Muharrem İnce de her şeye rağmen CHP’den istifa etmiyor.
“Birbirlerine katlanıyorlar” diyeceğim ama hayır. Katlanmıyorlar ki.
Rakip gibiler.
Hatta rakipten öte hasım gibiler. Yâni husumet de var.
***
İnce, gittiği her yerde halka soruyormuş:
- Partide mi kalayım, yoksa ayrılayım mı?
Kal diyenler, git diyenler... Anladık ama onlar demek istiyorlar ki, bitsin bu patırtı.
Aylardır, insanlar akşamları ekranların karşısına geçer, günlük korona tablosu’nu merakla beklerdi... Kaç vaka? Kaç vefat? Kaç test?
Şimdi kimsenin pek baktığı yok. Herkes kanıksadı.
Zaten ne maske kaldı, ne mesafe.
Hele bir de aşı ümidi doğdu ya, artık rehavet cesarete, hatta cinnete dönüştü.
Ve korona, bir nezle muamelesi görmeye başladı. Hepimize geçmiş olsun.
Aman ha, nezle bulaşıcıdır.
***
Bir yandan da yeni tedbirler alınıyor.
Güvenilmez, yalancı ve gayriciddi oluşu.
O devlet, isterse artık ağzıyla kuş tutsun, isterse bütün gezegenlere hükmetsin... Yine de itibarsızdır.
Elbet ondan çekineni, korkanı vardır ama seveni yoktur... Dünyanın nefretini toplamıştır.
*
Buna ek, bir de terörist devlet modeli var.
İşgalci, sömürücü, katil, gaddar, tarih hırsızı, müze soyucu, haram yiyici, utanmaz, arlanmaz ve doymaz bir tür.
*
Çok şükür, Türkiyem kimsenin toprağında, denizinde, petrolünde, şusunda busunda asla gözü olmayan, sadece misak’ı milli’ye odaklanmış, dünyanın en dürüst devletidir. Yurt savunmasından başka, hiçbir emeli yok.
Nihayet farkına vardı.
Dünyadaki bütün Ermenilere büyük kötülük ettiğini de anladı mı acaba?
Paşinyan, kendi milletine ırkçı, işgalci, saldırgan ve savaş suçlusu diye damga vurulmasına sebep olmuştur.
*
Ermeni Halkı, işte bu acıya dayanamamış, sonunda gidip Meclis’i basmış ve Meclis Başkanı’nı epey tartaklamıştır.
Haklıdır.
Basiretsiz, çapsız üstelik kifayetsiz ve muhteris devlet adamlarının getirdiği felaketlere, hiçbir halk müstahak değildir.
*
İster Atatürk deyin, ister Mustafa Kemal deyin, ister Gazi Paşa deyin... Fark etmez.
Adı, andımızdır.
***
Televizyonla herhalde pek tanışmamıştı.
Cep telefonu kullanmamıştı.
İnternet nedir bilmezdi.
Hızlı trene hiç binmemiş, asma köprülerden hiç geçmemiş, 50 bin kişilik statlarda hiç maç seyretmemişti.
Ama koyduğu hedeflere bakar mısınız?
- Şuşa kurtarıldı...
Çok önemli bir nokta bu.
- Şimdi sıra Laçin’de.
O da “azad edildiği” zaman (ki çok yakındır) Azerbaycan’ın “30 yıldır birikmiş milli enerjisi” zafere dönüşecek.
........
Sırf sahada değil, Azerbaycan, diplomaside de süreci çok iyi yönetti. Öyle ki, ABD - Fransa - Rusya üçlüsünü, minder dışı bıraktı. Bunu, çok akıllıca yaptı. Artık o üçlü, Azerbaycan’a gölge etmeyecektir sanırız... Başka ihsan istemez.
***
Amerika’dan gelen haberler ise,
Bugün içeriye dönelim.
Şimdi yeni bir dalga var. Duydunuz mu? Ona buna para teklif ediyorlarmış ki, birileri parti kursun diye... Kursun ki muhalif blok bölünsün diye.
Parayı kim verecek?
Parayı kim alacak?
Parti mi kuracak, parti mi vuracak?
Orası belli değil.
Çünkü isim yok, bilgi yok, bulgu yok... Eşkal bile yok.
Eh, böyle yalanların
Bu Amerika, yıllardır bize zaten düşmanlık yapmıyor mu?
YPG’yi binlerce kamyon silahla donatmıyor mu?
Güneyimizde bir terör koridoru kurdurmak istemiyor mu? S-400’ler ve F-35’ler konusunda karşımıza dikilmiyor mu?
Yahu bu Amerika, bizi sürekli tehdit etmiyor mu? Sürekli yaptırım uygulamıyor mu?
***
Geriye ne kaldı ki?
Kafamıza çuval geçiren de yine Amerika değil mi?
E