Paylaş
Bunu dünyanın sağlığı için çok büyük bir adım olarak görmeyin. Uzmanlara göre dünya çoktan kirlendi bile. Amaç, sadece kirlenme hızını azaltmak.
Bu olumsuzluğa 100 bin kişi beklendiği halde 400 bin kişinin katıldığı New York’taki tarihi “İklim Yürüyüşü” bilinçli insanların arttığını gösterdi.
Dünyanın başka ileri gelen şehirlerinde de eşzamanlı gerçekleştirilen yürüyüşlere katılanlar “Artık dayanılmaz hale gelen çevre kirlenmesine , buzulların erimesiyle suların ,hatta okyanuslardaki asit yükselmesine karşı; ‘’Artık yeter!, nefes alamıyoruz, ekonomik büyüme değil, çocuklarımıza temiz bir dünya, sağlıklı büyüme istiyoruz!” diye haykırdılar.
-BM’nin hedefi küresel ısınmayı 2 derecenin altına indirmek
Ancak, dünya insanları için durum çok ciddi. Gelecek asırlarda oksijensiz kalması beklenen dünyamız, insanlar olmadan da kendisini yenileyecek, farklı canlılarla yaşam devam edecektir. Bilim, küresel ısınmanın tam gaz ilerlediğini söylüyor. Ve, bunu durdurmak artık öyle kolay bir şey değil. Öyle ki, dünya liderlerini New York’taki zirveye çağıran BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon bile, yüzyıl sonuna kadar 3-5 derece artması beklenen bu ısınmayı durdurmak gibi bir boş hayal içine düşmeyip, en azından 2 derecede tutma hedefi koydu. Hatta bir B planlarının olmadığını da açıkça kaydetti. ABD’li araştırama kurumu PEW son yayınladığı ankette; Amerikalıların en çok endişelendikleri konunun El Kaide benzeri terör örgütleri olduğunu söyleyenler yüzde 71, İklim Değişikli olduğunu söyleyenlerin ise yüzde 48’de kalması medya haberlerinin insanlardaki etkisinin boyutunu gösteriyor.
Dünyadaki yaşam tarzı ve alışkanlıklar böyle giderse, 2100 yılında atmosferde biriken sera gazları iki misline çıkacak. Bunun anlamı; kuzey ve güney kutuplarında buz diye bir şey kalmayacak. Eriyen buzlar, bazı ada devletleri yok edeceği gibi, pek çok ülke en değerli topraklarını denize bırakacak. Bu süreçte tetiklenecek olan büyük kasırgalar ve doğal afetlerle milyonlarca insanın yaşamını yitireceğini de unutmayalım.
BM’nin ‘’İklim’’ zirvesindeki amaç, atmosfere salınan sera gazlarından kaynaklanan ısınmayı bu yüzyılın ortasına doğru hiç olmazsa yüzde 40 ve 70 arası azaltmak. Yıllardır atmosferde ısınmış halde toplanan karbondioksit öyle hemen soğumayacağı için bu hedefli tuttursak bile faydalı sonuçlarını görmemiz onlarca yıl alacak.
-Türkiye, atmosferi kirletme hızındaki büyümesiyle 1 numara
Hal böyleyken, atmosferi en çok kirleten kömür ile çalışan 80 adet daha termik santral yapmayı hedefleyen Türkiye’nin gözü sadece ekonomik büyümeyi görüyor. Zeytinlikler bile halka hiç sorulmadan torba yasa ile yerlerini daha fazla kömür çıkarılabilmesi için maden ocaklarına dönüştürülüyor. Bir yanda fakirliğe son vermek, ekonomik büyümelerini hızlandırmak için çevreyi hiçe sayan Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika, Güney Kore ve Türkiye gibi devletler, son 300 yıldır dünyayı kirleten bugünün kalkınmış ülkeleri ABD, Rusya, İngiltere, Almanya, Japonya, Fransa gibi devletlerin geçmişteki izlerinden gidiyor. Günümüzde özellikle batılı ülkelerde görmeye alıştığımız yenilenebilir enerji olan hidro, güneş ve rüzgar gibi kaynaklara yatırımlar, kalkınmakta olan ülkeler için çok daha zor. Çünkü, çok daha fazla yatırım istiyor ve bu kaynaklar bazen yeterince bulunmuyor. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bu grup, kısa zamanda ucuz enerji peşinde. Alternatifler içinde nükleer enerji de var. Kaza olmadığı sürece sağlıklı olduğu iddia edilen bu yöntem ile Çernobil’i çoktan geçtik, en son Fukuşima’da neler yaşandığını gördük.
Türkiye, dünyayı kirleten bu kömürden çok çekiyor. Daha fazla kömür çıkarayım derken Soma’da yaşana maden kazası halkı infiale yöneltti. Ancak, demokrasi ayıbı olarak evlere bırakılan kalitesiz kömür çuvalları sayesinde, insanlar hem evlerinde zehirleniyor, hem de hava kirliğinden kaynaklanan hastalıklara yakalanıyorlar. Bu da yetmiyormuş gibi, ormanlarımız, atmosferi en çok kirleten olan havalimanlarına terk ediliyor. Türkiye, atmosfere bıraktığı sera gazı artış hızında dünya lideri. Önce ekonomik kalkınma! diyen hükümet politikaları sayesinde ağaçların gidip hortumların geldiği bir ülke olmadık mı? Çocuklarımızın geleceğini yok ediyoruz. Ekonomik olarak ne kadar kalkınsanız, teknoloji ne kadar gelişse de eriyen kutupları geri getiremezsiniz. Bir başka dünya da yok.
-Peki çare ne?
İleri gelen çevre eylemcilerine göre; dünyadaki ekonomik büyüme mutlaka yavaşlamalı. Önümüzdeki dönem içinde dünya ekonomilerinin planlarındaki 85 trilyon dolarlık yatırımlar çok geçmeden yenilenebilir enerjiye kaydırılmalı, Daha sağlıklı ve güvenli enerji üretim ve tasarruf yöntemlerinin icadı ve uygulanmaya alınması artık bir zorunluluk.
-Umut var
Uluslararası ekonomist ve çevrecilerden oluşan bir grubun yayınladığı ‘’Yeni İklim Ekonomisi ‘’ (New Climate Economy) raporunda, hem ekonomik büyüme hem de atmosferdeki ısınmanın durdurulmasının mümkün.
Raporda öne çıkan başlıklar şöyle;
Şehirler; Birbirlerine toplu taşınma ile bağlanmış daha kompakt şehirler kurarak ilerideki 15 yılda 3 trilyon dolar tasarruf sağlanacak.
Arazi kullanımı: Tarıma yeniden açılacak %12 arazi sayesinde 200 milyon kişi daha beslenebilecek ve çiftçilerin geliri yılda 40 milyar dolar artacak. Bu ayrıca, yeşil alanların yok edilmesinden kaynaklanan karbondioksit emisyonunu da azaltacak.
Enerji: Güneş ve rüzgar enerjisi üretmek eskisi kadar pahalı değil. Yeni teknolojiler bu maliyetleri düşürüyor. Önümüzdeki 15 yıl içinde elektrik üretiminin yarısı bu yenilenebilir yöntemlerle sağlanabilir.
Kaynak Verimliliği: Halen fosil yakıtlarından enerji üretmek için hükümetlerin verdiği 600 milyar dolarlık destek, yenilenebilir enerji yöntemlerine verdiği 100 milyar dolardan çok az. Bu fark kapanmalı ve fakirliği giderici harcamalara kaydırılmalı.
Altyapı Yatırımları: Yeni finansal enstrümanlar temiz enerjiye yapılacak yatırımı yüzde 20 azaltıyor.
Yenilik: Düşük seviyeli karbon teknolojileri için araştırma ve geliştirmeye yapılan harcamaları GSMH’daki yüzde 0.1 gibi üçe katladığımızda yeni bir büyüme modeli için bir dalga yaratacaktır.
Tabi yukarıdaki raporun gerçekleşmesi için BM’ye üye olan 193 ülke içinde iklim değişikliğini körükleyen ve küresel ekonominin yüzde 80’inden sorumlu Avrupa Birliği ile birlikte 15 ülkeye büyük rol düşüyor.
-Küresel ekonomi küçülmeli
BM’nin hedefleri ise, küresel büyümeyi 2100 yılına kadar yıllık yüzde 0.06’da tutuyor. Bunun anlamı küresel ekonomi için toplam yüzde 5 kayıp demek. ABD, bu konuyu çözmüş değil. Cumhuriyetçi Parti üyeleri tüm bilimsel verilere rağmen küresel ısınmaya inanmazlarken, Hindistan ve Çin gibi atmosferi en çok kirletenler ülkelerin liderleri zirveye katılmıyorlar. İklim Zirvesi’nde sadece bakan seviyesinde temsil edilecekler. Özellikle, Çin halkı ülkenin üzerini kaplayan kirli kara dumanlar yüzünden yıllardır maske ile dolaşırlarken, son yıllarda gururlandıkları güneş enerjisi yatırımları, çevre kaygısı için değil, ekonomik büyümenin devamı için gerekli olan enerji açığını gidermek. Öyle ki, termik santral inşaatları da tam gaz ilerliyor. Her gün yenileri eklenen bacalar dünyaya zehir bırakmaya tam gaz devam ediyor. İklim zirvesinde Çin gibi başı çeken ülkeler yaptırımlar gerektiren anlaşmaya imza atarsa, çözümsüzlükler ve vetolar merkezi BM, belki de gerçekten dünyamızın geleceğini kurtaracak.
Paylaş