YAŞAM süresinin uzamasına bağlı olarak, Türkiye’deki kalp hastalarının sayısının yakın bir gelecekte 3.5 milyonu bulacağı belirtiliyor.
Kalp hastalıkları, tüm ölümler içinde yüzde 43 oranı ile birinci sırada... Yani “Bir numaralı ölüm nedeni!” Şeker hastaları, yüksek tansiyonu olanlar, kilolu kişiler ve hareketsiz yaşam sürenlerde kalp ve damar rahatsızlıkları daha fazla görülüyor. Kadınlarımız da, orta yaşlarla hızla şişmanlamaya başladıkları için erkekler kadar risk altında bulunuyorlar. Bunları söylüyorum ama... Peki, ben doktor muyum? Hayır! O halde nereden biliyorum? * * * Kardiyolog ve kalp cerrahı birçok arkadaşım, dostum var. Geçen gün, Çamlıca Alman Hastanesi Medikal Direktörü ve “Kalp cerrahı” Doç. Dr. Hakan Gerçekoğlu’nun “Profesör” oluşunu kutladık. Böylece Prof. Dr. Hakan Gerçekoğlu mesleğinin zirvesine ulaşmış oldu. Toplantıda Siyami Ersek Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Şefi Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen, Kalp Cerrahı Dr. Tayfun Şener, “Bizim Sağlık Dergisi”nin sahibi Coşkun Bel, modacı Mustafa Küçükaslan da vardı. Hep kalp sorunlarından bahsettik. Biz sorduk, onlar anlattı. * * * Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen “Kalp hastalıkları piyangodan çıkmıyor, değiştiremediğiniz yaşam tarzınızın kaçınılmaz sonucudur. Ömür, zayıf organın ömrüdür, kalbiniz 30 yaşında duracaksa ömrünüz o kadardır. O halde yüksek risk altında olan kalplerin belirlenmesi ve koruyucu önlemlerin alınması gerekiyor” dedi. Uzun sohbette edindiğim bilgileri (özetle) okurlarımla paylaşmayı yararlı buldum. * * * Bilimsel çalışmalar, yaşam biçiminin kalp krizi tehlikesini arttırdığını ve koşullar değiştirilirse kalp krizinin önlenebileceğini ortaya koyuyor. 100 bin kilometre uzunluğundaki damar ağına her gün bir tanker kan pompalayarak, ömür boyu beş dakika bile kaytarmadan çalışan kalp, her türlü özeni hak ediyor. Kalp ve damar hastalıklarının en korkulan sonucu kalp krizi ve ani ölümdür. Kalbi besleyen koroner damarın ansızın tıkanması sonucu kalp kası ölmeye başlar. Kalp krizi dediğimiz bu tablo, ölümlerin bir numaralı sebebidir. Göğüste sıkışma, yanma, hazımsızlık, nefes darlığı, solgunluk, terleme, yorgunluk... Bunlar, kalp krizinin ilk belirtileridir. Ağrı, sol koldan başlayıp, serçe parmağına doğru inen, boyuna doğru yayılan bir ağrıdır. Nefesiniz daralır, alnınızda soğuk terler birikir, kalp krizlerinin dörtte biri ise hiçbir belirti göstermeden meydana gelir. Hemen bir aspirin alıp çiğneyin. Bebe aspirini varsa ondan dört tane alın. Fakat suyla yutmayın, hemen dişlerinizle ezin, çiğneyin. Aspirin kanı sulandırır ve dolaşımı kolaylaştırır. * * * Kalp krizinde tek kurtuluş umudu, hastayı en kısa zamanda hastaneye ulaştırmaktır. Bu durumda dakikaların değil, saniyelerin bile hayati önemi vardır. Peki, kalp krizi nasıl önlenir? - Beslenme türü ve şekli değiştirilmeli, yağlar azaltılmalıdır. - Her gün egzersiz (özellikle 40 dakika kadar tempolu yürüyüş) yapılmalıdır. - İlaç tedavisi ihmal edilmemeli, tansiyon normal düzeyle düşürülmelidir. - Fazla kilolar mutlaka verilerek, kalp gereksiz yükten kurtarılmalıdır. Unutmayın; ülkemizin şartları, insanlarımızı kalp hastası yapıyor. Kalp krizleri, Türkiye’de “1 numaralı” ölüm sebebidir!