Paylaş
Hani oldu da olmaz ya, Allah’ın işi, sevgiline yalan söylemek durumunda kaldın. Tabii ki sen asla öyle bir şey yapmazsın canım, o ayrı mevzu. Hani bi arkadaşının başına gelirse aklında bulunsun diye söylüyorum. Mutlaka ilk başta o kadar masum, o kadar pamuk gibi bir yalanının bilerek ortaya çıkmasını sağla. Atıyorum, farz-ı misal, ona gizlice doğum günü partisi hazırlıyorsunuz. Bunu belli edecek, onun anlamasını sağlayacağın hareketlerde bulun. Sana soru sorduğu zaman yapmacıktan yutkun, gözlerini kırpıştır, elin ayağına dolanmış gibi davran. Kaçamak cevaplar ver, gülmeye uğraş...
Bundan sonra her yalan söylediğinde gözlerini kırpıştırdığını düşünecek. O kirpikler çıpık çıpık etmiyorsa, seni haklı bulup hayatına devam edecektir. Bir de sürekli iki lafından biri, “Ben yalan söylemeyi beceremem” olsun.
Ara, arasana hadi, ara sor!
Oldu da yakalandın ya da bir şeylerden şüphelendi. Konu ne olursa olsun, “Köpeği bugün gezdirdin mi” bile olsa, hemen diklen, anında dayılanarak konuş. “Bakkalı ara bakalım, önünden bugün köpekle geçmiş miyim, geçmemiş miyim!” Gidip arayacak hali yok zaten. Kimse aramıyor. Lisede bir sevgilim vardı, “Dün ne yaptın?” diye sorduğum an gürlerdi, “Evdeydim ya evde, ara annemi sor” diye. Bir daha soramazdım. Sonra zaten evde olmadığı ortaya çıkmıştı, keşke anasını arasaymışım.
Baktın çıkış yolu yok, asla kabullenme! Konuşma, söylediklerine cevap verme. Sadece kafanı salla, ‘sana yazıklar olsun’ gibisinden. Sorsun dursun, “Bana nasıl inanmazsın” diye. Sen kız, bağır. Olayla ilgili tek kelime çıkmasın ağzından. Kafasında hep soru işareti olsun.
Bana yaptıklarını asla unutmadım
Her fırsatta geçmişi açmayı ihmal etmiyoruz. “Sana aldığım kazağı neden giymiyorsun?” gibi dünyanın en dandik olayından bile koskocaman kavga çıkartabiliriz. Zamanında 36 beden çıkmış ağzından, onu giydiğin zaman kardan adama benziyorsun, kolların lop lop çıkıyor. Kazağı bulamıyorumdan bir başla, geçmişi hooop daya önüne. Biraz sinir krizi, “Sen benim yanımda o kızla konuştun ya, benim yanımda!” diye ağlama nöbetleri. Özür dileyiş, “hayatım yapma böyle kendini üzüyorsun’ tesellisi ve bir daha konu açılmadan kapanış.
Boş ver ya, seni mutsuz etmek istemiyorum
Annesiyle yemeğe mi gideceksin, ya da o gereksiz arkadaşlarıyla saçma sapan buluşmalara. Zaten seviyormuş gibi yaparak Oscar’lık performans sergiliyorsun. Ama seninki de can, o gün onları göresin yok. Uzaklara dal git, kaşların havada iç çeke çeke. İlk başta fark etmeyecektir. Daha sesli ofla, elinden bardak düşsün sanki o bardağa sinirleniyormuş gibi yapıp ağlamaya başla. Sakinleştirmeye gelecektir, “Bu günlerde her şey üst üste, işyerinde sorunlar, kardeşimin nikâhı, o bu şu...” Sonra “İkimiz arasında yaşananlar, ne bileyim kalbim daralıyor artık” diye bir başla, beynini şişireceksin diye, seni dinlememek için canın ne isterse yapacaktır. Tekrar ediyorum, yalan kötü bir şey ve biz iyi kızlarız asla yalan söylemeyi beceremeyiz. Di mi?
Paylaş