Paylaş
Ucu bucağı belli olmayan soruşturmalar... Ne olduğu bilinmeyen açılımlar... İçeriği anlaşılamayan “tarihi fırsat”...İmralı canisi Abdullah Öcalan’ın 15 Ağustos’ta açıklayacağı belirtilen “terör sorununa çözüm planı”...
Kavgaları bitmeyen parti liderleri... Birbiriyle boğuşan medya...
Gırtlak gırtlağa gelen laikler, antilaikler... Laik Cumhuriyet yanlılarının gözünü oymaya çalışan dinciler...
Terör, çeteler, hırsızlık, arsızlık, vurgun, soygun! Ne ararsanız var bu tiyatroda...
Satılan değerler, ekonomik kriz ve her geçen gün biraz daha artan işsizlik de cabası!
Böyle bir hengâmede yaşamaya çalışıyoruz!
* * *
Dışarıdan Ermeniler bastırıyor, Rumlar Kıbrıs’ı kapmaya çalışıyor, Kürtler bağımsız bir Kürdistan peşinde koşuyor. DTP’li bir kadın milletvekili de her fırsatta “Kürdistan’ın sınırlarını çizdik!”diyerek yangına mazot dökmeyi seviyor!
Dost maskesi takan Avrupa ve Amerika geçmişte olduğu gibi Türkiye’nin başına çorap örme peşinde! Dünya sadece onlar için yaratılmıştır, gerisi teferruattır!
Obama, hiçbir belgeye, hiçbir yargı kararına dayanmadan “Türkler 1.5 milyon Ermeni’yi öldürdü”diye uydurup yargısız infaz yapabiliyor, bazı ahmaklar da onu alkışlıyor... (Orhan Pamuk 1 milyon demişti. Demek ki Ermeni kayıplarına zam gelmiş, 1.5 milyon olmuş!!!”
* * *
“Atalar sözü, sözlerin özü” derler.
“Akıl pazarda satılmaz!”, “Akıl para ile alınmaz!”
“Akıl olmazsa başta, ne kuruda biter, ne yaşta!”
“Başa gelen çekilir!”, “Kendi düşen ağlamaz!” vs.
Tüm bu sözler, hali pür melâlimizi özetliyor.
Çektiğimiz sıkıntıların temelinde yatan gerçek, toplum olarak ne kadar sağduyulu ve akıllı olduğumuzdur. “Akıl olmazsa başta, ne kuruda biter, ne yaşta!”
Bir okurum “Uzun yıllardır bizi yönetenlerin çoğunun akılları, kilodan bin gram eksik!” diye ilginç bir mesaj yollamış... Kilodan bin gram eksik, yani sıfır! Bu cümle, insanlarımızın duygularını kısa ve öz bir biçimde yeterince anlatmıyor mu?
* * *
Hamamdaki kurnanın başında şarkı söyleyip de, kendi sesini güzel zannedenler, çevresindekileri ne kadar kandırabilir?
Bizim “Teğet geçti” türkülerimiz de buna benziyor. Krizi yaşadıkları için kimse buna kanmıyor ama berikiler söylemeye devam ediyor.
Artan işsizliğin yarattığı çaresizliği görmemek için kör olmak gerek!
Vatandaş, kemerlerin nasıl sıkıldığını, akşamları evinde kaynayan tencerenin maliyetini, sofrasından her gün bir dilim ekmeğin eksildiğini görüyor, doyuramadığı çocuklarına bakarak içini çekiyor, işsiz hayata daha ne kadar dayanabileceğini acı acı hesaplıyor.
Bu arada ülkeyi yönetenler bıkıp usanmadan aynı “iyilik nakaratını” tekrarlarken bir yandan da zamları acımasızca bindiriyorlar! Dert küpü olan vatandaşın türküsü ise bambaşka:
“Feleğin döner çarkı, su gelir yıkar arkı,
Teğetçiler yüzünden, kaybettik evi barkı”
Birçok okurum “Valla biz bu işten bir şey anlamadık” diyor. Anlamamakta haklılar. Anlaşılmaması için her şey yapılıyor. Tam bir curcuna içinde yaşıyoruz!
Paylaş