- Kılıçdaroğlu-İmamoğlu görüşmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevap:
- Bu sabah İmamoğlu’yla konuştum. Kendisinden “Tarkan’ı Erzincan’a getirmesini” rica ettim.
O da dedi ki: “29 Ekim’de ben Tarkan’ı İstanbul’da çıkarmak istiyorum...” Ben de “İstanbul’da Tarkan her zaman çıkar... Önemli olan Erzincan’a gelmesi” dedim.
***
Nasıl buldunuz?
Sorunun cevabı bu mu?
Değil.
Linç kültürü edinmişiz.
Ama o da yarım yamalak.
Bu kadar uzun sürer mi?
28 Mayıs’tan beri her gün Kemal Kılıçdaroğlu’nu linç ediyoruz. Yeter yahu.
Tek sorumlu o mu?
Öbürleri nerede?
*
Öbürleri kim?
Neydi o video?
Hatırlıyor musunuz?
Kemal Bey, Mansur Bey ve İmamoğlu, üçü de beyaz gömlek giymişler bir masanın etrafından güya çalışıyorlardı.
Kemal Bey diyordu ki
diğer ikisine:
- Benim sevgili cumhurbaşkanı yardımcılarım.
Onlar da diyorlardı ki:
- Buyurun sevgili cumhurbaşkanımız.
Bana sorsalar...
Mesela, günün birinde:
- Cumhurbaşkanı olarak, Muharrem İnce’yi mi görmek istersin yoksa Kemal Bey’i mi?
Şüphesiz Muharrem İnce’yi isterim.
Bu benim siyasi tercihimdir. İnce’yi kendime daha yakın bulurum.
*
- Peki, hangisine oy verirsin?
Vallaha hiç düşünmeden:
Bu ülkeye demokrasi gelene kadar mücadeleye devam edecekmiş.
Bu lafı hergün tekrarlıyor.
Ve dünyaya ilan ediyor ki “Türkiye’de demokrasi yok.”
***
Evet yok.
- Çünkü dünyada CHP’den başka babasının çiftliği gibi yönetilen bir parti yok.
- Dünyada girdiği her seçimi kaybettiği halde, koltuğunda hâlâ pişkince oturan başka bir parti lideri yok.
- Aday olabilmek için milletvekilliklerini leblebi dağıtır gibi dağıtan bir hovarda lider dünyada başka yok.
Hep İmamoğlu’nu konuşuyoruz.
Ama İstanbul’un lafı hiç geçmiyor.
Bütün mevzu, Kemal Bey’le olan ilişkileri, CHP’deki emelleri, bir de 5 yıl sonraki Cumhurbaşkanlığı hesapları.
Anladık ama İstanbul nerede?
Hatırlayan var mı?
***
Sürekli Belediye Başkanı’ndan bahsedip de belediyeciliği anmamak, koskoca şehri pas geçmek, görülmemiş bir garabettir.
Bütün mesele nedir?
Son seçimden aldığımız ders, önümüzdeki belediye seçimlerinde bize rehber olabilir.
Dönüp bir bakalım mı?
Bakalım.
*
Her şeyden önce şunda mutabık mıyız?
6’lı masanın üyeleri, iyi bir Cumhurbaşkanı adayı değil, seçimi kazanacak bir aday arıyorlardı.
Kendilerince o adayı buldular.
Sadece içlerinden biri
Geriye kalıyor 400 kişilik bir blok.
Bu ne demektir?
- Yeni bir anayasa yapmak mümkün.
***
Bu orantının başka bir anlamı daha var:
Muhafazakâr ve milliyetçi bir çoğunluk bu.
Ezici bir çoğunluk.
Komisyonlardan tutun genel kurula kadar, hangi kanunu isterse yapar.