Paylaş
Festivallerin en önemli unsuru, şehrin festivali içselleştirmesidir. Festivali halk sahiplenecek, o günlerde şehir ’festivale kokacak’. Bunu festival boyunca Gaziantep’te göremediğimi söylemeliyim. Gaziantep uçağına bindiğinizde senaryo işlemeye başlamalı. Festivalin küçük bir anonsu uçakta yapılabilir, bir adet baklava hoş olabilirdi veyahut uçaktaki misafirlere festival bülteni verilebilirdi. Hadi uçakta yapılmadı, inildiğinde havalimanında festival ile ilgili bir köşe göremedim. İndiğimizde festival için gelen (kayıtlı) misafirleri alana götürecek otobüsler ve hostesler karşıladı. Tabi biz kayıt yaptırmadığımızdan taksi ile önce otele gittik.
Otelde resepsiyonda veya otel odasında milyonlarca para harcanan bu güzelim festivali anlatan, programı görebileceğiniz bir maket, broşür yapmak çok mu zor?
Teknolojiyi sevmiyorlar mı acaba diyorum? Telefon uygulamaları günümüzde bayi toplantılarında bile revaçta iken, GastroAntep’in neden telefon uygulaması yoktu?
Otelden 3 taksi ile çıktık, taksilerden üçü de festival alanını bilmiyordu. Telsizlerle merkez duraklara sordular. Alana uzak bir yerde indirdiler. Yolda iki aileye sorduk, bilen yok. Şaşılacak şeydi.
Festival alanına yakın yerlerde yönlendirmeler hiç yoktu.
Festival alanında kebapçılar, köşede kalmış, ortaya bir gölgelik, çadır gibi bir şey koyamamışlar. 38 derece güneşte terleyerek kebaplarımızı yedik.
Festivalin iki konseri vardı, Yavuz Bingöl’ün bu kadar eleştirildiği bir dönemde festivale konulması doğru mu bilemedim. Diğeri Edis’ti hiç dinlemediğim biri, yorum yapamayacağım.
Çarşıya gittik, Tahmis Kahve ve çarşıyı gezdik. Bazı etkinlikler konuşmalar, çarşıda olabilirdi.
Almanya’da Octoberfest olsun diğer festivaller olsun yerel kıyafetli satıcıları her yerde görürsünüz, birlikte fotoğraf çektirilir. Taksimde dondurmacı yerel kıyafetli, Gaziantep’te değil; işte bu bana tezat geliyor.
Organizatörler bütün bunları göremediği için mi para alıyorlar?
Elbette bütün bunlar GastroAntep’in güzelliğini ve muazzamlığını gölgeleyemez, Fatma Şahin’i ve Gazianteplileri tebrik ediyorum.
Darısı Bursa’mıza. 2020 yılında Bursa Gastrofest olacak mı? Olmayacak mı? Kim yapacak, kimlerle yapılacak? Bütçesi, içeriği ne olacak zaman gösterecek.
GAZİANTEP’E GİTTİĞİNİZDE YENİLECEKLER?
Acıoğlu’nda maş fasulyesi çorbası ve beyran
Küşlemeci Halil Usta’da küşleme ve simit kebapı
Özikizler Künefe’de künefe,
Zeki İnal’da şöbiyet, sıcak sıcak baklava yemeden,
Ciğeri Ali Haydar Usta’dan yemeden,
Çarşıdan acınızı, baharatınızı almadan gelmeyin.
Gaziantep’te nerde ne yeseniz güzel…
UMUT GELECEKTE YENİ KUŞAKTA
1972 yılında kurulan Halil Usta, işlerinin çoğunu oğlu İbrahim’e devreder olmuş. İbrahim canavar gibi bir genç, gözleri ışıl ışıl, yapacağı projelerini anlatıyor hepsi birbirinden değerli...
Öz İkizler Künefe’nin başında Hüseyin Durmaz var. Hüseyin daha 30 yaşında ama inanılmaz işine hakim biri. Ankara’da Çukurambar’da, İstanbul’da Acıbadem’de, Üsküdar’da şubelerini açacak kadar girişimci, yetenek küpü bir genç.
Bu gençleri gördükçe geleceğe dair güvenim arttı.
HIŞVAHAN’I GÖRÜN
Gaziantep’in Çırağan Sarayı diyebileceğimiz tarihi Hışvahan Özmen ailesiyle hayat bulmuş, muazzam bir restoran ve otele dönüşmüş. Un işinde uzman aile turizmde de çok başarılı.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde, Gaziantep’in en meşhur hanı tanımıyla, Mustafa Paşa Hanı olarak geçen Hışvahan’ın, ne zaman yapıldığını gösteren bir şey yok.
2015 yılında Gaziantep Belediyesi’nin restore ettiği Hışvahan, daha sonra Özmen Ailesi’ne 20 yıllığına kiralanmış. Özmen Ailesi de, otel restoran projeleri yaratan ikili Şebnem Ercantürk ve Murat Özalp ile bir araya gelmiş. Projeyi hazırlayan ikili, ünlü mimar Mahmut Anlar ile çalışıp 10 odalı Hışvahan Oteli’ni yaratmış. Akşamları kaliteli müzikleriyle, mükemmel yemekleriyle Gaziantep, ağır misafirlerini burada ağırlıyor.
BURSA’NIN HANLARI
Bursa’nın Hanları Unesco’ya girecek kadar muazzam zaten, ününü bilmeyen yok. Ancak bu hanlar gündüz turizme açık, gece çoğu kapalı. Bursa’yı yönetenler buna bir çare bulmalı, Gaziantep’in Hışvahan projesini yerinde incelemeliler. İşin ehlinde ne kadar güzel işletiliyor bir görmeliler. En azından yaz günleri, ramazan aylarında değerlendirilmeli bu güzel hanlar. Kayhan’ın altındaki Eskişehir Hanı buna güzel bir örnek olabilir. Hanı bakımsızlıktan kurtarmışız çok güzel otel olmuş ama geliştirilememiş. Gaziantep’ten dönerken bir kez daha anladık ki, gastronomi turisti daha fazla harcıyor. Şehirde harcadıklarımızla, oradan aldıklarımızla Gaziantep’e bizler de hatırı sayılır bir para bırakmış olduk, helali hoş olsun.
Paylaş