Paylaş
Önümüzdeki hafta sonu sizi bir etkinliğe davet etmek istiyorum. Maçka Küçükçiftlik Park’ta İstanbul’un birçok lezzetinin tadılacağı, yurtiçi ve yurtdışından konuşmacıları katılacağı, yöresel yiyeceklerin satılacağı bir pazarı ve benim sürprizlerimin de olacağı büyük bir panayır yerine.
İstanbul, hakkı olan büyük bir yemek festivaline kavuşuyor. Bolu ve diğer yörelerden aşçılarımızla, okullu gençlerin birlikte harmanlamaya başladığı mutfaklarımızın zenginliklerinin keyfini çıkarma vakti.
Arçelik Gastro İstanbul, Turizm Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği’nin yıllar süren hayallerinin gerçekleşmesi. Bunun vücut bulabilmesinde de Türkiye’nin tanıtımlarını ve Design Week’i yapan Dream Design Factory rol alıyor. Hazırlayan ekipte Babylon’un kurucularından Ahmet Uluğ da var. Bu da aslen sadece yeme içme değil eğlenmek, coşmak demek.
Festival organizasyon ekibiyle bir yemek yeme fırsatım oldu. Hepsi de dünyayı dört tur atan, malzemelere, tatlara bakmayı ve görmeyi bilen insanlar. Bizim görevimiz de mutfağımızı dünya çapında var edebilmek için kendi dilimizi yaratmak ve kendi malzemelerimizi ön plana çıkararak yerel tatlarımızı tekrar canlandırmak. Bu festivallerin de bunun bir parçası olduğunu düşünüyorum.
Yemek kültürünün yayılması, rekabetin artması ve restoranların daha iyi yemek yapmak için çaba sarf etmesi, yiyenlerin damak zevklerinin gelişmesi için çok iyi bir fırsat.
FESTİVALİ GÜZELLEŞTİREN ŞEYLER
1) İstanbul’un havası. Mayıs ayının ıhlamur kıvamındaki yumuşak havasında sabah 10.00’dan akşam 22.00’ye keyiflenmek mümkün.
2) Festival mekânının Maçka Küçükçiftlik Park oluşu. Karşıdan Kabataş’a gelip kısa bir yürüyüşle ya da tramvayla ulaşmak çok keyifli.
3) Yaklaşık 30 restoranın bu etkinlik için hazırladığı yemekleri yemek, eski sokak lezzetlerimizle buluşmak, pazar yerinden yöresel ve yabancı malzemeler satın almak mümkün. Ayrıca Radyo Eksen’in DJ’leri bütün gün boyunca bizimle olacak.
4) Türk Mutfağı Derneği’nin organize ettiği sahnede yerli ve yabancı katılımcıların olacağı ve gastronomi ve mutfak üzerine ciddi sohbetlerin yapılacağı bir program olacak. İşin erbaplarından, akademisyenlerinden bilgi paylaşımının yapılacağı bu söyleşiler festivale farklı bir hava katacak.
5) Cuma, cumartesi ve pazar saat 11.00-12.00 arası ve 15.00-16.00 arasında ben de Arçelik’in çadırında küçük şovlar ve hatta bir de yarışma yapacağım. Yarışma heyecanına katılmak isteyen herkesi bekleriz.
İstanbul’un 101 Lezzeti
Geen yıl bir yazımda ‘yemekle ilgili gelişmeleri mısır patlaklarına benzetmiştim. Tencereye gerekli malzemeleri koyarsınız, ocağın altını yakarsınız ve biraz beklersiniz. Önce pıt eder sonra pıt pıt.... Ama arası açıktır. Sonra pıtlamalar gittikçe hızlanır. Artık tane tane takip bile edilmeyecek hale gelir. İşte şimdi tek tük olan pıtlar hızlanmaya başladı. İstanbul Gastro İstanbul’dan evvel, geçen hafta da Esma Sultan’da ‘ İstanbul’un 101 Lezzeti’ etkinliği yapıldı. Sokak lezzetlerinden restoranlara, şekercilere kadar 101 farklı mekânın özel lezzetleri vardı. Timeout İstanbul’un yılların deneyimiyle biraraya getirdiği bunca farklı lezzeti şahane bir mekan seçimi olan Esma Sultan’da buluştu, ortalık şenlendi. Herkesin olabildiğince çok lezzet deneme heyecanının olduğu bir panayır yeri kıvamındaki bu güzel aktiviteye ben de konuşma yapmak için katıldım. Şunu söylemek isterim ki sonunda karnım da gözüm de keyifle doydu.
Buradan aklımda kalan lezzetlerden kısa kısa bahsetmek, Arçelik Gastro İstanbul için sizi heyecanlandırmak isterim.
Şerbet içmiş gibi oldum
Hacı Bekir Şekercisi
Hacı Bekir’in menekşeli akide şekeri ve narlı lokumu, şeker ve lokuma özel ilgimden dolayı aklımdan çıkmıyor. Narlı lokumu pek çok markadan denedim ama Hacı Bekir’inkini yiyince bir bardak nar şerbeti içmiş gibi hissettim.
Dönerin yumuşaklığı bambaşka
Abdülkadir Restoran
Uzun süredir güzel bir Kastamonu pastırması yemek istiyordum. Kastamonu insanı emeğini hiçbir zaman sakınmaz. Hile katmadan güneşte kurutarak hazırlanan pastırmanın çemenine bir de
Taşköprü sarımsağı konduğu için başka güzeldi. Ayrıca Abdülkadir’in dönerinin yumuşaklığı ve sululuğu da bambaşka. Şiddetle tavsiye ederim.
Festivalin en güzel atıştırmalıkları
Kantin
Kantin, Nişantaşı’nın en özel yerlerinden biri. Onu özel yapan titiz patronu. Bunu 101 İstanbul’da, ekibi de oradayken kendisini tek tek bütün ekmekleri hazırlarken gördüğünüzde anlamanız mümkündü. Bizzat bütün etkinlik boyunca işinin başından ayrılmadan festivalin en güzel atıştırmalıklarından birini yaptı. Şemsa Denizsel’in ekşi mayalı ekmeklerinden tatmadıysanız tavsiye ederim. Mayasını her gün aynı saatte besler ve aynı sıcaklıkta tutar.
Bu özen ve sevgi de
her ısırığımıza yansır.
Küçük küçük nefis hamburgerler
Egg & Burger
Güzel etle yapılan burger savaşları sürüyor: Günaydın bir taraftan, Dükkan, Mano Burger, Nusret lezzetli burgerleriyle boy gösteriyor. Daha az iddialı görünen Egg&Burger ise bu festivalde nefis hamburgerlerinden küçük küçük hazırlayarak bizi inanılmaz mutlu etti. Tadına bakmak
isterseniz Teşvikiye Camii’nin yanından inince köşe başındaki yerinde, sepet içinde lezzetli
patatesleriyle yiyebilirsiniz.
Stand değil sofra
Al Jamal
Beni en mutlu eden standlardan birisi de Al Jamal’indi. Bunun sebebi de herkes stand hazırlarken Al Jamal’in her zamanki gibi ezberleri bozup çok güzel bir masa yapıp, mezelerini koymuş olmasıydı. Herkes buyursun istediği gibi otursun, yesin demiş. Çok eğlenceli mekânlar kurmakla yetinmeyip yemek kalitesini de hep koruyan bu ekibin soğan dolması, humusu, çıtır mantısı nefisti.
Hızlı yemek zinciri
Çıtır Usta
Çıtır Usta ismini daha evvel duymamıştım ancak sahibi olan Atilla Bey’e hayran oldum. Yıllarca Almanya’da çalıştıktan sonra gelip pideyi hızlı yemek zinciri haline getirme ve bu şekilde daha da yaygınlaştırma yolunu bulmuş. Karışımlarını kendi fabrikasında hazırlayıp şubelerine gönderiyor.
Böylelikle istediği malzeme kalitesini dengeliyor.
Paylaş