Paylaş
Çünkü o aday, Barış Dili kullandıydı.
Şimdi öyle mi?
HDP, bu üslupla nereye?
.........
En şaştığım da... Sırrı Süreyya Önder, arkadaşlarına dönüp, her zamanki tatlı diliyle hâlâ demiyor ki:
-Ping Pong topu gibi Kandil’le İmralı arasında gidip geliyoruz, pestilimiz çıkıyor, yazık değil mi emeklerimize? Akıntıya kürek çektirmeyin bize... İstemiyorsanız açıkça söyleyin.
***
Hatta, kestirmeden gidip diyebilir ki:
-?İstermiş gibi görünüp artistlik yapıyorsanız, onu da söyleyin. Biz yine aynı şevkle çalışmaya devam ederiz. Ama terbiyemize sığınıp, bizimle dalga geçmeyin.
Demiyor bunu.
Evet.
En şaştığım budur.
***
Halbuki HDP, yükselen bir değer...?Oyları henüz yükselmese bile, kendi yükseliyor.
Öyle ki, adeta Ana Muhalefet yerine konup, sürekli o hedef alınmakta ve sürekli o muhatap kılınmaktadır.
Siyasi yelpazedeki yeri, tecrübeli ve büyük bir futbol takımında yeni parlayan genç bir yıldız’a benziyor. İstikbal vaadediyor.
Ama hovardaca yaşarsa, öbürleri gibi kaybolup gider.
***
Nitekim biti kanlanır kanlanmaz, hemen seçime parti olarak katılmaya karar verdi.
Anladık. Siyasal ağırlığına güveniyor ama sandıkta sayısal ağırlık lazımdır.
Sol oylar’a bel bağlıyorsa, acaba yeterli mi? Bilemem.
Sadece şunu söyleyebilirim:
-Madem bir Türkiye Partisi olma yolundasın, Çözüm Süreci’ne sımsıkı sarılmalısın. Oy deposu ordan geçer. İnanmıyorsan, çık sokağa, sor insanlara... Ve gör beklentilerini... Sırf Şanlıurfa’da,?Diyarbakır’da değil. İstanbul’a, İzmir’i de gel sor, kulağınla duy.
Paylaş