Paylaş
Misafir kadınlardan biri sordu:
- Nereye oy vereceksin?
Cevabım:
- Sana ne?
- Aa sana ne olur mu? Soruyorum ki ben de oraya vereyim.
- Nereye verirsen ver, bana sorma.
.........
Döndü, bu def’a öbürlerine sordu tek tek:
- Sen kime vereceksin?
Onlar da armut gibi söyledi.
Canım sıkıldı. Güzel bir demokrasi nutku attım misafirlere:
- Oy kutsaldır/ oy mahremiyettir/ oy gizlidir/ oy namustur, cart curt.
Kimse aldırmadı.
Gece onları yolcu ederken kapıda hâlâ bana soruyorlardı:
- Kime oy vereceksin?
Deli ettiler beni.
*
Aksi gibi de benim karımda kötü bir huy var. Her yerde herkese sorar:
- Kime oy vereceksin?
- Falan partiye.
- Olmaaz. Oraya verme, öbürüne ver.
Hep müdahale ederim:
- Yahu hanım, âlemin atacağı oydan sana ne? Ayıp oluyor.
- Niye ayıp olsun? Herkes herkese sorar.
- Sen sorma.
Hayır.
İki dakika sonra bir başkasına döner:
- Kime oy vereceksin?
- Falan partiye.
- Aa, sana hiç yakışır mı? Öbürüne ver.
Son 25 yılımız hep böyle geçti.
*
İnanır mısınız?
Hayatında hiç oy kullanmamış insanlar da var.
Uygar görünüşlü, şık, zarif, bir ayağı Avrupa’da, öbür ayağı teknede, dağda, kayakta... Ama hiç oy atmamış.
Soruyor gayet rahat:
- Oy nasıl kullanılır?
Yâni bu def’a oy kullanmaya kararlı.
- Sen önce seçmen kütüklerine baktın mı?
Şaşırıyor.
- Kütük ne demek?
- Sen hiç muhtarlığa uğramadın mı?
Haydii, ona tane tane anlatman gerekiyor. Ama belli ki kös dinliyor.
Elinden tutup onu sandığa ben götüreceğim. Tabii bir şartla: Bana sormayacak nereye oy vereyim diye... Çünkü... Rahmetli annem, 27 Mayıs Anayasası oylanırken sandık başında avaz avaz bağırıp Tamer, oğlum, hangisine atacağım diye sormuştu da rezil olmuştuk.
Paylaş