakan’la yaptığı röportajı okuduktan sana yazmak istedim.
Kendimi tutuyordum aslında. Ortalık durulmaya, sessizleşmeye başlarsa o zaman ses veririm diyordum. Nefesimi saklıyordum.
Malum, hayatı köpük köpük yaşıyoruz. Memleketin hali ortada… Her gün bir sürü yeni olayla karşılaşıyoruz…
Ordan oraya savruluyoruz. Serseme dönmüş vaziyetteyiz.
Bir de gündem değiştirmeye dönük tuzaklara kolay düşüyoruz. Enerjimizi olmadık konularda, tuhaf detaylarda tüketiyoruz.
O yüzden Batı Güneydoğu’da yaşananlara yeterince itiraz etmiyor gibi görünüyor.
Ya da sana, Erdem Gül’e veya diğer mağdurlara yeterince destek verilmiyor gibi bir hava oluşuyor.
Ben yine de sessiz çoğunluğun her şeyin farkında olduğuna, için için isyan ettiğine inanıyorum.
Sevgili Bahar’a sordum. En son Urla’daki görüşmemizden bu yana yedi sekiz yıl geçmiş.
Benim için çok güzel bir gündü. Sohbet harikaydı. Bir de sevgili Musa Çözen faktörü vardı tabii. Gül allah gül…
Umarım aynı ekibi bu yıl yine Urla’da toplayacak duruma geliriz.
Yazdığın kitabı da Urla’da bitirirsin artık…
Erdem Gül’e de selamlar…
****
YAZIK DEĞİL Mİ?
Son zamanlarda uluslararası alanda itibar gören insanlarımıza bakıyoruz.
Mesela Nobel kimya ödülünü almış olan Aziz Sancar…
Burada doğmuş, üniversiteyi İstanbul’da bitirmiş ancak esas başarısını Amerika’daki akademik iklimde yakalamış bir bilim insanı. Burada kalsaydı muhtemelen Nobel’e giden yolu tutturamayacaktı…
Türkiye ziyaretini on gün daha uzatsa başına ne işler açılacaktı kimbilir.
Barcelona’da oynayan Arda Turan'a bakalım. O da Galatasaray’da yetişti ancak esas zıplamasını İspanya’da Atletico Madrid’de yaptı. Oradaki futbol ikliminde bonservis fiyatını 3’e katladı.
Galatasaray’da kalsaydı büyük ihtimal Messi’yle beraber oynayama şansı elde edemeyecekti. Buraya geldiği zaman onu da olmadık tartışmaların içine çekmeye çalışmıyor muyuz?
Dünyanın en iyi üç hakeminden biri olarak gösterilen Cüneyt Çakır…
Burada yetişti. En son 2015 Şampiyonlar ligi final maçını yönetti. Yine de kulüp yöneticilerinin, TV yorumcularının “hakem değil” eleştirisine maruz kaldı, kalıyor. El insaf!
Evet, Türkiye’de yönettiği maçlarda zaman zaman dışarıda gösterdiği performansı gösteremiyor. Zira içerideki bozuk iklimin hakemleri zorlayan bir yanı var.
Nobel edebiyat ödülü sahibi Orhan Pamuk’u itibarsızlaştırmaya çalışıp yurt dışına iten de bu iklim. Fazıl Say’ı fırsat buldukça hırpalamaya çalışan da.
Aslında mevcut sistem üretmiyor değil. Az da olsa üretiyor. Ancak ülkedeki iklim gelişmeye bir noktada engel oluyor.
Yazık değil mi bu iklimin içinde kaybolup giden başka Azizlere, Ardalara, Cüneytlere?
****
HİÇ BİR YERDE OLAMAMA
Geçenlerde eşimle birlikte Delibal filmine gittik. Yanıma gençten iki kız oturdu.
Üç beş dakikada bir cep telefonlarına bakıyorlar. Işık insanın dikkatini dağıtıyor. Bir şey de diyemiyorsunuz.
Film öyle sıkıcı bir film değil. Hatta akıcı sayılır.
Günlerden Pazar, öğle saati…
Belli ki sosyal medyada takılıyorlar. Ne filmdeler aslında, ne de telefondalar…
Bu internet bağımlılığından öte bir şey. Hiçbir yerde olamama, ya da kalamama hali…
Neyse, sinemalarda da cep telefonu kullanımını sınırlasalar iyi olacak.
Daha önemli filmlerde kavga çıkabilir çünkü.
Paylaş