BUGÜN 13 Haziran... Aydınlık, özgür, umut dolu, yeni bir Türkiye’ye uyandık mı?
Akıl, bilim ve adalet yolundan ayrılan ülkemizde artık sorunlarımız bitsin, ulusumuz, yalan, çekişme, istismar ve dedikodu batağından kurtulsun istiyoruz. Bu seçimle birlikte beyaz bir sayfa açılabilir mi acaba? Gönlümüz bunu istiyor ama sürekli gerilen bir ortamda beyaz sayfalar kararıyor! Yine de umudumuzu muhafaza etmek istiyoruz. Çünkü hepimiz, aynı geminin yolcularıyız. O gemi tehlikeli sularda yüzmeye devam ederse, bundan zarar görmeyenimiz olmaz! Aklımızı başımıza toplamalıyız! Ülkedeki kutuplaşmanın, her gün biraz daha büyüyen kin ortamının bitmesi gerekiyor! * * * İşsizler, yoksullar, öğrenciler, öğretmenler, köylüler, emekliler, memurlar, yaşlılar, kimsesizler, hastalar, engelliler, dün oylarını bir umut peşinde kullandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin yakın dostlarına “Neden beni görünce insanların akıllarına iş geliyor?” diye soruyormuş... Ülkemizdeki insanların çoğu yoksul ve işsiz de ondan... 21’inci asrın 11’inci yılındayız. 2002’den beri iktidarda olan bir parti var. Her alanda sorunlar yumağı halinde yaşıyoruz! Çalışma çağındaki genç insanlarımızın (üniversite mezunları dahil) dörtte biri işsiz! Ülkemizde her yıl, yaklaşık 1 milyon 200 bir bebek doğuyor. Başbakan’a göre bu miktar az... O, her kadının en az üç çocuk doğurması görüşünde! İyi de... Bunların eğitimi ne olacak? Çalışacak çağa geldikleri vakit hepsine iş bulabilecek miyiz? Yoksa onlar da, sefalet içinde yaşayan işsizler ve eğitimsizler ordusuna mı katılacak? Ülkemiz, ithalata dayalı bir büyüme içinde! Yatırıma dayalı gerçek bir büyüme yok! Bugünkü nüfus artışına iş sağlamak için bile yeni iş imkânları yaratamıyoruz. Doğan her çocuğun geleceğini düşünmek zorundayız. Aksi halde, bugün zar-zor geçinirken yakın gelecekte, insanlarımızın çoğu tamamen geçinemez hale gelecek. Ülkemizde çözüm bekleyen en acil konu “İşsizlik sorunu” olmalı! * * * Babalar, haylaz çocuklarına “Oku da adam ol” derler. Biz de, okuyanın daha kolay iş bulacağına inanırız. Bütün dünyada bu böyledir ama Türkiye’de tersine... Ülkemizde, okuyan da iş bulamıyor, okumayan da... Ancak, okumayanlar arasındaki işsiz oranı daha düşük! Türkiye’de, tahsil yükseldikçe, işsiz sayısı artıyor! Şu rakamlara bakın: İş bulamayan yüksek okul mezunları: 446.000 İş bulamayan düz lise mezunları: 342.000 İş bulamayan meslek lisesi mezunları: 332.000 İşsiz okuma yazma bilmeyen sayısı: 69.000 Tahsil azaldıkça, işsiz sayısı da azalıyor! Tersine bir dünya! İşin daha hazin bir yanı; (Kadir Has Üniversitesi’nin yaptığı bir ankete göre) insanlarımızın yüzde 68’i, ülkemizde işsizlik sorununun çözüleceğine inanmıyor! * * * Kısa adı TÜİK olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun tespitlerine göre, Türkiye’de zengin ile fakir arasındaki gelir farkı 8,5 kata ulaşmış bulunuyor. Yoksulluk kentlerde yüzde 5.8, kırsal bölgelerde yüzde 9 artmış durumda... 12 milyon kişi yoksulluk, 10 milyon kişi de açlık sınırında yaşıyor. 40 milyon kişi (nüfusun yaklaşık yüzde 56’sı) borç içinde... Buna rağmen, tevekkül içinde, kaderimize boyun eğmişiz! Eziyet çekerek yaşamaktan zevk mi alıyoruz, nedir?