Paylaş
Bayram kartları gibi.
Hepsi kalktı.
Artık sanal âlem’de birbirimizi kutluyoruz.
Mektup desen, o zaten daha önce kalktı.
Postacı Amca şehir efsanesi artık.
Tıpkı Bekçi Baba gibi.
***
Değişim, gelişim, başkalaşım.
Paçalarımızdan teknoloji akıyor.
Eve bir telefon bağlatmak için 4-5 yıl beklediğimizi şimdiki çocuklara anlatsanız inanmazlar.
“Köprüye hayır” kampanyası bir masal gibi artık... Boğaz, kevgire döndü.
Halbuki neydi o arabalı vapur kuyrukları...
***
Baktım, yeni yıl için yurt dışına çıkan binlerce insan var.
Yahu 33 yıl öncesine kadar 200 dolar’dan fazla para çıkaramazdık. Kredi kartı da yoktu.
“Özal geldi, ahlakımızı bozdu.”
Kambiyo mevzuatı 1 gecede değişti.
***
Uzatmayalım.
Siyah-beyaz, tek kanal televizyon, yılbaşı gecesi acaba dansöz çıkaracak mı diye ağzı açık bekleyen budalalar için ne büyük lükstü...
Şimdi muasır medeniyeti yakaladık.
Yaşasın.
***
Evet, internetimiz yoktu, mektuplaşıyorduk.
Evet, cep telefonumuz yoktu, haber geçmek için postanede sıra bekliyorduk.
Evet, gazete sayfalarını Ankara’ya, İzmir’e, Adana’ya ulaştırmak üzere hazırladığımız kalıpları, uçağa yetiştirmek için E-5’te yarışıyorduk... Ama inanın ki daha mutluyduk. İnsanlık henüz ölmemişti. “Ekmekler henüz bozulmamıştı.”
Paylaş