Pazar notları

Parkta seks yapan sapıklardan mı? Bebek sırtlarında sabaha kadar hem de yüksek sesle müzik çalan korsanlardan mı?

Maşallah, kimse de sesini çıkarmıyor.

Yollarda polis ve bekçi de görünmüyor...

Yahu İstanbul gibi yerde kuş uçmaması lazım... Sadece arabaları çevirip ceza yazmak, asayiş için yeterli değil ki.

***

Belgrad ormanlarında, piknikçiler tarafından bırakılan çöplerin fotoğrafına bile bakamaz, iğrenirsiniz.

Mine Kırıkkanat’ın yazısını hatırladım. 10 yıldan fazla oldu... Hayatında yazdığı yazıların belki en güzellerinden biriydi o yazdığı yazı...

Kızcağızı o yazıdan dolayı kovdular... Hepimiz de seyirci kaldık... Şimdi buyurun bakalım, İstanbul’a bakın.

Sanki işgal altındayız.

***

Bu uçsuz bucaksız özgürlük ortamında, çarşı pazardaki fahiş fiyatlara niye şaşarsınız?

Kimsenin korktuğu yok ki... Kontrol mekanizması öyle ağır işliyor ki... Sonra bu mesele AVM’lerden ibaret değil ki...

En kuytu köşede bir dükkana gidin, bir kutu kibrit alın, bakın kaç para isteyecek.

***

Bir dakika.

Sağlığımızı ilgilendiren bir mesele daha var. Dünyanın en güzel büfeleri belki İstanbul’da... Ayaküstü karın doyurmak için harika yerler...

Lakin çoğu temiz değil.

Kim kontrol ediyor buraları?

Sağlık müdürlüğü mü, Belediye mi?

Kim? Zabıta mı? Polis mi?

Taksilerin kirliliği de ayrı bir dert ama hiç bir müşteri bunu dert etmediğine göre ukalalık bana mı kalmış?