BAZI şeyler bilinir ama alışıldığı için pek üzerinde durulmaz, geçilir!
Ülkemizde kadına şiddet de bu tür olaylardandır. Bilinir, konuşulur fakat çözüm aranmaz, çare bulunmaz! Karakolda kadına dayak olayı bu defa milletin tepesi attırdı. Aslında karakollarda hep dayak vardır! Bu olaylar da bilinir ama fazla tepki gösterilmezdi. Bu defa bir kadına atılan acımasız dayağın görüntüleri yayınlanınca kıyamet koptu, insan olan herkes bundan azap duydu! İki polis memuru, olaydan 4 ay sonra görevinden alındı ama sadece kadını döven polisler mi suçluydu? Dayağı seyreden resmi üniformalı polis, tuttukları zabıtta kadının dövüldüğünden hiç bahsetmeyen diğer polis memurları, karakol amiri, polis şefleri, hepsi sorumluydu! Onları görmezden geldiler! Peki, Türkiye’mizde kadın sadece karakolda mı dövülüyor? Aslında ülkemizde kadın her zaman, her yerde dayak yiyor!
Cumhuriyet’in kuruluşunun üzerinden 88 yıl geçti. Kadına şiddet azalmadığı gibi, kadın hakları konusunda da önemli bir gelişme olmadı. Kadınlarımız, Ortadoğu’nun karanlık coğrafyasına doğru sürüklenmeye devam ediyor. O coğrafya ki, kadınları ikinci sınıf insan olarak görmekte ve acımasızca ezmektedir! Gazetelerde yayınlanan üçüncü sayfa haberleri her zaman dehşet verici: “Çılgın koca, karısının boğazını herkesin gözü önünde kesti.” “Erkeklerle dolaşıyor diye kız kardeşinin boğazını kesti!” “Kadın müdür, sokakta öldürüldü!” “Profesörden eşine ortaçağ işkencesi!” “Karısını dokuz saat dövüp, ardından da buz dolu küvete soktu.” “Son 8 yılda 5000 kadın öldürüldü!” “Hamile eşini bıçakla doğradı!” Bu tür haberler, kadınların içinde bulunduğu şiddet ortamını göstermeye yeter! Töre ve aşiret cinayetleri de cabası! “İlkellik”, “Alçaklık”, “Vahşet”... Ne derseniz deyin durum ne yazık ki böyle!
Bu yılın mart ayında, İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan, Türkiye’de kadınların yüzde 41.9’unun fiziksel ve cinsel şiddete uğradığını belirterek Başbakan’a “2011 yılının ilk iki ayında 23 kadının erkekler tarafından katledilmiş olmasını nasıl yorumluyorsunuz?” diye sormuştu. Başbakan “Kadına şiddet alçaklıktır!” diye cevap vererek olayları şiddetle kınamıştı. Aradan 9 aydan fazla zaman geçti. Yasal önlemler nerede? Yok! Mardin’de 12 yaşında tecavüze uğrayan ve 26 erkeğe satılan kız çocuğunu koruyacağı yerde tecavüzcülere “İyi hal”den dolayı ceza indirimi uygulayıp, cinsel istismarcıları koruyan hukuk sistemini değiştirmek kimsenin aklına gelmiyor mu?
Araştırmaların ortaya koyduğu sonuç hazin! Şiddete uğrayan her yüz kadından 39’u, ne yazık ki, eşleri tarafından dövülmeyi normal karşılıyor! Türkiye’de kadın nüfusu 39 milyon civarında. Bunun 20 milyonu 30 yaşından küçük. Devletin resmi rakamlarına göre kadınların yaklaşık dörtte üçü evinde oturuyor, dörtte biri iş hayatına katılıyor. Bu düşük oranla Avrupa Birliği ülkeleri arasında son sırada yer alıyoruz. Yapılan araştırmalar, 1980 sonrası Türkiye’de kadın işgücünün hızla azaldığını gösteriyor. Ülke genelinde yüzde 27.5’luk oran, bazı illerde yüzde 20’nin altına düşüyor. Kültürel muhafazakârlık, kadınların çalışmasını engelliyor. Ülkemizde, 21’inci yüzyılı yaşadığımız şu günlerde bile kadınlar hâlâ kocalarından dayak yiyor, işyerlerinde tacize uğruyor, hor görülüyor ve öldürülüyor. Türkiye’de okuryazar olmayanların yüzde 75.7’sini kadınlar oluşturuyor. Çünkü birçok Anadolu ilinde aileler hâlâ kız çocuklarını, okuma-yazma öğrenip sevgililerine mektup yazmasınlar diye, okula göndermiyor! Bu konuda gerçekten hazin bir durumdayız!
Gelelim karakoldaki dayak olayına... İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın, Karabağlar Karakolu’nda iki polisin hunharca dövdüğü Fevziye Cengiz’den özür dilemesi doğru bir davranıştır. Vali “Görüntüleri izledim. Bu, bir kadına değil, bir insana, herhangi bir canlıya yapılmaması gereken bir muameleydi. Elleri bağlı, çaresiz bir kadına yapılan kötü muamelenin (sonuna kadar) takipçisi olacağız” diyor. Dilerim Vali Cahit Bey bu sözlerini unutmaz.