İNFİAL bitmiyor, toplum vicdanında açılan yara kanamaya devam ediyor!
14 yaşındaki bir kıza cinsel tacizde bulunan 76 yaşındaki muhafazakár yazar Hüseyin Üzmez’in, doğruluğu kuşkulu bir "Adli Tıp" raporuyla cezaevinden çıkması daha uzun süre tartışılacak!
Olay, hukuk ve ahlak ötesi, pis bir vakadır. Ama daha pis olanı onu savunmak, görmezden, bilmezden, duymazdan gelmektir! Dinci kesimin bir bölümünün hálá onu savunmaya çalışması hem çirkin, hem üzücüdür!
Onu kim korudu? Rapor verilmesine kim aracı oldu? Kim rica etti ya da emir verdi de öyle bir rapor hazırlandı?
Adli Tıp Kurumu, güya devletin en yetkili, en önemli bilirkişi kurumudur!
Bu kurumun, günlerce tacize uğrayan 14 yaşındaki kızın "Ruh ve beden sağlığı zarar görmemiştir" diye rapor vermesi nasıl bir iştir?
Tacize uğrayan kız cuma günü muayene ediliyor, cumartesi ve pazar günleri hafta sonu tatili olduğu için kurum kapalı. Pazartesi günü ise rapor imzadan çıkıyor. Tam bir jet hızı!
Bundan sonra kim inanır o kurumun raporlarına?
* * *
"İnsan beşer, bazen şaşar" denir. Dinci geçinen, fakat uçkuruna düşkün olan bu tip insanlar şeytana uyabilir.
O adam da, "Evet, ben şaştım, nefsime yenilip şeytana uydum, maalesef hata yaptım" diye pişmanlık duyup nadim olsa kamuoyunun tepkisi belki bu derece sert olmazdı.
Adam o kadar küstah ki televizyona çıkıp milyonlarca kişinin önünde, "İnancıma göre, regl olan bir kız reşit sayılır, dolaysıyla evlenilebilir" diyebiliyor.
Yani, kız ádet görmeye başlamışsa yaşı 14 de olsa, 12 de olsa fark etmez! Ádet gördü mü yaşa bakılmaz! Adamın kafa yapısı, ahlak anlayışı bu!
Toplumu çok üzen Hüseyin Üzmez, sorularla biraz sıkıştırılınca çirkin yüzünü bir defa daha gösteriyor ve kabadayı bir tavırla, "Bana bakın, ben gazeteci vurmuş adamım! Ona göre ha!" diyor.
(Üzmez, 1952 yılında Vatan Gazetesi Başyazarı Ahmet Emin Yalman’ı tabancayla vurarak yaralamış, 10 yıl 3 gün hapis yatmıştı. Marifet yapmış gibi bunu hatırlatıyor.)
* * *
Hüseyin Üzmez olayı, Türkiye’de yaşanan çok sayıda taciz olayından sadece biridir.
Ülkemizde binlerce çocuk, genç kız ve kadın tacize uğruyor, bazılarına tecavüz ediliyor, bunların çok az kısmı adliyeye intikal ediyor. Polis raporlarına göre, "bu yılın ilk 8 ayında 613 genç kız ve kadın tecavüze uğradı". Taciz ve istismarların bundan kat kat fazla olduğu belirtiliyor.
Cinsel istismara maruz kalan çocukların yüzde 30’u 2 ile 5 yaş, yüzde 40’ı 6 ile 10 yaş, yüzde 30’u da 11 ile 17 yaş grubunda bulunuyor.
Kız çocukları, erkek çocuklarına göre 3 kat daha fazla cinsel istismara uğruyor.
Tacize ve tecavüze uğrayan çocukların 10’da 8’inin faili aynı çevreden, çocuğun tanıdığı biri!
Bu çirkin olayların çok büyük bir bölümü çeşitli nedenlerle gizli kalsa bile tacize uğrayan çocukların ruhlarında derin yaralar açıyor.
Hüseyin Üzmez olayının ortaya çıkması topluma ayna tuttu, unutulan ya da gizli kalan "cinsel istismar"ı gündeme getirdi. Toplum olarak ahlak yapımızın nasıl yozlaştığını, yalnız ekonomik yönden değil, ahlaki yönden de yıkıma, çöküntüye uğradığımızı gösterdi.
Kadınları örtüp eve kapatarak onları cinsel meta olarak kullanan, din-iman deyip sinsi, pis ilişkileri mubah sayan bir yaşam tarzını benimseyenler, dine de, topluma da zarar veriyor!