Paylaş
Arno nehri Floransa’yı, Tuna nehri Budapeşte’yi, Viyana’yı, Belgrad’ı, Thames nehri Londra’yı, Sen nehri Paris’i, Ren nehri Basel’i ve Köln’ü, Tejo nehri Lizbon’u, Amstel nehri Amsterdam’ı, nasıl yeniden yaratmışsa, o şehirlere değer katmışsa Nilüfer çayı da Bursa’ya ve Misi’ye ayrı bir güzellik ve değer katar. İlk önce Odrysse, sonrasında Silvardos (Gümüş Nehir) olarak adlandırılan ırmak zaman içinde ismi Nilüfer olarak değişmiştir.
*
Nilüfer Belediye’sinin 14’üncüsünü düzenlediği Misi Yerel Lezzetler Şenliği’ne Gastroder Gastronomi Kültür ve Seyahat Derneği olarak katıldık.
Yaklaşık 2 bin yıllık tarihi olan Misi Köyü, Bursa’nın ve Nilüfer’in en güzel seyahat ve gastronomi destinasyonlarından biri olmaya aday bir yer. Tarihi dokusundan bir şey kaybetmeden, adetleri, gelenekleriyle korunmaya çalışan köy, yeni yeni faaliyete geçen, birbirinden güzel butik otelleriyle, dere kenarında konuşlanmış çay bahçeleri, ve restoranlarıyla sizleri çağırıyor.
*
Festival bu kez Türkiye’nin en önemli şeflerini ve infuluser’lerini misafir etti. EKS Mutfak Akademi’nin kurucusu Şef Eyüp Kemal Sevinç, Şef Erkan Yeşil, Azerbaycan’dan Tural Chef, Çok Gezen Gurme Akif Budak, Bursa’dan akademik Şef Ayşe Doğan, Bak Ne Buldu Tuğçe ile birlikte Misi’nin yerel lezzetlerini deneyimledik, gelişim alanlarını belirleyerek kadın üreticilerine yol gösterdik.
Myssia’dan Misi’ye Yolculuk
Araştırmacı İzzettin Gümüş’ün yazdıklarına göre Misi, Homeros, Heredot ve Strabona’a ait tarihî metinlerde bahsedilen Antik Anadolu’nun Mysia bölgesinin ismini hatırlatıyor. Diğer bir ifade ile Misi’nin Mysia adından türetildiği sanılmaktadır. Misi, 1930’lu yıllarda kaydedilen bir yerel söylenceye göre Bizans döneminde ‘Misyon’ adlı bir Hristiyan tarafından ‘Beyduran Tepesi ile Hasankaya arasındaki dar boğazın doldurma bir set ile iki tepenin bağlanması’ vasıtasıyla kuruluyor.
*
1316 yılında, Osmanlıların askerî stratejisinin gereği olarak, asıl ele geçirilmek istenen Bursa’nın fethini kolaylaştırmak amacıyla yakın çevredeki diğer küçük yerleşmeler ile birlikte Misi de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Böylece Misi, Bursa’nın fethinden 10 yıl önce Osmanlı yönetimine dahil olmuştur.
*
1961 yılında ismi ‘Gümüştepe’ olarak değiştirilen Misi, 1987 yılına kadar köy olarak kalmış, 12.11.2012 tarihinde köy statüsünden çıkarılarak Nilüfer’in bir mahallesi durumuna gelmiştir.
Osmanlı Dönemi’nde Çekirge’de bulunan sultan Murat Hüdavendigâr Külliyesi’nin vakfı dahilinde kayıtlı olan Misi, 1530 yılı tapu tahrir defterine göre o zaman tahıl üreten 6 Müslüman hanesiyle ilk defa kayıtlara geçiyor. 19. yüzyılda Misi’yi çevreleyen araziler bağlarla kaplıydı ve nüfusun büyük bir çoğunluğu bağcılık ve kozacılık ile uğraşmaktaydı.
*
Cumhuriyet döneminde de üzüm, şarap ve şıra üretim merkezi olma özelliğini sürdüren Misi ve civardaki köylerde, 1940’lı yılların sonunda bağ bozumu zamanında ‘üzüm bayramı’ düzenlenir ve ‘en iyi müstahsil’ (üretici) yarışmaları yapılırdı. Misi’ye üzüm üretimi konusunda hak ettiği ünü sağlayan, 2000’li yıllara kadar üretilmeye devam eden yerli misket üzümünün emsalsiz kokusu ve aromasıydı.
*
Misi yüzyıllara direnerek ayakta kalan özgün mimari özelliklere sahip evleriyle de ünlüdür. Büyük bölümü 17. ve 18. yüzyıllarda inşa edilen sivil mimari örneği yapılar nedeniyle bölge kentsel sit alanı ilan edildi.
Misi Evleri Öne Çıkarılmalı
Misi turizmde markalaşacaksa kesinlikle ‘Misi köy evleri’ mottosuyla öne çıkmalıdır. Çünkü Misi yüzyıllara direnerek ayakta kalan özgün mimari özelliklere sahip evleriyle ünlü bir yerleşimdir. Köy Osmanlı mimarisi olarak bilinen sundurmalı, cumbalı, ahşap, kerpiç iki katlı evlerden oluşur.
*
Yapıların dış kısımları ağaç işlemeleriyle, içleri ise el oyması tavan işlemeleri ile süslenmiştir. Büyük bölümü 18. yüzyıl ortalarında inşa edilen hatta 17. yüzyıla tarihlenen sivil mimari örneği yapılar nedeniyle bölge kentsel sit alanı ilan edilmiştir. Nilüfer Belediyesi de Misi Koruma ve Yaşatma Projesi ile bölgedeki yapıların korunması ve bir kısmının da restore edilerek işlevsel hale getirilmesi için çalışmalarını sürdürmektedir.
*
Misi’de, aralarında eski okul binasının da bulunduğu tarihi yapılar restore edilip; halk evi, müze, bilim merkezi, kreş ve kütüphane gibi yeni işlevler kazandırılmıştır. Misi camisi ile tarihi evlerin bulunduğu Misi Caddesi, Nilüfer Caddesi, Sultan Sokak, Maksem Sokak ve Bardakçı Sokak’ta yürütülen cephe düzenlemeleri ile iki katlı evler, çivit mavisi ve canlı renkleri ve turkuaz renkli ahşap pencereleriyle göze çarpar. Bu evlerin en tipik özelliği; girişlerindeki avluları, alt katlarda hayvan barınağı ve kiler olarak kullanılan alanları, üst katlarında odaları ve açık sundurmalarının bulunmasıdır.
Verimli topraklar yeniden canlandırılmalı
Arazilerinin verimli olmasından dolayı, kurulduğu günden başlayarak bağcılık başta olmak üzere meyvecilik, sebze yetiştiriciliği, ipek böcekçiliği ve tütün ekimi köy ekonomisine büyük bir katkı sağlar. Zeytin ve zeytinyağı üretimi, kara incir ile bardak yemişi, kara erik, zamanında günlük on beş ton civarında taze fasulye üretimi yapılır. Buğday, ay çekirdeği üretimi gibi kuru tarım da gelir kaynağı olmuştur
Bağcılığın gelişmesiyle yetiştirilen şıralık üzümlerden gelir amacı ile pekmez üretilir. Zamanın saklama kabı olan 50 okkalık toprak küpler ve damacanalarla Mudanya limanından İstanbul’a hatta Avrupa ülkelerine özellikle İtalya’ya; Körükçü Hafız, Hafız Osman ve Hacı Sadettin tarafından yelkenli gemilerle uzun süren bir deniz yolculuğu ile ihraç edilir. Avrupa ülkelerinin Misi’nin pekmezini tercih etme nedeni; on sekiz bovme yani tat oranının yüksek olması ve ayrıca uzun gemi yolculuklarında çalkalanmalara rağmen kalitesinin düşmemesidir.
Misi Köyü’nde üzüm şırası, şerbet ve şarap üretimi tekrar başlar mı bilemeyiz ama, köyün imar ile birlikte yeni çehresinin de bozulmadan korunması gerekli.
ÜNLÜ MİSKET ÜZÜMÜ
İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında pekmez üretimi de ihracatı da durur. Üretimi yapılan üzümler değerlendirilemediğinden zaman içerisinde şarap üretimi çoğalır. Misi Şarapları yalnızca bu yörede yetişen ünlü misket üzümünden yapılır. Kokulu misket olarak da anılır ve siyah renkte olup farklı bir aroması vardır. Muradaba ve midrabol cinsi üzümler de Misi’de bol miktarda yetiştirilir. Pirinç Hanı’ndaki şarapçı Simon, Fidan Han’da Köfteci Salih adlı işletmelerle görüşülerek tat oranı yüksek üzümler iyi bir fiyatla satılmaya başlanır. Birkaç sene sonra köyden şehre olan sevkiyatın zorluğundan ve maliyetin yüksekliğinden dolayı bu işletmeler köyden yedi kişiyle kooperatif kurup köyde şarap imalatına geçerler ve 1937’de üretime başlanır. Daha sonra kâr oranının yüksek olmasından dolayı kooperatif üyeleri ayrılıp 1938’de köyde yedi ayrı işletme kurarlar. 1995 yıllarına gelindiğinde işletme sayısı ikiye düşer. Ayrıca zamanında üzüm yapraklarından fıçılarda salamura yapılırdı.
Bir ay süren düğün töreni geleneği
Misi köyü bir Manav köyüdür. Düğünler de 1990 yıllarına kadar Manav geleneklerine göre yapılır. Köy içindeki düğünler pazartesi günü çeyiz alma ile başlar. Çeyiz asmada köyün kadınları gelinin yeni evini düzenlerken köy kızları da bu faaliyete dümbelek çalıp eğlenerek katılırlar. Çarşamba günü köy gençleri Tepecik denilen yerde toplanıp atalardan kalma dibek taşında tokmaklarla keşkek yani buğday döverler. O sırada düğün evinden sinilerle yiyecek içecek gelir. Düğünlerin vazgeçilmez yemeği keşkek için dövme işlemi gün boyu devam eder.
Perşembe günü tüm köy halkı ile birlikte cevizli lokum yapılır. Cuma günü Çekirge’de bulunan Hüsnügüzel hamamı erkek evi tarafından kapatılır. Burada köy kızları ve kadınları gelin hamamı düzenlerler. Cuma günü öğleden sonra köy delikanlıları Kamberler mahallesine gidip oradan çengileri alırlar. Köy yakınlarında Belen mevkii olarak bilinen yerdeki çınarların altında eğlenirler. Çengiler erkek evine gelip yemeği beklerler. Bu esnada ikindi namazı çıkışında kız ve erkek evleri kendi komşu akraba ve yakın görüştüğü köy halkına yemek yedirirler. Daha sonra çengiler kız tarafının hazırlamış olduğu kına yerine geçerler. Ve kına gecesi yapılır. Cumartesi günü öğleden sonra gündüz kınası yine çengiler eşliğinde yapılır ve akşamına kız evinde köyün kızları ve gelin eşliğinde çengilerle eğlence düzenlenir. Hediye getirenlerin adları bir çengi aracılığıyla tek tek söylenir.
Kınadan sonra gelinin kız arkadaşları kız evinde toplanıp sabaha kadar eğlenirler. Uyuyanın yüzlerini boyarlar. Pazar günü sabahtan çalgıcıları almaya gidilir ve davul, gırnata, keman, dümbelek ekibi getirilir. Damat köy meydanında tüm halkın katılımıyla damat tıraşı olur. Yaklaşık iki saat damat ve arkadaşları çalgılar eşliğinde oynarlar, damada para takılır.
Öğle namazını müteakip çalgılarla gelin alma başlar. Erkek evinden çıkarılan mezeler, yiyecekler ve içki sinilerle gelin aracının önüne konur. Köyün delikanlıları yolun ortasında oturup içerler, oynarlar. Ve gelin aracı böylece çok kısa mesafelerde duraklayarak ilerleyebilir.
Ancak akşam ezanı sıralarında gelin yeni evine ulaşınca tüm konuklara ve köy halkına düğün yemeği ikram edilir. Damadın arkadaşları topluca damat gezdirmesine bir restorana giderler. Damat yatsı namazını kıldıktan sonra imam nikahı kıyılır. Damadın cami çıkışında arkadaşları tarafından ayakkabıları saklanır, damattan bahşiş alınır. Ve tüm cemaat tekbirlerle damadı evine götürürler. İmam dua eder. Cemaate kırmızı damat şerbeti ikram edilir. Damat babasından başlayarak herkesin elini öper. Yakın arkadaşları tarafından sopalarla dövülerek damat gerdeğe yollanır.
Ertesi günü paça yapılır. Gelini görmek için tüm köy halkı ziyarete gelirler, oynarlar, eğlenirler. Şerbet ve lokma ikram edilir. Düğünün ilk haftası el öpme yapılır. Kız evi oğlan tarafını akrabaları ile yemeğe çağırır. Damada özel baklava açılıp ortasına beşibirlik konur, tatlıya damat baklavanın ortasından başlar ve altını alır. Düğünün ikinci haftasında oğlan tarafı ev kutlu yapar. Kız evini akrabaları ile yemeğe davet eder. Bir ay sonra da gelin mevlidi yapılır, tüm konuklara işlenmiş örtü ve yiyecek içecek dağıtılır ve böylece düğün cemiyeti sona erer.
Misi için yapılacaklar
-Misi, en kısa zamanda EMİT Turizm Fuarına Nilüfer Destinasyonlarından biri olarak katılmalıdır.
-Misi evleri adıyla markalaşma çalışmalarına hız verilmelidir.
-Misi’deki tüm işletmelere müşteri memnuniyeti, konukseverlik,girişimcilik, işletme yönetimi, servis hizmetleri, inovatif ticaret konularında eğitim verilmelidir.
-Yetenekli ev kadınlarının elinden tuatacak, işletme sermayesi yaratacak, finansal desteklerle önlerini açmalıyız.
-Misi pekmezi, Misi bağları, Misi şarabı için girişim imkanları desteklenmelidir.
-Misi’nin potansiyelini arttırmaya yönelik, Misi Turizm Geliştirme Platformu oluşturulmalıdır.
Misi’de her hafta cumartesi veya pazar günü ‹Organik Köylü Pazarı’ kurularak çevre köylerden de gelen yöresel ürünlerin satışına imkan verilmelidir.
Misi’nin gelişmesi tanıtılması demek Nilüfer’in ve Bursa’nın ekonomisine katkı tanıtıma demektir.
Paylaş