30.000 – 25.000 = 30.000

Yetkililere “tarafsız bir insanın terörist haline gelmesini engellemek için ne yapıyorsunuz” diye sorduğunuzda bu sorumluluğun kendilerinde olmadığını belirtip başka bakanlıkları işaret ederler.

O bakanlık yetkilileri de Amerikan politikalarının “şiddet yanlısı aşırı uçlarla” mücadelede yetersiz kaldığını bilir.

Yukarıdaki satırları geçen gün bir arkadaşımın Facebook’taki paylaşımından tercüme ettim. Makalenin başlığı “Amerika 2015’te Suriye’de kaç bomba attı?” idi.

Yazının özeti için şöyle diyebiliriz:

ABD Irak ve Suriye’de geçen on yedi ayda 22 bin küsur bomba kullandı. Tahminen 25.000 IŞİD militanını öldürdü. Daha önce militan sayısının 30.000 olduğu iddia ediliyordu. Halen de IŞİD'in 30.000 üyesi olduğu tahmin ediliyor.

Yani 30.000 – 25.000 = 30.000 gibi bir denklem ortaya çıkmış durumda.

Belli ki bu sorunu “etkisiz hale getirilen” teröristin yanında “etkin hale getirilen” teröristi de dikkate alarak çözmek gerekiyor!

****

PARA ÇOK AMA YOK

Şimdiye kadar yazdığım yazılarda kullanmadıysam 50 kere kullanmışımdır şu cümleyi:

Bu gezegende her gün açlıktan, susuzluktan, hastalıktan dolayı 30.000 çocuk ölüyor.

Diğer yandan 2008’den bu yana çeşitli ülkelerin Merkez Bankaları ekonominin çarklarını döndürebilmek için piyasalara 10 trilyon dolara yakın likidite desteği verdi.

Ancak bu paralar sisteme olan güvensizlik nedeniyle aşağı kadar inemedi.

Daha çok büyük kurumların kontrolünde kaldı.

Para çok ama para yok gibi bir durum. Buna teknik olarak likidite tuzağı deniyor.

Çocuklar ölmeye devam ediyor.

Gelir adaletsizliği gelişmiş ülkelerde bile giderek derinleşiyor.

Dengesizlikler çoğalıyor.

Bu kadar likiditeye rağmen petrol fiyatı 30 dolarlara inmiş durumda. Kemer sıkmaya hiç de alışık olmayan petrol zengini ülkelerin bununla nasıl başa çıkacağını göreceğiz.

Gerçekçi olarak bu karanlık ve çelişkilerle dolu tabloya bakarsak yine de dünyada az sivil başkaldırı, az terör olayı oluyor.

Son dönemde kapitalist cenahtan yükselen kapitalizm eleştirilerinin kökeninde sistemde saklı bu derin öfkenin endişesi de var.

**** 

HGS

Modern hayat güven üzerine kurulu. Güven kalmayınca her şey zorlaşıyor. Komplo Teorisi filmindeki Jerry Fletcher gibi her şeyden şüphe eder hale geliyorsunuz.

Her gün kullandığım için olsa gerek ben de bu ara HGS geçişlerine takmış vaziyetteyim.

Şöyle ki bazı makineler girişinizi okumuyor, çıkışta sizden “girişsiz” para tahsil ediliyor. Ya da girişiniz tamam, çıkıştaki makine okumuyor. Bunun akıbeti belli değil.

Muhakkak bu makinelerin ayarları kontrol ediliyordur, aletler bakımdan geçiyordur, HGS sistemi hakkıyla denetleniyordur ama insan yine de düşünmeden edemiyor. Gerçekten öyle mi?

Bu işin çaresi daha şeffaf olmaktan geçiyor.

HGS sistemi bakiyeniz azaldı diye SMS mesajı attığı gibi her geçişte bir mesaj atıp hesap detaylarını verse ikna edici olabilir.

Uğraşmak zor, para küçük diye pek kimse işin peşine düşmese de HGS’lerden şikayetlerin artmaya başladığını duyuyorum.