DÜNYADA sosyal adalet var mı? Yok elbette... Türkiye’de sosyal adalet var mı? Ne gezer!
Zengin ülkelerle, yoksul ülkeler arasındaki korkunç uçurum, Birleşmiş Milletler kayıtlarında "utanç belgeleri" olarak duruyor. Bu raporlara göre dünya nüfusunun yarısı aç!
Ya Türkiye? Ülkemizde de, gelir dağılımında tam bir adaletsizlik var.
Yoksulluk zincirini kırmamız gerek ama kömür ve erzak dağıtarak sosyal adaleti sağladıklarını sanan siyasi kadrolarla bunu becerebilir miyiz?
Halkın boğazından kes, dolaylı vergilerle milletin gırtlağını sık, sonra kömür, beyaz eşya dağıtarak, yoksulluğu kader sanan çaresiz insanları kandır. Adalet mi bu?
* * *
Filistinlilerin derdi kadar Türk insanının derdiyle uğraşılıyor mu?
Başbakan, işsiz kalan işçileri, kepenk kapatan esnafı, emeklileri düşünüyor mu?
"Dünyayı saran kriz bize doğru geliyor" dediler. Başbakan köpürdü:
"Kriz tellallığı yapmayın!"
"Önlem alalım" dediler "Ne önlemi? Hamdolsun iyiyiz. Kriz bize teğet geçer" cevabını aldılar. Oysa kriz dalga dalga geliyordu, her şeyde çok gecikildi. Başbakan şimdi "Büyük bir krizin içinden geçiyoruz" diyor.
Tehlikeyi atlatmak için, önce kriz planı gerekiyordu. Nuh Peygamber, gemisini yaptırmaya başladığı zaman daha yağmur başlamamıştı!
Dünyanın en genç nüfusuna sahip olmakla övünmüyoruz. İyi, güzel de... O genç nüfus için ne yapıyoruz? Eğitebiliyor muyuz? Çalışma yaşına gelen gençlere iş bulabiliyor muyuz?
İşsizlik, piton yılanı gibi sarıyor insanları... Ve boğuyor!
Türkiye’deki işsiz sayısının 5 milyonu aştığı belirtiliyor.
İşsizlik açlık demek! Demek ki her gün 5 milyondan fazla insanımız yatağına aç gidiyor!
İşsizlik suç oranlarını artırıyor, ahlaki çürümeyi de beraberinde getiriyor.
Türkiye’de, çalışma çağındaki her dört kişiden biri işsiz ve bunların yüzde 72’si erkek.
Ülkeyi emanet edeceğimiz gençler, sokaklarda, kahvelerde, işsiz ve umutsuz!
Delikanlı, babasına sormuş:
"Baba, bu işsizlik ne kadar sürer?"
"Bilmem" demiş adam. "Bir gün biter herhalde!"
"Peki, o vakit iş bulur muyuz? Açlığımız da biter mi?"
"Hayır, bitmez ama bu hayata iyice alışmış oluruz!"
* * *
Türkiye’nin ekonomik krizi az hasarla atlatabilmesi için önce insanlarımızın mevcut işlerini korumalarını sağlamak, sonra yeni işgücü yaratmak gerekir!
"Hamdolsun" laflarıyla, İsrail’e meydan okumakla ekonomi düzelmez. Aklı başında ekonomistler, bizi saran krizin bu yıl tam bir fırtınaya dönebileceği uyarısında bulunuyor.
Krizin en korkutucu etkisi ise, çalışma çağına gelen gençlerin umutlarını yitirmeleri!
"Türkiye’de İşsizliğin Göç Haritası" raporuna göre, Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan halkın önemli bir kısmının iş umuduyla akın akın göç ettiği 10 il şunlar:
"İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Bursa, Antalya, Malatya, Manisa, Kocaeli"
Cazibe merkezi olan bu kentlerin nüfusları hızla artıyor, dengeler daha da bozuluyor.
* * *
Bir ülkenin devrik başkanı kaçacak yer arıyormuş, "Türkiye’ye sığın!" demişler.
"Neden Türkiye?"
"Çünkü dünyada, ülkelerini batıran siyasîlerin el üstünde tutuldukları tek ülke Türkiye’dir de ondan!"