Paylaş
Maç genelinde topa ve oyuna hâkim olan yeşil beyazlılar rakibi karşısında son derece etkili bir futbol ortaya koyması bizleri mutlu etti. Bu etkili futbolun sebebi; rakibin kötü olması mı, yoksa takımın başında eski göz ağrıları Fatih Tekke’nin bulunması mı? Ya da hiçbirisi mi olduğunu önümüzdeki hafta hep birlikte göreceğiz.
KİMLİK DEĞİŞİYOR
Zira hiç değilse play-off iddiası için takımın bir an önce toparlanması ve seri galibiyetler alması gerekiyor.
Bunun için de sanki saha içinde İsmail Yüksek’in olması şart gibi duruyor. Onun olduğu ve olmadığı karşılaşmalarda Bursaspor adeta kimlik değiştiriyor. Özellikle 1. bölge ile 3. bölge arasında hem savunma, hem hücum bağlantısını ciddi anlamda düzeliyor. İsmail’in takıma kattığı pozitif enerji de cabası.
Onun varlığında Bruno da daha az yorulduğu için hücum hattında daha faydalı işlere imza atıyor. Keza aynı durum savunma bölgesindeki oyuncular için de geçerli.
ACOLATSE ETKİLİYDİ
Pazar akşamının bir diğer güzel tarafı Acolatse’yi ilk defa bu kadar etkili gördük. Umarım bu etkinlik karşısında oynayan oyuncudan bağımsız ve anlık bir reaksiyon değildir. Bu sayede Bruno, Namık Alaskarov ve Acolatse’nin etkili oynadığı bir hücum hattı Bursaspor’un ofansif gücünü ve çeşitliliğini ciddi anlamda artıracaktır.
Tabii bu çeşitliliğin daha da artması için kanat beklerinin de mümkün olduğunca hücuma destek vermesi son derece önemli. Pazar gecesi hem Hasan Ayaroğlu, hem Mert Yılmaz’ın bu konuda biraz daha fazla sorumluluk aldığını görmek ilerisi için umut verici bir görüntüydü.
SERİ GALİBİYET ŞART
Sonuç olarak güzel ve etkili bir futbolla deplasmanda alınan 3 puan çok değerliydi. Bu değerin anlam ifade etmesi ise ancak alınacak seri galibiyetler ile olacaktır. Aksi halde 2 ileri 1 geri şeklinde bir ilerleyiş ile Bursaspor’un hedefi tutturması imkânsız. Umarım başkanından yönetim kuruluna, futbolcusundan taraftarına herkesin odak noktası saha içi olur. Zira saha dışında yaşananların takıma yalnızca ve yalnızca zarar verdiğini herkes net bir şekilde görüyor...
Bursa şehrinde futbol unsurunun içinde yer alan tüm kesimlerin bütün gücünü saha içine çevirmediği takdirde, sahada kazansak bile masa başında özellikle de hakemler tarafından nasıl doğranabileceğini Denizli’de bir kez daha gördük. Maç içinde biri ilk yarıda, diğeri ikinci yarıda ve her ikisinde de Acolatse’ye yaptığı hareketler sonrasında iki defa kırmızı kart görmesi gereken Özer Özdemir’in, nasıl oluyor da maçı tamamlayabildiğini anlamak mümkün değil. Verilen bu hakem kararlarının basit bir hata mı, yoksa bir art niyet mi olduğunu size bırakıyorum...
Paylaş