OSMANLILARIN muhteşem serüveni 13’ncü yüzyılın sonunda başladı.
Küçük bir beylik, büyüdü, büyüdü, bir cihan imparatorluğu haline geldi. 16’ncı yüzyıla gelindiği vakit dünyanın en büyük devleti idi. 17’nci yüzyılda duraklama, daha sonra gerileme başladı. Batı ülkeleri güçlenip zenginleşirken, Osmanlı İmparatorluğu zayıfladı, yoksullaştı. Sonra çöküş dönemi başladı. Kitaba ve bilime düşman olan bir ülkenin gelişmesi mümkün değildi. 19’uncu yüzyılın sonunda ayakta duracak hali kalmayan Osmanlı Devleti, 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde, çöktü, battı, tarihin tozlu raflarına kaldırıldı.. Mustafa Kemal olmasaydı bize bu topraklar bile kalmayacaktı.
Atatürk’ün hedefi Batı uygarlığıydı. Şimdiki kafalar ise bizi Doğu’ya sürüklemek istiyor. Cumhuriyet’in kuruluşundan 88 yıl sonra bile hâlâ birbirimizi yiyoruz! Osmanlı’yı bilim karşıtları ve kara cehalet bitirmişti. Ülkemizde hâlâ yüzlerce yıllık cehaletin karanlık kuyusunda yaşamak isteyenlerin bulunması acıdır, üzücüdür. Büyük devrimler yapan Atatürk’ü “din karşıtı” gibi göstermek isteyenlere Atatürk, hayattayken yaptığı konuşmalarla, söylevleriyle, bizzat cevap veriyor. Birkaç örnek:
“Türk milleti dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Din, şuura muhalif, ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt: 3)
“Bizim dinimiz hiçbir vakit, kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emanet ettiği şeyi, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmelidir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olmak zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki, bugün kendimizi kayıtlara bağlı olduğumuzu zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir... (...) Bizde ruhbanlık yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin ahkâmını eşit olarak öğrenmeliyiz. Her fert dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt 2)
“Bizi yanlış yola sevk eden habisler, büyük ölçüde din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih halkımızı, hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz. Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar, hep din kisvesi altındaki küfür ve melânetten gelmiştir. Onlar her türlü hareketi dinle karıştırdılar. Halbuki elhamdülillah hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız. Artık bizim dinin icabını öğrenmek için şundan bundan derse ve akıl hocalığına ihtiyacımız yoktur. Analarımızın, babalarımızın kucaklarında aldığımız dersler, bize dinimizin esaslarını anlatmaya kâfidirler.” (1923’te Adana Türk Ocağı’nda esnaf ve sanatkârlara yaptığı konuşmadan.)
“Büyük dinimiz, çalışmayanın insanlıkla alakası olmadığını bildiriyor. Her sarıklıyı hoca sanmayın. Hoca olmak sarıkla değil, beyinledir. (1923 - Söylev ve Demeçler)