Kefen edebiyatının tarihi!

TAYYİP Bey birkaç gün önce Amasya mitinginde “Biz bu yola kefenimizi giyip çıktık” dedi. Aynı sözleri uzun yıllar önce, zamanın Başbakanı Turgut Özal’dan da dinlemiştik.

Rahmetli Başbakan: “Bizim iki gömleğimiz var; biri bayramlık, diğeri kefenlik... Biz bu yola kefenimizi giyip çıktık!” demişti.
Demek ki, ülkemizde demokrasi yoluna (!) böyle “kefen” giyilerek çıkılıyor!
“Kefen giymek” ifadesi çok sevimsiz ve ürperticidir. Tayyip Bey, bunun yerine halka refah, huzur ve barışı anlatsa, insanlara umut ve moral verse daha iyi değil mi?
Her şeye rağmen bu kefen edebiyatı sebepsiz değil... Osmanlı tarihi boyunca birçok sadrazam cellat elinde can verdi. Cumhuriyet döneminde de Başbakan Menderes asıldı.
Osmanlı Devleti’nde, 622 yılda 218 sadrazam görev yapmıştı. Bunların 42’si padişahların emriyle idam edildi. Pargalı İbrahim Paşa da idam edilen sadrazamlar arasındaydı...

“Muhteşem Yüzyıl” adlı televizyon dizisi ilgiyle izlenmeye devam ediyor...
Dizide, izleyicilerin yakından tanıdığı Pargalı İbrahim Paşa, Kanuni devrinin en önemli kişilerindendi. Padişahın çocukluk arkadaşı ve en yakın dostuydu. Adriyatik kıyılarındaki Parga kentinden Manisa’ya köle olarak getirilmiş ve Şehzade Süleyman’a satılmıştı...
Süleyman, babası Yavuz Sultan Selim’in ölümünden sonra tahta geçince, Pargalı İbrahim’i önce paşa, sonra sadrazam yaptı ve kız kardeşi Hatice Sultan ile evlendirerek onu damatlığa kabul etti. Kanuni, Pargalı için “Bana kardeşimden de yakın” diyordu.
Pargalı’nın yükselişi inanılmazdı. Bir rüya, bir masal gibiydi. Çok kudretli olmuştu.
Fakat Padişah’ın gözdesi Hürrem Sultan onu yok etmek istiyordu. Ateşli bir aşk gecesinde Kanuni’ye “Sultanım size bir haberim var” dedi ve şöyle devam etti:
“İbrahim Paşa, sultanlığını ilan etmek üzereymiş hünkârım! Bunca iyiliğinize karşılık sizin tahtınıza göz dikmiş ahlaksız... Hem ekmeğinizi yiyor, hem kuyunuzu kazıyor! Yeniçerileri ayaklandırıp tahta çıkmak için Sultanımın mübarek canına kastetmiş!”

Kanuni Sultan Süleyman’ın canı iyice sıkılmış, aklı bulanmış, öfkesi göğsünü sıkmaya başlamıştı. Gözlerinden alevler fışkırıyordu:
“Pargalı’yı azletmek lazım amma... Onu sadrazam yaptığımda bana, kendisini hiçbir zaman azletmeyeceğime dair yemin ettirmişti... Bu yeminim beni engelliyor.”
Şeytan kadın Hürrem Sultan gülmeye başladı:
“Düşündüğünüz şeye bakın Sultanım. Siz onu sadrazamlıktan azletmeyeceğinize yemin ettiniz. Siz, kölelikten adam ettiğiniz bu nankörü, kafasını keserek öldürmeyeceğinize ya da yağlı kementle boğdurmayacağınıza yemin ettiniz mi?”
“Hayır, böyle bir yeminim yok!”
“İyi ya, o zaman İbrahim Paşa’yı boğdurtur ya da kafasını koparttırırsınız! Böylece, yemininizi de bozmuş olmazsınız!”
Padişah’ın neşesi birden yerine geldi. Gözleri parlayarak haykırdı:
“Hay aklınla bin yaşa be Hürrem... Yüreğimi ağır bir yükten kurtardın!”

Pargalı Rum köle İbrahim, paşa olmuş, vezir olmuş, sadrazam olmuştu. Kanuni’nin kız kardeşi ile evlenip “Makbul Damat İbrahim Paşa” unvanını kazanmıştı.
Şimdi tarih “Makbul İbrahim Paşa”yı, “Maktul İbrahim Paşa” diye anacaktı. Cellatlar o gece sadrazamı yatağında boğup öldürdüler. Tarih 15 Mart 1536 idi. Pargalı Rum köle 29 yaşında sadrazam olup 13 yıl Osmanlı Devleti’ni yönetmişti. Öldüğünde 42 yaşındaydı.
NOT: Kanuni Sultan Süleyman, daha sonraki yıllarda tahtına göz diktiklerinden kuşkulandığı özbeöz iki oğlu, Şehzade Mustafa ile Şehzade Bayezid’i de cellatlara boğdurttu! “Muhteşem” denilen devir, Osmanlı Tarihi’nin çok kanlı bir sayfasıdır!
Yazarın Tüm Yazıları