Rumen hakem, işte bunu başardı.
Aşı’ya dair
Korona, bir biyolojik silah mıydı?
Bu bile aklımıza geldi:
Şimdi de neredeyse aşı’dan şüpheleniyoruz.
- Asıl biyolojik silah bu olmasın?
Yok artık, daha neler.
***
Kılıçdaroğlu bunu sık sık tekrarlıyor. Ciddi eleştiriler almasına rağmen, ısrarla tekrarlıyor. Son günlerde daha da sık tekrarlamaya başladı.
Bunu niçin yapıyor?
- Mutlaka bir bildiği olmalı.
Yoksa bile, bir hedefi olmalı.
Kime sesleniyor?
Nereye varmak istiyor?
Çok merak ediyorum.
Bu bir.
Ve konuşulacak.
***
Cumhurbaşkanı adaylığı bile gündeme geldi. Kılıçdaroğlu dedi ki: Aday olmayacağımı size kim söyledi?
Cevap:
- Siz söylediniz.
Hem de yüz kere söylediniz. Allahaşkına, siz 2014’te ve 2018’de aday oldunuz da biz mi duymadık?
***
Her neyse...
Uçlardan her kopup gelen, merkeze yöneliyor.
Gerçi partilerin, kendilerini merkezde sanmaları ya da sunmaları, her zaman inandırıcı olmaz ama yine de cazip bir alan gibi gözüküyor.
En azından, yeni bir sicil arayışı.
***
Yıllardır solcuyum diyenler, kimseyi inandıramadılar.
Sağcıyım diyenler, çizgilerini sürdüremediler.
Komünistler, sosyalistler, faşistler... Hepsi iflas ettiler. Dinciler, dinsizler, laikler laikçiler... Ve dahi darbeciler.
Hepsi bıktırdılar.
Hangi konuda mutabık kaldık?
Toparlayalım:
- Tank - Palet Fabrikası peşkeş mi çekildi, yoksa akıllıca bir işletmeye mi devredildi?
............
- Bir milletvekili orduya, hem de savaş halindeki orduya “Satılmış” mı dedi, yoksa biz mi yanlış duyduk? Maksadını mı aştı, yoksa Türkçesi mi kıt?
............
- 4 parti, sahiden bir anayasa taslağı mı hazırladı, yoksa 4 temsilci oturup pişpirik mi oynadı? Prof. Dr. Kaboğlu, ikrar mı etti, yoksa inkâr mı?
............
- Cumhurbaşkanı adayımız bellidir demiş.
- Kim?
- CHP’nin bir öz evladı.
Bunu Genel Başkan’a rağmen mi söylüyor bilmem ama bir çok CHP’liyi mutlu ettiğini biliyorum:
Hep dışarıda aday arayan bir partinin, nihayet kendine dönmesidir bu.
Genel başkan beğense de beğenmese de bu böyledir.
***
Ta Ekmeleddin Bey’le başlayan
23 yıl evveldi...
“İrticayı bastıranlar bir senfoniyle bütünleşiyor
ve sahneyi göstererek “İşte çağdaş Türkiye” diyorlardı.
Çünkü muasır medeniyet için her şey tamam, sadece senfoni eksikti.
O gece ona da kavuştuk.
Müziği siyasallaştırdık.
Sonrasını hatırlıyorsunuz.
- Postmodern darbe.
Benim için işgal, şimdi bitti işte, oh...
*
Aliyev, Fransızlara diyor ki:
- Çok meraklıysanız, Marsilya’yı Ermenilere verin.
Gayet münasiptir.
Marsilya nüfusunun çoğunluğu zaten Ermeni.
Marsilya’yı versinler.
Adı Marsilyan olsun.