Yıl olmuş 2015.
Yerli otomobil yapalım. Ne anlamı varsa… Tamam, yeter ki kızmayın, yapalım.
Kanal açalım. Peki, açalım da doğayla bu kadar oynamak doğru mu?
Saray yapalım. Ona da tamam ama bu devasa yapı hiç olmazsa “yeşil bina” olsun. Sertifikalı falan. ???
Gezegenimiz kerestecilik, madencilik, yapılaşma, tarım nedeniyle yılda 26 milyar ağaç kaybediyormuş. Ormansızlaşma son zamanların en önemli çevre tehditlerinden. Ekosistem üzerindeki olumsuz etkileri giderek derinleşiyor.
Şimdilerde İngiltere’deki bir şirket“drone”lar (insansız uçan küçük hava araçları) vasıtasıyla yılda 1 milyar ağaç dikmeyi hedefliyor. Sadece dikmeyecek büyümelerini de yakından izleyecek. Bunu da geleneksel dikim maliyetinin çok altında bir maliyetle gerçekleştirecek.
Çevre ile ilgili başka projleri de var bu şirketin kurucusu Nasa emeklisinin. “Dünyayı değiştirme” iddiasını açık açık dile getiriyor.
Büyük kesintiye dönecek olursak… Şimdiye kadar ortaya çıkan muhtemel nedenler şunlar:
a) Eksik mühendislik / teknik yanlışlar
b) Fiyat arttırmak için şantaj
c) Siber saldırı
d) Dış mihrakların/paralelin yeni hamlesi
e) Hiçbiri
İzmir U12 Cup bir Altınordu Futbol Kulübü organizasyonu. Ana destekçi İzmir Büyükşehir Belediyesi.
Turnuva 3-4-5 Nisan’da Selçuk – Efes tesislerinde dünyanın çeşitli ülkelerinden 48 futbol takımının katılımıyla gerçekleşecek.
Eğitim sistemimizin acil devrime ihtiyaç duyduğunu hemen herkes görüyor ve söylüyor. Böyle devrimci bir irade hissediliyor mu peki? Nerde!
Zaten o devrim dünyadaki değişime göre kendini yenileyen bir sistem getirmedikçe işe yaramayacak.
Her şeyin başı eğitim demek yetmiyor. İçini zamanın ruhuna göre doğru doldurmak gerekiyor.
Üç boyutlu yazıcılarla, nano teknolojilerle, yapay zekâyla, robotlaşmayla birlikte yeni bir dünya kuruluyor. Teknolojinin her katmanında baş döndürücü gelişmeler var.
İzmir’de yağmurlu bir Cumartesi…
B. Nihan Eren, Deniz Faruk Zeren, Hakkı İnanç, Kerem Işık, Melike Uzun, Nurullah Kuzu, Ozan Çınar, Şengül Can ve yönlendirici olarak da Pelin Buzluk bir salonda toplanmışlar. “Öykü”yü konuşuyorlar. Genç nesil öykücüler olarak.
Kitapları iyi ihtimal iki üç bin satıyor. Öykü satan bir tür değil çünkü. Onlar yılmadan yazıyorlar, anlatıyorlar.
Yaşım uygun… Binlerce kez aklımdan geçmiştir… Arkadaşlarla yüzlerce kez tartışmışızdır. Bir o kadar da yazmışımdır.
Başka bir Türkiye mümkündü. Bugünkünden farklı bir Türkiye…
Herkes bayılmayacaktı elbet o Türkiye’ye. Orada da başka türlü bir ülke hayal edenler olacaktı.
Zaten o Türkiye de güllük gülistanlık olmayacaktı.
Geçen hafta Kanada’daki bir arkadaşım “yapay zekâ” ile ilgili uzun ve çok ilginç bir makale yolladı.
Makale “dar yapay zekâ” ve “genel yapay zekâ” aşamalarını takiben ”süper yapay zekâya” sanılandan çok daha çabuk geçileceğini iddia ediyor. Bunun da dünyadaki pek çok şeyi değiştireceğini öngörüyor.
Süper yapay zekayı şöyle tanımlıyor: “bilimsel yaratıcılık, genel akıl ve sosyal beceriler dahil olmak üzere hemen tüm alanlarda en zeki insandan daha zeki”.