Paylaş
Her ülkede böyle midir bilmem ama bizde öyledir.
“7 göbek CHP’li olduğunu” söyleyenlerle “Doğuştan Demirkırat’ım” diye göğsünü gere gere övünenler, tam 70 yıl hep “ezeli rakip” olarak yarıştılar.
Tabii, Gezer-Yüzer-Oylar da vardır ama asıl gövdeyi öbürleri teşkil eder.
*
Partilerin uzantıları bile bu rekabeti devam ettirmişlerdir.
DP gitmiştir, yerine AP gelmiştir. O gitmiştir, DYP ve ANAP gelmiştir. Onlar da gitmiştir, aynı seçmenler bu defa da AK Parti’ye yönelmiştir.
Öbür taraf da öyle: CHP, HP, SHP, DSP uzun yıllar, aynı rekabetle yaşamıştır.
*
Şimdii... Mutfakta yangın var.
Evet var.
Ama yangın ne zaman yoktu ki?
Buna rağmen, seçmenlerin ezici çoğunluğu, partilerini terk etmedi.
Gitti, yine Demirel’e oy verdi... Özal’a oy verdi.
Gitti, yine Ecevit’e oy verdi. Kılıçdaroğlu bile, hiç seçim kazanamadı ama 12 yıldır seçmenlerini kaybetmedi...
Yüzde 25, hâlâ yerinde duruyor...
*
Demek ki...
Siyasi tercih diye bir nesne var.
Unutmayın: Siyasi tercih.
Mutfakta yangın da olsa...
Ülke çok da kötü yönetilse... Sağlık ve eğitim yerlerde de sürünse... Enflasyon ve döviz tavan da yapsa... Hatta terör çok can da yaksa... Gördük ki, seçmenin büyük bölümü, oylarını götürüp yine partisine veriyor. Yıllardır gördüğümüz bu.
*
Nedir bu?
“Kulüp tutar gibi parti tutmak.”
Çok güzel bir benzetme.
Nitekim 6-0 yenildiği halde, hiçbir Galatasaraylı, gidip de Fenerbahçeli olmadı.
*
Bugün Türkiye, CHP’nin anlattığı gibi sahiden uçurumun kenarındaysa, AK Parti’nin yüzde 5 bile oy almaması lazım.
Fakat anketlerde birinci parti gözüküyor.
Bunu bana kim izah edecek?
Paylaş