BİRKAÇ yıl önce Türk Hava Yolları’nın düzenli seferlere başlamasından sonra Mardin’de büyük bir gelişme gözlendi.
Artık yabancı turistlerin de bu bölgeye gelip 1500 yıllık, 2000 yıllık eserleri gezdiği görülüyor. Konusu Güneydoğu’da geçen bazı televizyon dizilerinin Mardin’in Midyat ilçesindeki o görkemli konaklarda çekildiği biliniyor. Yüz yıllardır yapı malzemesi olarak kullanılan “Mardin taşları”, taş ustalarının marifetli ellerinde işlendikten sonra, kasırlarda, evlerde, konaklarda, dini yapılarda, özgün motifleriyle yerini almış bulunuyor. Mardin taşı, ilk çıkarıldığında yumuşak olup kolayca işleniyor, havayla ve güneş ışınlarıyla temas ettikten sonra çok sert bir taş haline geliyor. Bu özelliği nedeniyle Mardin ve Midyat, doğadaki taşın, sanat eseri haline gelerek şiirselleştiği yerler... * * * Mardin’in bir ilçesi olan Midyat, adeta bir tarih müzesi gibi... Her yıl, yabancı ülkelerdeki yüzlerce, hatta binlerce Süryani, Midyat’ın HAH köyündeki Meryem Ana Manastırı’nda ve Kırklar Kilisesi’nde buluşuyor. Midyat’ta o kadar çok kilise ve manastır var ki, hepsini bir bir anlatmak mümkün değil. Midyat’tan Avrupa’ya göç eden Süryaniler, Paskalya Bayramı’nda Midyat’a akın ediyor ve Hz. İsa’nın göğe yükselişi olarak kabul edilen Paskalya Bayramı’nı kutluyor. 5’inci yüzyıldan kalan Kırklar Kilisesi’ni gezerken, bu muhteşem yapının mimarisi, efsaneleri ve kültürü ile zamanın durduğunu hissediyorsunuz. * * * Bölgenin bütün kilise ve manastırları, kemerli sütunları, iç ve dış mekânlardaki ince el işi süslemeleri ile ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Uzun yıllar önce Midyat’tan Avrupa ülkelerine göç eden Süryaniler’in, tekrar Midyat’a dönüp yerleşmek istedikleri söyleniyor. Böyle bir şey, herhalde Türkiye’nin turizmi ve ülkemizin propagandası açısından çok iyi olur ama bu biraz zor görünüyor! İki Süryani işadamı, iki yıl kadar önce Midyat’ta “Şarap Fabrikası” kurmak için Ankara’dan gerekli izinleri alıp, kollarını sıvadılar. Amaçları turistler tarafından çok beğenilen “Süryani şaraplarını” fabrikada daha bol ve daha kaliteli üreterek bölgeye hareket getirmekti. * * * Bu işin uzmanları “Süryani şarapları gerçekten nefis oluyor ama maalesef yeteri kadar üretilemiyor” diyorlar. İyi niyetli iki Süryani işadamı hevesle işe başladı ama ummadıkları bir direnişle karşılaşınca şaşırıp kaldılar! Mardin ve Midyat’taki resmi makamlar, halk, sokaktaki vatandaşlar, herkes kendilerine güçlük çıkardı. Esnaf ve tüccar onlara malzeme satmıyor, işçiler ve ustalar çalışmıyorlardı. Şaşıran Süryani işadamları “Biz bölgede yeni bir iş sahası açarak ülkemize döviz kazandırmak istiyoruz” dediler ama nafile... Bir türlü dertlerini anlatamadılar! Midyatlıların “Şarap günahtır, biz günaha ortak olmayız” biçimindeki bir düşünceyle, hiçbir yardıma yanaşmadıkları belirtiliyor. Midyat’taki şarap fabrikası hâlâ faaliyete geçmiş değil. Çünkü belediye, çeşitli bahanelerle altyapı hizmetlerini tamamlamıyor. Oysa Süryaniler, Midyat ve çevresini o kadar çok seviyorlar ki... Şartlar iyileşse, imkânlar artsa, yurtdışındaki Süryaniler Midyat’a gelecek ve belki de orası dünya çapında bir bölge olacak... Fakat, tutuculuk her işe sekte vuruyor!