Paylaş
Bugün 2010 yılının üçüncü günü... Arkasında, öfke, üzüntü ve gözyaşı bırakan eski yılı unutmaya çalışıyoruz.
İntiharlar, dinleme olayları, dandik suikast iddiaları, fos çıkan takipler, ne olduğu anlaşılamayan, ülkeyi geren ve insanlarımızı bölen açılımlar şimdilik geride kaldı...
Yeni yılda umutlarımız, beklentilerimiz var ama borçlarımız aklımıza gelince bir sıkıntı basıyor içimizi... (Başbakanlık eski müsteşarı sayın İlhan Kesici’nin kulakları çınlasın. İktidarı hep uyarıyor, bekleyen tehlikeleri anlatıyor “Aman, borç batağına gömülmeyelim” diyor ama ülkemizi yönetenler ona kulak vermiyor.)
* * *
Bu borçla nasıl yaşayacağız?
Her geçen gün çökmekteyiz. Zamlar daha ilk gün sökün etti. Akaryakıta, içkiye, sigaraya, tüpgaza, hemen her şeye zam! Peki, başka hangi acılar var falımızda?
Yine kan akacak mı? İşsizlik ve açlık felaketini önlemek için neler yapılacak?
Bunları bilmiyoruz!
Türkiye’nin iç ve dış toplam borcu 465 milyar doları geçmiş durumda... Bugünkü şartlarda bu borcu ödememiz mümkün görünmüyor.
Batı ülkeleri, Osmanlı İmparatorluğu’nu borç batağına sürükleyip batırmıştı...
Tarihten ders almıyor, olaylara “at gözlüğü” ile bakıyoruz! Nedir at gözlüğü?
* * *
Huzursuz, endişeli, ürkek atlara “at gözlüğü” denilen iki yanı kapalı bir gözlük takılır. Çevrelerini göremeyen, sadece önlerindeki belirli bir alana odaklanan atlar, etraflarında tehlike olsa bile algılayamaz ve rahatlarlar.
Bugün ülkemizde yaşayan insanların yarısı, at gözlüğü takmış gibi rahat... Gelişen olayları, beliren tehlikeleri, çevremizi saran tehditleri göremiyorlar. Ancak, at gözlüğü fazla bir işe yaramaz. Çünkü sadece görmeyi engeller ama tehlikeleri yok etmez.
Görmediğiniz için korkmaz, kendinizi güvende hissedip rahatlarsınız.
Bugün ulus olarak biz de bu durumdayız!
Tayyip Bey’in “Yok” demesine bakmayın siz... Bu yıl içinde bir erken seçim ihtimali de var. 2011 yılının temmuz ayında yapılması gereken seçimler öne alınabilir.
Bir seçim olursa kaderimiz değişecek mi? Yoksa yine aynı kısır ve gerici politikalara mı mahkûm olacağız? Yine benzer sıkıntılar, benzer çileler mi çekeceğiz?
Mesela dedik... Mesela, bizi 7 yıldır yöneten politikacılar, Türkiye’yi bırakıp Yunanistan’a gitseler. Orada seçime girip yönetime talip olsalar...
Arkadaşlardan biri “Asla... Ben asla istemem!” diye itiraz etti. “Neden?” diye sorduk.
“Vallahi ben, düşmanımın bile kötülüğünü istemem!” diye cevap verdi.
* * *
Ülke gırtlağına kadar borçlu. İç ve dış borçlar rekor düzeyde... Nasıl ödeyeceğiz bunları?
Nasreddin Hoca’nın borç içinde olan komşusu hep “Allahım, borçlarımı ödemedikçe benim canımı alma n’olur!” diye dua edermiş...
Nasreddin Hoca, gece gündüz Tanrı’ya yalvaran komşusuna bakmış bakmış “Seni kurnaz seni” demiş “Çok yaşamak istiyorsun demek ki! Çünkü bu borçları ödemen için sana iki yüz yıllık ömür bile yetmez!”
* * *
1840-1888 yılları arasında yaşayan ünlü şairimiz Namık Kemal’den bir dörtlük:
“Edepsizlikte tekleriz/Kimi görsek etekleriz/Hakk’tan da yardım bekleriz/Ne utanmaz köpekleriz!”
Paylaş