Paylaş
Bodrum’dan her sabah 9.30’da kalkması gereken yarı arabalı vapur Kos’tan izin gelmedikçe iskeleden halat çözemiyor. Gerekçesi Adanın polisi Türk yolcuların bilgilerini tek tek inceliyor. 1 saatlik yolculuktan sonra Kos’a ulaşılınca asıl çileyi yine Türk pasaportlular çekiyor. Yabancılar seri halinde pasaport polisinden rahatlıkla geçiyor. Türkler için konulan sıra uzadıkça uzuyor. Elimde İtalya’dan oturma müsaadesi belgesi bulunuyor. Schengen de bana serbest dolaşım hakkı vermiş. Yunan pasaport polisine bunu anlatmak her seferinde zor oluyor. Pasaportumda ay yıldız var ya! İnsan o an ulaşım olsa Bodrum’a geri dönmek istiyor. Ama geldiğin gemi ile dönmen gerekiyor.
Zaten kısıtlı olan zamanın büyük bir bölümü barakadan yapılmış gümrükte geçiren Türkler dayak yemişten beter Yunan sorgusundan sonra Marina’daki kafelerde soluklanıyorlar. Ardından sokaklarda bir turistik tur ve yemek. Yemekten sonra da içki alımı. Yemek demişken üç yıldır hep aynı restorana gidiyoruz. Zaten garson Yorgo’nun yeri olmasa KOS çekilmez. Adı “Fish House – Taverna”, sahibi Dimitris Sakfillaris. Gerçekten en güzel balığı, en güzel mezeleri ve harika deniz mahsullerini burada Babayani rakısı eşliğinde yerken mest oluyorsunuz. Üstelik Bodrum’a oranla çok ama çok daha ucuz. Yorgo kem küm Türkçe de konuşuyor karşı taraftan gelmiş müşterilerle. Servisi harika. Ama en kral tabağı bol aroma soslu midye. Sarımsaklı, taze kereviz yapraklı, maydanozlu ve sarı kıyılmış biberli ayrıca elbette şarapla pişirilmiş. Jumbo karidesler sarımsak soslu veya tereyağlı ve biberli. Ahtapot ızgara ya da salatası yumuşacık (Ahmet Hakan’ın kulakları çınlasın. Gerçekten bizden daha iyi beceriyorlar pişirmesini). Kalamarı da pamuk gibi. İnsanın yazarken ağzı sulanıyor. Balıkları taze. Çipura favorisi. Ancak kalabalıksanız önerim ortaya karışık bir tabak almanız deniz mahsulleri ve balık birlikte. Eğer Kos’a giderseniz “Fish House – Taverna” limanın meydanındaki sette mavi – beyaza bürünmüş gözlerden kaçmaz mutlak uğrayın ve yemeğinizi rahatlıkla kazık yemeden yiyin.
Artık dönüş zamanı. Adadaki bol içki mağazalarına uğrayın ve Türk rakılarını üç misli düşük fiyatına alın. Diğer içkileri de tabii. Teselliniz bu olsun. Çünkü birazdan adayı terk etmek, Bodrum’a dönmek için gümrükte yine bir işkence başlayacak. Pasaport polisleri kaçınılmaz başınızı ağrıtacak. Adaya Bodrum’dan gelen ve el üstünde tutulan yabancılar ellerini kollarını sallayarak ve sadece bir, iki kadeh bira veya meşrubat içip günü sandviçle tamamlayıp neredeyse para bırakmazken, Türkler restoranlarda yiyip içtikten sonra aldıkları içkiler ve hediyeliklerle Yunan ekonomisine katkıda bulunmanın cezasını giderayak yine çekiyorlar. Maalesef kaçınılmaz Yunan düşünme yapısı bu.
Paylaş