Paylaş
İkisi de kutsaldır.
Kimseye veremeyiz.
Hâlâ anlaşılamadı mı?
***
Bu inancı taşımayan milletler, toprak da verirler, deniz suyu da verirler.
“Gel de al” diyemezler.
***
Suriye’de ne işimiz var’ın cevabı budur.
Libya’da ne işimiz var’ın cevabı da budur: Milli Savunma.
Aksi halde koskoca Akdeniz’de, Antalya koylarına ve kıyılarına kilitlenip kalırsınız.
***
Ezbercilik yok.
Yurtta sulh, cihanda sulh’un tercümesi, her şeye “peki” demek değildir.
Onun adı teslimiyettir.
***
Bize “bu Türkler amma da uyumlu ve olumlu insanlar, bravo” demelerini istiyorsanız, kolayı var: Güney’imizde bir terör devleti kurulmasına kuzu kuzu itaat edersiniz, Akdeniz’de olup bitenlere de göz yumarsınız, mesele biter. Al sana cihanda sulh... Ne işiniz var, Suriye’de Libya’da?
***
Bir yol daha var:
Devlet ciddiyetini bırakıp,
tıpkı müttefikleriniz gibi
siz de kiralık katillerin yanında
yer alırsınız. Avrupa’nın gözdesi olursunuz. Böylece yalnızlık’tan kurtulursunuz.
***
Hayır efendim.
- Ben yalnız kalmak istiyorum...
Şereftir.
- Ama içeride buna şiddetle
itiraz eden İrlandalılar var.
Onlar ne olacak?
- Onlarla da kutuplaşmak istiyorum.
En büyük saadettir.
***
Yukarıdaki kurt ne kadar bahane ararsa arasın, onun palavralarına bakmayıp ben suyu bulandıracağım. Sonra o suyu arındırıp Akdeniz’e dökeceğim... Ben böyle bir kuzuyum: Bir kaşık bile vermem kimseye... Tıpkı bir karış toprak gibi.
Paylaş