- Erdoğan, Güçlendirilmiş Başbakan olur.
Ve gündem
CHP liderine 1 milyon TL’lik bir tazminat davası daha.
- Vız gelir, vız.
Nasıl olsa parayı başkaları ödüyor.
Ne güzel şey.
- Ekmek elden su gölden.
Bu konforu bırakıp da ateşten gömleği giyerek, kim iktidar olmak ister?
Bazı bilim insanları, koronavirüsün bir biyolojik silah olduğunu söylediler ama bilimsel bir veri ortaya koyamadılar... Zaten bu öyle bir silahsa, bunun kâşifleri hiç açık verir mi? Karşı tedbiri de elbet almışlardır.
Onu geçelim.
***
Lâkin benim beynimi yıllardır bir başka şüphe kemiriyor.
Bu kadar çok kanser vakası olur mu? Türkiye’de her evde mutlaka bir kanserli hasta var.
Nedir bu?
Kanser bulaşıcı da değil... Öyleyse nedir bu yaygın kanser?
Nezleden daha yaygın.
Taa 70’li yıllardan aşina olduğumuz bu sloganlar, tekrar hortladı.
Kimsenin umrunda değil.
Değil ama ne zaman ki katil sermaye diye de bağırmaya başlayacaklar, siz o zaman seyreyleyin feryadı.
***
Maşallah...
Düzen değişikliği lafı da geri geldi... O da 70’li yıllardan kalma bir ezber.
Düzene çekidüzen deseler, eh, inanacağım ama düzen değişikliği tapu’nun delinmesine kadar varan, kötü anılar taşıyor.
Gerçi düzeni değiştiremediler, hatta
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, sanırım böyle bir yolu tercih ediyorlar.
Muharrem İnce deseniz, millet ittifakının yine içinde sayılır ama tek başına, yani kimseyle angajmana girmeden yürüyecek.
Mustafa Sarıgül, bağımsızlığını zaten ilan etti. İkinci turu bekleyecek.
***
Öztürk Yılmaz? Gerçi muhalif cephede görünüyor ama sırf antierdoğancılık yapmak için parti kurmuş değil...
Fatih Erbakan? Zaten babasının oğlu... Batı Kulüpçüler’le bir araya gelmez.
...........
Yeniler böyle...
Hep sorarlar ya:
- Güvenlik mi, özgürlük mü?
Yahu insan öldükten sonra, güvenlik de işe yaramaz, özgürlük de.
***
ABD’nin dünya kadar problemi var. Hepsini bir kenara bırakıp sadece Türkiye ile uğraşacağını hiç zannetmem.
Ama hâlâ uğraşacaksa da uğraşsın. Bu takıntı, bize ancak itibar getirir.
***
Joe Biden diyor ki:
Yine hakkımız bâki ama şimdilik ona ödünç verebiliriz.
*
Önce şunu sorayım: Dünyanın her tarafında istihbarat ağı kurmuş olan şu Amerika, Kongre Binası’nın baskına uğrayacağına dair küçücük
bir istihbarat alamadı mı? Vah...
*
Amerikan Polisi de aciz davrandı. Çünkü böyle olaylara karşı tecrübesiz.
Değerli ortağımız bir alo deseydi, evelallah oraya da yetişirdik.
*
Nereden başlasam?
***
Anketlerde kararsızlar bölümü, partilere yanlış dağıtılıyor. Yüz kere söyledik. Bir kere daha söyleyelim: Muhalif seçmen, kararsız olmaz. Kararsızım diyenlerin büyük çoğunluğu iktidara oy verip vermemek arasında bocalayanlardır. Yani kararsızlardan ziyade tereddüt sahipleri...
Yelpazeye dağıtılamazlar.
Hangi ölçüye göre dağıtıyorsunuz?
***
İttifak başka, koalisyon başka.
Cumhur İttifakı, nerden baksan bir İttfak’tır. Bozulduğu gün, herkes yine yerinde kalır. Öbürü ise
Yaygın bir ezberdir bu:
- “Menderes, seçim kararı alsaydı, 27 Mayıs darbesi olmazdı.”
Evet olmazdı.
Ama ancak, seçimi kaybettiği takdirde olmazdı.
***
Tıpkı bunun gibi:
- Demirel’le Ecevit uzlaşsaydı, 12 Eylül darbesi olmazdı.
Ve devamla: