Başka bir Türkiye mümkün

Sabaha karşı asker odaya dalardı.  Kalk kalk kalk diyerek… Sıkıyönetim bu.  Takar mı senin sınavını? 

Yarım saat kalırlardı ama etkileri sabaha kadar sürerdi.  

Biz ki Bebek sırtlarında nispeten sakin bir üniversitede uslu uslu okuyorduk.    

12 Eylül sabahı Çeşme’de bir bekçinin “ihtilal oldu” diye uyarmasına kadar askerin gölgesini abartısız her gün hissettik. O sabahtan sonra asker bedenen tepemizdeydi.  

Darbe sonrası terör pat diye durdu, acılar derinleşti, şekil değiştirdi, travma hali yıllarca devam etti.  Bugün bile hala daha o dönemin uzak etkilerini yaşıyoruz.

Doğru, en kötü demokrasi en iyi darbeden iyidir.  Ama darbenin de panzehiri nitelikli demokrasidir.  Hukuk devletinin tesisidir.  Barış dilinin baskın olmasıdır. Toplumda güven duygusunun güçlenmesidir.

14 yıldır tek başına iktidarda kalmış bir siyasi partinin böyle bir darbe girişimine maruz kalmış olmasındaki en büyük sorumluluk yine kendisindedir.  İzlenen politikalardan yapılan atamalara kadar ciddi bir öz eleştiri zamanı gelmiştir.

Başka türlü bir Ak Parti yine aynı oy oranını yakalayabilir ve başka bir Türkiye mümkün olabilirdi.  

2016 yılının Temmuz’unda çok başka şeyler konuşuyor olabilirdik. 

Başka Türkiye hala mümkün.  Darbe girişimi sonrasının nasıl yönetildiğine bağlı olarak...   

***

GÜVENİN YENİDEN TESİSİ

Patlayan bombaların ve Brexit’in etkilerini okumaya çalışırken şimdi darbe girişimi sonrası gelişmelere ve OHAL’e odaklandık.

Bu arada Allahtan dünya piyasalarındaki hava nispeten olumlu da bizdeki etkiler sınırlı kaldı.  

İlk haftaki piyasa hareketlerinden anladığımız şu:  

İşler hemen 14 Temmuz şartlarına dönecek gibi durmuyor. 

İçeride ve dışarıda güven sarsılması var. 

Yıllardır devam eden ekonomik büyüme hikayesi zedelenebilir.

Öyle bir durumda Türk varlıklarının yeniden fiyatlanması normal olur.  

Güven tesisi için yapısal reformların devreye sokulması şart.

Ülke içindeki gerilimin düşürülmesi de güven tesisine katkı yapabilir

Dış politikadaki yumuşamanın devamı da önemli.

İzleyip göreceğiz. Umarım Sayın Cumhurbaşkanı atacağı olumlu adımlarla hepimizi şaşırtır. 

***

ÇIVGIN

Facebook’taki Kültürparka Dokunma grubu olmasa büyük ihtimal Sezai Göksu’yu tanıyamayacaktım. Meğer Sezai bey yıllardır Kültürpark’taki kuş envanterinin fotolarını çekiyormuş.

Bu sabah gruba bir Çıvgın fotoğrafı koydu.

Böyle bir gündemin ortasında bir kuş fotoğrafı bu kadar mı iyi gelir insana… Tabii altındaki kısa notlarla birlikte. Belki size de iyi gelir diye burada paylaşmak istedim: 

"Bu fotoğrafın da bir öyküsü var. Kültürpark'ı kullananlar bilirler, sabah erken saatlerde çayır, çimen sulandıktan sonra, kimi musluklardan hortumlar çıkartılır, ama o musluklardan damla damla su akmaya devam eder, iyi ki de devam eder, çünkü kuşlar susadıkça bu muslukları ziyaret eder, bize de bu anı izlemek ve fotoğraflamak kalır.

Not: National Geographic TR, su temalı bir fotoğraf yarışması açınca ben de nacizane su damlasının göründüğü fotoğrafı yollamış ve su hayattır demiştim, onlar da sağolsunlar Ağustos 2015 sayısında o fotoğrafı yayınlamışlardı.

Çıvgınlar, larva,tatarcık gibi küçük böceklerle beslenir. Genelde ağaç gölgelerinde yem arar ama havada da sinekleri yakalar ve yaprakların altındaki böcekleri tutmak için de havada asılı durur.

O nedenle, her zaman derim ki, bir ağaç bir ağaçtan daha fazla bir şeydir."