Bizim düşmana ihtiyacımız yok ki!

"AĞACIN kurdu içinde olur" derler. Biz de, gövdesini kendi içindeki kurtların kemirdiği ulu bir ağaca benziyoruz.

Türkiye bir tehlike çemberinde... Güçlü olmamız lazım... Güçlü olmak için de birlik ve huzur gerek! Hani, nerede?

Gözlerimiz gaflet perdesiyle kapanmış...

Bizim düşmana ihtiyacımız yok ki...

Kendi kendimizin kurdu olduk...

Düşman içimizde!

* * *

Genelkurmay’ın gece yarısı uyarısı Türkiye’yi uyandırdı mı?

Ben, uyanması gerekenlerin uyandığı kanısında değilim. Hálá, bildirinin ne anlama geldiği tartışılıyor, "Bunu demokratik bulmadık, şık olmadı" gibi laflar ediliyor.

Elbette ki askerlerin muhtıraya benzer sert bir açıklama yapmaları demokrasinin ruhuna aykırıdır, fakat...

Onları bu davranışa iten, böyle ciddi bir uyarıya zorlayan sebepler nelerdir? Askerlerin dile getirdiği endişeler yersiz midir?

* * *

Ülkede irticai faaliyette bulunanları cesaretlendirenler kim?

Din sömürücülüğü yapıp, Türkiye’yi "İnananlar" ve "İnanmayanlar" diye kamplara ayıranlar kim?

Türban ve sıkmabaşı dini simge ve ideolojik bayrak haline getirenler kim?

Milli Eğitim’i din ağırlıklı hale sokup yok etmeğe çalışanlar kim?

"Eşi türbanlı, dindar bir cumhurbaşkanı seçeceğiz" diye kendi tabanlarına mesaj gönderenler kim?

Laikleri dinsiz diye suçlayanlar, Atatürk devrimlerini ve Cumhuriyet ilkelerini yerle bir etmeye çalışanlar kim?

Ülkeyi zıtlaşarak, bölerek, inatlaşarak karmakarışık bir hale sokanlar ve bu siyasi fırtınayı yaratanlar kim?

Türkiye’yi huzur ülkesi olmaktan çıkarıp, endişeler ülkesi haline getirenler kim?

Diyaloğu reddeden, "Dediğim dedik, çaldığım düdük" diyerek uzlaşma kapılarını kapatanlar kim?

Böyle bir ülkede demokrasi treni raydan çıkmadan ilerleyebilir mi?

* * *

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin irtica ve laiklik konularında ne kadar hassas olduğunu bilmeyen var mı?

Asker birdenbire bu noktaya gelmedi. Defalarca uyardı, anlattı, yasaların kendilerine bu devleti koruma ve kollama görevi verdiğini hatırlattı. Her türlü uyarı yollarını denedi.

Anlamadılar, anlamak istemediler, hálá anlamıyorlar!

Genelkurmay bu gidişe "Hayır" diyerek görevini yaptı.

Demokrasi nutukları kulağa hoş geliyor ama bu nutuklar ülkenin gerçeklerine uymuyor.

Toplumun huzurunu kaçırarak askeri böyle bir açıklamaya zorlayanlar hatayı biraz da kendilerinde aramalı!

Şu anda en akıllıca yolun "Derhal erken seçim" olduğu görülüyor.

Halk, kararını sandıkta vermeli!
Yazarın Tüm Yazıları