Paylaş
Dünyanın en huysuz tatil insanı ödülüne sahibim. Güneşe alerjim var, boyumu geçen yerlerde yüzemem. O yüzden bütün vaktimi, güneş görmeyen şezlongda sapık gibi milleti dikizleyerek geçiriyorum. Tam yan tarafımdaki şezlongda ‘az ünlü’ bir oyuncu ve sevgilisi var. Kızın biraz arıza olduğunu birkaç yerden duymuştum. O yüzden isim verip, hiç başıma bela alamam. Sevgilisiyle bu hanım kızımız, artık pahalı diye midir nedir, tek şezlongda, bir vücut haline bürünmüş yatıyorlardı. Mıç mıç mıç, yılış yapış bir aşk. Bir ara üstlerine kaynar su döküp ayırmak istedim açıkçası, yalan yok. Sonrasında artık terden öldükleri için sanırım, çocuk diğer şezlonga geçti. Geçtikten yaklaşık 10 dakika sonra ise kıyamet koptu. Ay kız, bir manyaklaştı. Plaj çantasını çocuğun suratına vurup duruyor. Nasıl bağırıyor ama. Çocuk bir sakinleştirmeye çalıştı ama olmadı. Garsonlar falan geldi, yok, kız çığlık çığlığa. Ardından da önde duran kızlara, çocuğu iterek, ‘alın sizin olsun s...r’ dieyip kalktı gitti. Ardından da çocuk gitti tabii, ne yapacak garibim.
Biz hemen, ‘özgüvensiz, kıskanç, insanın kendine saygısı olmalı, ay bu ne iğrenç’ diye anında dedikodusunu yaptık. O yüzden kızlar, plajda olur da sevgilinizle kavga ederseniz, aman diyeyim böyle uluorta carlamayın. Sinsi, sinsi o günü ona zehir edin. Nasıl mı?
- Öncelikle, asla ama asla kavga nedenini söylemeyin. ‘Ona niye baktın, buna niye baktın’ diyerek, baktığı kişiyi yüceltmenin âlemi yok. ‘Ben bakmadım’ diyecek. Ardından, ‘Yok sen hastasın, o zaman niye geldik buraya?’ falan diye, boşu boşuna sinir krizlerine neden yok. O gözlerin fıldır fıldır oynadığını gördüğünüz an, beyniniz hemen geçmişteki dosyaları tek tek tarasın. Gündeme uygun olanı pat diye sunun önüne.
- Tartışmaya başladığınız an, hoop pılı pırtı toplayıp, kalkıp hızlı hızlı yürümeye başlayın. Olay yerini anında terk edin, nasılsa arkanızdan gelecek. Şimdi, ‘Ay burası kız doldu, başka yerde güneşlenelim’ deseniz olmaz tabii.
- Hemen radarları açın, konum tespiti yapın. ‘Herkes bize bakıyor!’ diyerek, manzara gören, tenha bir alana çöküverin. Az önceki yeri bulmak için sabah namazında kalkıp gelmiştiniz biliyorum ama n’apalım. Hatta bunun içinde onu suçlayın. ‘Senin yüzünden nerede oturuyoruz’ diye eliniz ayağınız titresin.
m Kesinlikle sesinizi yükseltmeyin. Bütün kavgayı, göz devirerek, burundan soluyarak, yer yer gözleriniz dolarak yapın. Sanki bir şey biliyormuşsunuz da susuyormuşsunuz gibi davranın. ‘Ne oldu şimdi, ben ne yaptım, ne alaka’ falan gibi cümleler kurmaya başladığı an, ‘Ben sana evde göstereceğim!’ duruşunuz mutlaka olsun. İçine kocaman bir şüphe bırakın, ‘acaba neyi öğrendi’ diye.
- Happy hour’a falan gitmek isterse, ‘Şaka mısın? Ben burada bu haldeyken!’ diye üstüne basa basa tekrar edin. Sizin gidesiniz varsa, ‘Bu konu burada bitmedi, asaletimden şimdilik ses çıkarmıyorum ama...’ diyerek eğlenmenize bakın. O ise diken üzerinde yaşasın dursun.
- Sinirden acıktığınızı falan söyleyin. Kilo almanızın da sebebini ona bağlayın. Suçluluk hissini iliklerine kadar yaşatın adamın. Sonrasında da ‘Acaba sen de mi protein tozuna başlasan’ diyerek, özgüvenini zedeleyin.
- Arkadaşları yanına gelip, onu voleybol falan oynamaya, yüzmeye çağırırsa anında bir yeriniz sancılansın. “Eve gidelim” teklifini de kabul etmeyin ama. O kadar fedâkar bir insanmışsınız ki, o sancıya rağmen sırf o eğlensin diye oradaymışsınız gibi davranın.
- Adam artık sıkıntıdan, telefonuna sarınca da tabii onu rahat bırakmayın. Ne münasebet! Birileriyle konuşuyor olabilir, orada bakamadığı bikinili kızlara, instagram’da bakıyor olabilir. Orada olan arkadaşlarıyla, sizin tasvip etmeyeceğiniz plan yapıyor olabilir. Bir şekilde, o telefonu ‘yanlışlıkla’ suya düşürün. Kalan bütün zamanını zaten telefonuna üzülerek geçireceği için kafanız rahat olur. Bu sayede günü kurtarmış olursunuz. Haa ilişkinizin devamı için bir şey diyemem ama. Büyük ihtimalle, şehre döner dönmez terk edileceksiniz. Aman canım, olsun. En azından kızlara bakmadı.
Paylaş