SÜLEYMAN Demirel bir siyaset bilgesidir. Başbakanlıkları zamanında çok eleştirdiğim Demirel, 7 yıllık cumhurbaşkanlığı döneminde dört dörtlük bir yönetim sergiledi, laik cumhuriyetin ve anayasanın yılmaz bir savunucusu oldu.
Başbakanlığı zamanında aramız bazen iyi, bazen limoni idi ama Çankaya’da olduğu yıllarda onu daha çok sevdim. Atatürk sevgisi ileri derecedeydi ve her partiye, her kuruma eşit uzaklıktaydı... * * * Ertuğrul Akbay, Günaydın Gazetesi’nde uzun yıllar beraber çalıştığımız, çok başarılı bir arkadaşımdır. Akbay’ın Demirel’le yaptığı söyleşiyi izlerken o eski günler gözlerimin ekranında canlandı. “Demirel bir siyaset bilgesidir” demiştim. Onun Ertuğrul Akbay’a söyledikleri, Türkiye’nin bugünkü duruma nasıl geldiğinin özeti gibidir. Demirel söyleşide diyor ki: “Siyasetteki bugünkü parçalanma, 1980 darbesinin eseridir. Siyaset bölünmüştür. CHP toparlanamamıştır, diğer siyasi partiler de karışık bir haldedir. Halkın muayyen gruplarının nereye oy vereceği bellidir. Ama orta yerde oyunu kime vereceğini düşünen çok adam vardır. 2002 seçimleriyle iktidara gelen AKP bir sürprizdir. Evveliyatı Milli Nizam Partisi... Refah Partisi... Selamet Partisi’dir. Sonunda AKP yüzde 34 gibi bir oyla tek başına iktidara gelmiştir. Bu siyasetteki parçalanmanın eseridir! Ertuğrul Akbay soruyor: “AKP, iktidara gelmesini 1980 darbesine, Kenan Evren’e mi borçlu demek istiyorsunuz?” “Evet, öyle diyorum.” “Durum böyle olunca, Tayyip Erdoğan da, Abdullah Gül de gidip Evren’in elini öpmeliler. Bu anlattıklarınızdan bu çıkıyor!” “Ben söyleyeceğimi söyledim. Artık bundan ne çıkartırsan çıkart!” * * * “Netice itibarıyla 8 senedir AKP Türkiye’yi idare ediyor. Bugünkü Türkiye geçen 8 yılda yüzde 4 4.5 civarında büyümüştür. Ama bugünkü Türkiye rahatsızdır. Bir ülkede rahatsızlık varsa iyi yönetilmemektedir. Bugün Türkiye’nin iyi yönetildiğini iddia etmek fevkalade güçtür. Şöyle rahatsızlıklar var: Bir defa, sokaktaki vatandaş, vatandaşla, devlet vatandaşla zaman zaman savaş halinde... Kavgalar, dövüşler! Ülkede her gün bir olay, bir rahatsızlık oluyor... Halk, bölünmüş olmaktan fevkalade korkuyor! Bir açılım hadisesi... Kürt açılımı hadisesi halkta “Acaba bölünüyor muyuz?” gibi bir kaygıyı yarattı... Devletin kurumlarıyla siyasi iktidarın sorunu var. Halkın telefonlarının dinlenmiş olması ve bu Ergenekon olayındaki keyfilikler de çok büyük rahatsızlıklar yarattı!” * * * “Keyfilikler diyoruz. Şöyle keyfilikler var: Yani gece yarısı geliyorsunuz adamın evini, yerini talan ediyorsunuz. Ne aradığınızı söylemiyorsunuz. Bir şeyler arıyorsunuz. Orta yerde suç yok ama bir takım deliller arıyorsunuz ki, suç çıkartasınız! Halbuki mevcut olan suça delil aranır. Oysa bunlar delil arıyorlar ki, suç çıkartsınlar... Türkiye’de, konuşan insanları aylarca tutuklayarak büyük korku yaratılmıştır. Bu dinleme hadisesi, sadece telefon dinlemekten ibaret değildir. Mekân dinliyorsunuz. Bunları mahkemeye delil olarak götürüyorsunuz. Halkın mahremiyeti zedelenmiştir. Ayrıca, mahremiyete ek olarak kişi suçluluğu ispatlanana kadar masumdur. Türkiye’de bu his de zedelenmiştir! Artık bu ülkede darbe filan olmaz ama Türkiye bu kamburlarını düzeltmelidir!”