NEDEN bilmem, ağustosböceklerinin cırcırları, eşim Emel’i sinirlendiriyor. Oysa aynı sesler bana bir müzik gibi geliyor.
Bodrum sıcak, sımsıcak... Güneş yakıyor ama benim gibi serin bir köşe bulup denizin eşsiz maviliğini seyrederseniz rahatlıyorsunuz.
Evimizin bahçesinde zeytin ağaçları var. Ağustosböcekleri o ağaçların dallarını mekán tutmuşlar, hiç durmadan kendilerine özgü bir şarkı söylüyorlar.
Emel, ara sıra hortumla dallara su sıkarak onları susturmayı başarıyor ama bir süre sonra aynı koro tekrar başlıyor.
Zeytin ağaçlarının arasından denizin maviliğini seyretmek insana huzur veriyor.
Tembel tembel gazete sayfalarını çeviriyorsunuz. İnsan tatilde olunca ülkenin sorunlarıyla fazla uğraşamıyor. Tembellik tüm bedeninizi, hatta ruhunuzu sarıyor.
* * *
Birden, Emel’in dehşet içindeki ağlamaklı sesini duyuyorum. Yerimden fırlayıp "Ne oldu?" diye soruyorum... "Köpekleri zehirlemişler!" diye feryat ediyor.
Evet, zavallı hayvanlar, asfalt yolun kenarında, Tercüman Evleri’nin önünde cansız yatıyor... Ağızları köpük köpük... Vücutları kaskatı!
Birileri hayvanları zehirlemiş! Vicdansızlıktan da öte bir canilik örneği bu...
Kime zararı vardı o hayvanların?
Semra Koçtürk adındaki hayvansever bir hanım, "Bu cinayetleri işleyenleri biliyorum" diyerek 10 kişilik şüpheli listesini Bodrum Gündoğan Belediyesi’ne veriyor.
Kadın "Böyle bir vahşeti yaratanlar insan olamaz... Kimseye zararı olmayan bu güzelim hayvanları zehirleyenler her türlü kötülüğü yapabilir" diye ağlıyor.
İnsanlar o kadar duyarsız ki... Bazıları "Daha önce de Gündoğan’da birçok köpek zehirlendi. Ülkede her gün bir sürü insan ölüyor! Köpeklerle mi uğraşacağız?" diyor.
Ben ise şöyle düşünüyorum:
"İçinde hayvan sevgisi olmayan kimse, insanları da sevemez. Belki hayvan sevgisinin eksikliğinden ülkemizde birbirinden nefret eden insan grupları hızla artıyor!"
* * *
Zehirlenerek ölüm feci bir şey... Hayvanların, iç organlarını parçalayan zehir nedeniyle korkunç acılar içinde kıvranarak can verdikleri kesin...
Semra Koçtürk,"Sitemizin önündeki köpekler 4 taneydi. Ben bunlardan birini alıp kısırlaştırması için veterinere götürmüştüm. Böylece o tesadüfen kurtuldu. Üçünü zehirlediler. Şimdi onu da zehirlerler diye korkuyorum. Çok kötü insanlar bunlar!" diyor.
Hayvansever kadın, Gündoğan’da kapı kapı dolaşıp, sevimli köpeğe iki ay bakacak yer arıyor.
"Peki, iki ay sonra ne olacak?" diyorum. Semra Hanım:
"İki ay sonra yaz bitecek, katiller Gündoğan’ı terk edip İstanbul’a dönecek. O zaman köpeği serbest bırakırız, doğal ortamda özgürce yaşar" diyor.
* * *
Köpeklerin cansız bedenlerini Gündoğan Belediyesi kaldırdı.
Sokaklarda daha o kadar çok başıboş köpek var ki... Zavallılar insanlara dostça yaklaşıyorlar. Gözlerinin içi sevgi dolu... Bakışları parlak ve sevecen... Hiçbir kötülük ummuyor, her verileni iştahla yiyorlar...
Bazı insanların düşüncesi ise öylesine vahşi, öylesine zalim, öylesine insafsızca ki, her kötülüğü yapabilirler! Gündoğan Belediyesi sahipsiz köpeklere barınak yapıp, onları katil ellerden kurtaramaz mı?