Paylaş
İlişkilerde, etik olan, beraber olduğun; belli bir süre hayatına ortak olmuş hiç kimse için konuşmaman gerekliliğidir ama kimi kandırıyoruz allasen. Hele evli çocukluysan, hiç ağzını açmaman lazım. “Çocuklarımın anası-babası” artık neyiyse o kişiye laf söyletmemek hayatının amacı haline gelir. Caner Erkin ve Asena Atalay’ın evliliğinin bitişinde yaşanan tam böyle saygı çerçevesi içinde örnek bir ayrılıktı ki, kadın dayanamadı gerçek yüzünü gösterdi.
Valla ben konu ne olursa olsun, haksız bile olsa hep kadından yana olmuşumdur. Caner-Asena olayında ise kendimden beklenmeyen bir performansla Canerci oldum. Yani oradan tutmaya çalıştım, buradan burkmaya çalıştım yok, yok, yok! Asena Atalay’ı bir yerde bile haklı bulamadım. Evlilikleri boyunca zaten skandal üstüne skandal yaşattı kadın. Adam ağzını açmadı, kadına laf söyletmedi, arkasında durdu. Yeter ki mevzular bitsin dedi, yurtdışına transfer oldu. Sonrasında güzel güzel ayrıldılar. Asena Atalay her yeni ayrılan futbolcu eşi gibi kendini tasarıma verdi. “İşimin başında olacağım, işime aşığım, kocamdan tek kuruş para almadım, bi ceketle çıktım evden” gibi kendisinin bile inanmadığı demeçler verdi. Tek bir konuda inanılmaz zeki davrandı. Nasılsa bütün magazinlerde boy boy çıkacaktı; bari gideyim magazin programı sunayım dedi.
Sonra tabii işler istediği gibi olmadı. Tasarımları tutmadı, sunuculuğu vasat kaldı, aşk hayatı büyük ihtimalle evliyken daha hareketliydi. Hikayenin diğer tarafında ise, Caner zil zurna aşık oldu. Adam, bütün geçmişi bir kalemde silmiş, kendine yepyeni bir sayfa açmış gibi davranmaya başladı. Beşiktaş’a transfer oldu. Hayatı artık daha düzenli, daha güzel gitti. Bi de tuttu evlendi. Allaaaah! Zaten ne olduysa oldu ondan sonra oldu.
Madem benim huzurum yok, senin de huzurun da olmasın diyerek Caner Erkin’e icra üstüne icra, dava üstüne dava. Çocuğuna bakmayan bir baba imajı ekleyerek, kendisini vefakar ana, çilekeş Asena gibi gösterdi de kurban olayım, hiç mi basına çıkmayacaktı istediğin para?
Çocuğunun masrafı için Caner Erkin’den istediği parayı duyunca derin bir yutkundum. 451 bin liralık bir masraftan bahsediliyor. Şöyle diyeyim, kayak masrafına 45 bin TL, barınma masrafına 89 bin TL bir para istiyor. Yani ben çocuğa o kadar masraf yapsam, büyüyünce astronot, yazar, büyük müzisyen ve bunların yanında ABD devlet başkanı olmasını beklerdim. Onca emekten sonra kuru kuru bir vatandaş olarak çıkarsa valla kahrımdan ölürdüm. Sen Türkiye gibi bir yerde yaşayıp, çocuğuna bakmıyor diye bu masrafları adamdan istersen nasıl seni tutsun, arkasına alsın insanlar. Zaten mimlisin, örnek eş klasmanında durmuyorsun. Şurada yapacağın en mantıklı şey, sinsilikti. Mutluluklarını dileyecektin, kendini sadece çocuğuna adamış anne gibi gösterip, neyim var neyim yoksa oğlumundur diye konuşacaktık. Bak senden iyisi mi olacaktı o zaman. Hırs, kötüdür, insanı hep daha dibe götürür. Bunu en iyi bu olayda anladık sanırım.
Paylaş