Buğday Dergisi’nde yer alan bir habere göre, Biyo-Gökova Projesi kapsamında ve sivrisinekler ile mücadelenin doğal yöntemleri hakkında yayımlanan kitapçık, GökovaAkyaka’yı Sevenler Derneği tarafından ‘Siz Sivrisinek Üretiyor musunuz?’ başlıklı güzel bir broşüre dönüştürülmüş.
Sıcak havalarda, ne zaman memlekete gezmeye gitsek veya bir kırsal bölgeye seyahat etsek sivrisinekler en çok beni hırpalar. Demek ki oralarda birileri sivrisinek üretiyormuş da haberimiz yokmuş! Bu biyolojik saldırılar için sivrisineklere yardım ve yataklık edenlere, şimdi hesap sorsak ‘vallahi benim de haberim yoktu!’ diyeceklerdir. Ya da ben bayan sivrisineklere daha fazla hedef olmak için yanlış bir şeyler yapıyorum veya sarımsak sevmemenin cezasını çekiyorum!
Bu konuda, 15 Nisan 2000 tarihli Milliyet Gazetesi’nin 2000 Ekinde bulunan Havadan-Sudan adlı köşemde de ‘Sivrisinek Tahmini’ başlıklı bir yazı yayımlamıştım. O günden bu güne özellikle Kuzey Amerika’da Batı Nil Virüsü problemi artarak büyüdü. Küresel ısınma ile birlikte daha kuru ve sıcak yaz tahminleri, tropikal hastalıklarda büyük artış olacağı beklentisini doğurdu. Yağmurun azlığının da kanalizasyon sisteminde problem yaratarak salgın hastalıklara neden olabildiği belirlendi. Bu yıl da doğal göl veya havuzlarda tutulan durgun suların, havaların ısınmasıyla beraber sivrisinek üretiyor olması akıllara Batı Nil Virüsünü getiriyor. Özellikle ABD’nin Doğu Kıyısında halktan yağmur sularının durgun su birikintisi oluşturmaması, yapay havuzlara sivri sinek larvası yiyen balık konması ve otların sürekli olarak biçilmesi isteniyor.
İKİ HAFTA ÖMÜRLÜ CANAVAR
Hava şartlarına bağlı olarak Batı Nil Virüsü taşıma ihtimali olan sivrisinekler haziran ortasından itibaren ortaya çıkabiliyor. Bu virüsü kapanların çok azında ateş, adale ağrıları, kızarıklar ve baş ağrısı görülüyor. Batı Nil Virüsü’nden etkilenenlerin yüzde 80’i ise herhangi bir semptom göstermiyormuş. Virüs yüksek ateşle beyinde hasara ve ölümlere neden olabiliyormuş. Atlara iğne yapılıyor ama insanlar için aşısı yokmuş. Bu nedenle örneğin, Kanada’da belediyeler bir tane bile olsa (örneğin bir kuş ölüsü gibi) Batı Nil Virüsü belirtisi görülen noktadan 3 km. yarıçapındaki alanın sivri sinek spreyi ile ilaçlanması kuralını getirdi. Bu yeni kural büyük tartışmalara yol açtı. Çünkü sprey şeklinde çevreye sıkılan böcek ilaçları, insan ve hayvanlarda kansere ve başka tür sağlık problemlerine neden olduğu için daha önce tümüyle yasaklanmıştı.
Yaklaşık 2 bin 500 çeşidi olan sivrisinek haşeresi, yaklaşık 2.5 miligram ağırlığındadır, saniyede 250 ila 500 kanat çırpabilir, isterse geriye doğru da uçabilir, evine bağlıdır (yaşadığı yerden çok uzağa gitmez) ve siz onu öldürmezseniz en fazla 2 hafta yaşayabilir. Dünyada her yıl 3 milyon kişinin sivrisinekler yüzünden öldüğü de göz önüne alındığında, sivrisineklere karşı organize bir şekilde ve bilimsel yöntemler ile mücadele edilmesinin neden şart olduğu görülebilir. Modern meteoroloji bilimi de bu mücadeleye, sivrisinek etkinliği tahmini ile katkıda bulunmaktadır. Böylece artık fırtına ve sel gibi sivrisinek hareketleri de önceden belirlenebiliyor.
NASIL ÜRÜYORLAR
Suya doymuş toprak üzerine düşen yağmur ve eriyen kar durgun su gölcükleri oluşturur. Bu durgun veya çok yavaş akan sular sivrisineklerin üremesi için uygun ortamları hazırlar. Sivrisinekler en çok, sakin, rüzgarsız, bulutlu ve nemli havayı severler. Bu nedenle de özellikle gün doğumu öncesi ve batımı sonrası 2 saat içinde çok aktiftirler.
Genellikle sivrisinekler 14C ila 30C sıcaklık aralığında büyürler. Yumurtadan çıkıp yetişkin hale gelebilmeleri için, örneğin, 25C’de 185 saatlik süreye ihtiyaç duyarlar. Neme ihtiyaç duydukları için de yumurtalarını suya veya suyun etrafına bırakırlar. Bu nedenle üremeleri için yağış da gereklidir. Sivrisinek üremesinin hava sıcaklığı, yağış ve toprağın nem durumu başta olmak üzere bir çok parametreye göre tahmin edilebilir. Örneğin ABD’de ve Kanada’da şehirler için sivrisinek etkinliklerine yönelik günlük tahminler yapılmaktadır (http://www.muskol.com/index2.cfm).
SİNEK YETMEZMİŞ GİBİ BİR DE KENE PROBLEMİ
Sürekli buzla kaplı kutup bölgeleri hariç, sivrisinekler dünyanın her tarafında bulunur ve genellikle nektar ile beslenir. Dişi sivrisinek yumurtlayabilmek için proteine de ihtiyaç duyar. Protein kaynağı olarak da sadece insan ve kuş, kurbağa, yılan v.b. hayvanları ısırarak kan emer. Örneğin, hasta bir hayvanı veya insanı ısırdıktan sonra, başka bir insanı ısırarak mikrobu birinden ötekine taşıyabilirler. Bu nedenle, sivrisineklerin neden olduğu salgın hastalık ve ölümler daha çok onların üreme mevsimleri olan yaz ve sonbahar aylarında olmaktadır.
Sıcak havalarda kene tehlikesi de hortlar. Örneğin, ABD’de yılda 16 bin kene vakasına rastlanıyor. Bu yüzden her yıl ABD’de kenelerin çok aktif olduğu yaz aylarında kene ısırmalarına karşı büyük kampanyalar başlatılıyor. Sekiz bacaklı bu parazitler uzun bitkilerde bulunuyor ve genellikle hayvanların, nadiren de olsa insanların kanıyla besleniyor. Çalılıkları temizlemek, çimen ve benzeri otları uzamadan kesmekten başka keneyle etkili bir mücadele yöntemi yok.
Atalarımıza göre ‘Sinek pekmezciyi tanır’mış! Aman siz pekmez olmayın; yazın kene, sivrisinek vb böcekler tarafından ısırılma olasılığını da düşünerek dışarıda açık renkli, bol, uzun kol ve bacaklı şeyler giyinmek v.b. gibi önlemleri de alın ve yüksek ateşiniz çıkarsa hemen bir doktora başvurun.
SİVRİSİNEK SARIYI SEVMEZ
Sivirisinekle mücadelenin en etkin şekli doğal yollar ile mücadele etmek. Bunun için, Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği’nin hazırladığı broşüre bakmanızda yarar var. Broşürde yer verilen, doğal korunma ve mücadele yöntemlerinden bazıları şöyle: Evinizde ve terasınızda sarı ampuller kullanabilirsiniz. Sivrisinekler üzerinde itici bir etkisi vardır. Bahçenize ya da evinizin etrafına sivrisinekler için itici etkisi olan fesleğen, sardunya, nane, defne, biberiye, mercanköşk, lavanta, pelin otu, sarımsak ekebilirsiniz, (ayrıntı için: www.akyaka.org).