Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Ozonun iyisi ve kötüsü

Ozon, 19. yüzyılda keşfedilmiş çok garip bir gaz. Yerde olunca "kötü" ama yukarı seviyelerde olunca "iyi" olarak adlandırılıyor.

İşin daha da tuhafı, günümüzde ozonun iyisi azalırken kötüsü hızla artıyor. Sonuç olarak, Birleşmiş Milletler 16 Ekim’i ozon tabakasını korumak için "Ozon Günü" olarak ilan edip dikkatimizi bu gaza çekmek istemiş.

Çünkü yukarı seviyedeki ozon tabakası güneşin zararlı ışınlarına karşı tüm canlıları bir kalkan gibi koruyor. Onun incelmesi; cilt kanseri, katarakt, bitkilerin zarar görmesi ve bazı okyanus canlılarının azalması gibi çeşitli biyolojik tehlikelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Kötü ozon ise yer seviyesinde azot oksitler, hidrokarbonlar ve güneş ışığı etkisinde belli sıcaklıkta çeşitli fotokimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan ikincil bir kirletici. İstanbul gibi büyük kentlerde kötü ozon, diğer kirleticilerle birlikte astım başta olmak üzere solunum sistemi rahatsızlıklarında artışlara yol açmakta.

DELİK NASIL KEŞFEDİLDİ

Ozonun kısa ve talihsiz hikáyesi şöyle: 1839 yılında elektrik boşalmalar gözlenirken keşfedilmiş, 1850’lerde soluduğumuz havada da olduğu gösterilmiş, 1880’de güneşin morötesi ışınlarını yuttuğu ispatlanmış, 1913’te atmosferdeki ozonun yüzde 90 gibi büyük bir kısmının yerden 10 km. ve yukarıdaki tabakalarda olduğu anlaşılmış, 1920’de G.M.B. Dobson atmosferdeki ozonu ölçmek için bir alet geliştirmiş ve 1928’de insan kısaca CFC olarak adlandırılan kloroflorokarbon adlı gazı icat etmiş. 1950-70 yılları arasında CFC, spreyler, buzdolapları, klimalar ve yapay köpüklerde kullanılmış. 1971’de bu yapay gaz atmosferde ölçülmüş. 1974’te CFC’nin iyi ozonu kemirip bitirdiği fark edilmiş.

Bunun üzerine, 1977’de BM "Ozon Tabakası" için eylem planı yapmış. 1978’de ABD, CFC kullanımını kısıtlamış. 1979’da ozon ölçümleri uydularla yapılmaya başlanmış ama Antarktika üzerinde kayıt edilen düşük değerler ölçüm hatası olarak algılanmış!

1984’te Antarktika üzerindeki ozon seyrelmesi bir kutupsal gün doğumunda fark edilip 1985 yılında ilan edilmiş. Antarktika’daki seyrelmenin uydu gözlemlerindeki görüntüsü nedeniyle halk arasında "Ozon Deliği" olarak adlandırılmış. Bunun üzerine 1987’de Montreal Protokolü ile dünya CFC üretimini 2005 yılına kadar yüzde 50 kesmek için anlaşmış. Ama Antarktika’daki "delik" büyümeye devam etmiş.

Bunun üzerine protokol 1990, 92, 95, 97, 99 yıllarında tekrar ele alınarak azaltılması veya tümüyle yasaklanması gereken gazlar arasına başka gazlar da alınmış. Sonuç olarak, iyi ozondaki seyrelme artık eski hızıyla devam etmiyor ve iyileşme işaretleri var. Fakat atmosferde eskiden kalan CFC emisyonları nedeniyle ozon tabakası, 2050 yılına kadar yoğun bakımda kalacak... Bununla birlikte, günümüzde CFC yerine ikame edilen hidrokloroflorokarbonlar (HCFC) da hem ozona zarar verip hem de küresel ısınmaya neden olduğu için Kyoto Protokolü’ne aykırı! Bu nedenle, ülkemizde de HCFC yerine, hidrokarbon, vb. bir teknoloji tercih edilmeli...

OZON DOSTU OLUN

İnsan sağlığı için çok zararlı olan yerdeki ozon ise egzoz gazları vb. diğer kirleticiler güneş ışığıyla etkileşince yer seviyesinde oluşmakta. Şehirlerimizdeki doğalgaz kullanımı sadece klasik hava kirliliği problemini hafifletiyor. Araç sayısına bağlı olarak emisyonlardaki artış ve doğalgazın yaygınlaşmasıyla İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimiz yeni bir hava kirliliği türüyle karşı karşıya. Bu kirletici yüzeydeki ozon.

Ozonun insan sağlığına, tarımsal üretime ve plastik malzemelere verdiği zararlar gelişmiş ülkelerde milyar dolar mertebesine ulaşmakta. Özetle şehirlerimizde gündüz ve gece ozonu konsantrasyonları da sağlığımız için tehdit edici mertebelere ulaşıyor, aman dikkat!

Bu nedenlerden dolayı bu gün size, "Ozon Dostu Olun - Güneşten Korunun" deniliyor.
Yazarın Tüm Yazıları