DOĞRUDUR... Allah yardım ederse kuluna, her iş girer yoluna. Fakat...
Allah çalışmayana yardım eder mi? Başarının ve refahın sihirli sözcüğü: "Çalışmak" ve tabii ki "üretmek"tir. İnsanlarımızı çalışabilmesi için yatırıma ihtiyaç vardır. Yatırım ve üretim olmadan dünyada hiçbir ülkenin kalkındığı görülmemiştir.
Yatırım olmadan üretim olmaz, öyle olunca da işsizlik ve fukaralığa çare bulunamaz!
Bu bulanık ortam hep "Şaban Dişli"ler yaratır!"
* * *
Anasının gözünde maymun bir ceylandır. İktidarın gözünde de ekonomimiz bir ceylan!
"Şöyle iyiyiz, böyle iyiyiz" diye karanlıkta ıslık çalıyorlar. Oysa tarafsız gözler, işlerin her geçen gün kötüye gittiğini görüyor.
Ulus olarak tasarruf yapabiliyor muyuz? Kazandığımızın ne kadarını tasarruf edebiliyoruz? Yoksa elimizde avucumuzda hiçbir şey bırakmıyor muyuz? İşte bütün mesele bu...
Yatırımların artırılması için tasarruf şarttır. Oysa insanlarımız geçimlerini zor sağlıyor. Tasarruf şöyle dursun, borç bini aşmış durumda.
Bir ülke, milli gelirinin yaklaşık yüzde 30’unu tasarruf edebiliyorsa, işte o zaman gelişmesini hızla sürdürebilir.
Biz, Türkiye olarak, milli gelirimizin sadece yüzde 17’sini tasarruf edebiliyoruz. Bu rakam yüzde 30’a yaklaşmadan fukaralık zincirini kırmamız olanaksız. Tasarruf oranımızı yüzde 30’a yaklaştırmak da bu yönetimin ekonomik politikalarıyla mümkün değil.
Güneş herkes için doğar, yağmur herkesin üstüne yağar. Ülkede işler kötüye giderse bunun sancısını birimiz değil, hepimiz duyacağız, acısını hepimiz çekeceğiz!
* * *
Ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez diyor ki:
"Türkiye üretemiyor, üretmek yerine ithalatı tercih ediyor, otomatik olarak işsizlik büyüyor. Elbette ki bu da beraberinde daha çok borçlanmayı ve yoksullaşmayı getiriyor. Yüksek cari açıklar (döviz açığı) veriyoruz Artan ithalat nedeniyle dış ticaret açığımız rekor kırıyor. Bu kriz değilse, neye kriz denir bilmiyorum.
Londra kaynaklı ve Arap kökenli sıcak para (döviz) AKP’yi yüzdürmeye çalışıyor. Eğer AKP davası kapatmayla sonuçlanırsa, AKP’nin bunları (Arap sermayesini) ikna edecek etkisi ve gücü de kalmayacak. Bana göre, Türkiye’de dış kaynaklı yaşanan sahte cennet ve bahar havası yine kışa dönecek. Bundan endişe ediyorum."
* * *
Ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez’in teşhisi bize göre de doğrudur. Türkiye çok kırılgan bir noktaya sürükleniyor.
Sonbahar aylarında ekonomide yaşanan dalgalanmalar daha da sert olacak, birçok işyeri kapanacak, büyüme hızı düşecek, işsizlik artacak, cari açık (döviz açığı) rekor düzeye çıkacak, zamlar sökün edecek, olanlar yine fakir fukaraya olacak!
Seçim döneminde birkaç paket kuru fasulye ve beş-on torba kömür dağıtmakla belki oylar toplanır ama yoksulluktan kurtulmak mümkün olmaz!
Biz ulusça az kazanıp çok tüketiyoruz. Borçlarımızın büyümesi bu yüzdendir. Oysa az kazanıp çok harcayarak borçla yaşamak, uluslar için yıkıma giden en kestirme yoldur.
İktidar, popülist politikaları bırakıp bu gerçeği kavrayabilirse ülke olarak kurtuluşa doğru adım atmış oluruz. Fakat... Böyle bir ihtimal, var olan şartlarda pek mümkün görünmüyor!