Akıl da tarla gibi ekilmeye ve bakılmaya muhtaçtır!
Ermenistan yönetiminin aklının bakıma ihtiyacı var. 1915 olaylarının yıldönümündeki olaylar tahrik edicidir, hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, zararlıdır. O gün, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da Türk bayraklarını yakıp kin kustular. Bu taşkınlıkları yapmak hangi aklın ürünüdür? Bu davranışlar milliyetçiliği körüklemez mi? Ermenistan, Azerbaycan topraklarını işgal altında tutuyor, bu topraklardan sürülen 1 milyon Azeri’ye cehennem azapları yaşatıyor, sonra da “Siz bizi 1915’te kesmiştiniz” diye mazlum rolü oynayıp, Türkiye’ye nefret yağdırıyor. Bu şekilde bir barış sağlanması mümkün olabilir mi? * * * 1915 büyük acıların yaşandığı bir yıldı. Türk, Ermeni tüm halkların kurban verdiği bu zaman dilimi, isyan, saldırı ve misilleme olaylarıyla geçti. Ermeniler, Doğu Anadolu’yu işgal eden Rus ordusunun saflarında yer alarak Osmanlı askerini arkadan vurunca bu topraklar üzerinde “kendi sonlarını” hazırladılar. Oysa asırlardır Osmanlı şemsiyesi altında rahatça yaşıyorlardı. Onlara “Millet-i sadıka” payesi bile vermişti. Ermeni çeteleri binlerce Türk’ü öldürdü, cesetleri toplu halde gömdü ya da kuyulara doldurdu. Osmanlı hükümeti, büyük acılara yol açan “tehcir” kararını bu nedenle almak zorunda kaldı. Zorunlu göçe tabi tutulan Ermeniler, yollarda eşkıya çetelerinin baskınları, salgın hastalıklar ve açlık sonucu büyük kayıplar verdi. Şimdi buna “soykırım” diyorlar ve 95 yıl sonra intikam peşinde koşuyorlar. * * * ABD Başkanı Obama , 1915 olayları için yaptığı konuşmada Ermenice “Meds yeghern” - “Büyük felaket” dedi, 1.5 milyon Ermeni’nin ölüme sürüklendiğini söyledi. (Geçmiş yıllarda 500 bin Ermeni deniliyordu, Orhan Pamuk bunu 1 milyona çıkartmıştı, Obama zam yapıp “1.5 milyon” dedi. Seneye herhalde 2 milyon olur.) Obama “soykırım” sözcüğünü telaffuz etmedi diye bizim aklıevvel siyasiler pek sevindiler. Oysa “Meds yeghern” Ermenilerin “soykırım” anlamında kullandığı çok ağır bir sözdür! * * * Dünyadaki Ermeni nüfusu 7 milyon civarındadır. Bunun yaklaşık yarısı Ermenistan’da yaşar. Çoğu Batı ülkeleri olmak üzere, dünyaya dağılmış halde olan Ermeni nüfusuna “diaspora” denir. Türkiye ve İran’daki Ermeniler, kendilerini diasporadan saymazlar. Onlar, yaşadıkları ülkeye bağlıdırlar. Diaspora Ermenilerinin, varlıklarını sürdürebilmeleri için bir ülküye, bir düşmana ihtiyaçları var. Onların birliklerini sağlayan bu düşman, Türklerdir. Ermenistan bugün Türkiye’nin doğusuna “Batı Ermenistan” diyor, Türkiye’nin (Ağrı, Kars, Erzurum, Erzincan, Van gibi) doğu illerini alarak “Büyük Ermenistan”ı kurmak istiyor. * * * Şimdi Ermenistan, işgal ettiği Azerbaycan toprakları üzerinde hiçbir çözüme yanaşmayıp, 10 Ekim 2009’da Türkiye ile imzaladığı Zürih Protokolü’nü çöp kutusuna atmış bulunuyor. Kinleri ve hırsları akıllarını bastırdığı için, acı, yokluk ve yoksulluk çekmeye devam etmek istiyorlar. Erivan’da Türk bayrakları yakılıyor, kin ve nefret duyguları içinde milliyetçilik körükleniyor. Sonuçta, bizimkilerin diğer açılımları gibi “Ermeni açılımı” da fiyasko ile bitiyor!