İklimi kurtarmak için ’Zihni Sinir Proceleri’ne umut bağlanamaz!
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TIME Dergisi, 21’inci yüzyılda dünyayı değiştirebilecek olayları madde madde yazdı. Eğer bunlar hayata geçirilirse, acımasızca kirlettiğimiz dünya bize yeniden kucak açabilirmiş.
TIME dergisine göre ’dev aynalar kullanarak güneş ışınlarını geri yansıtmak, okyanusları demir bakımından zenginleştirerek daha çok karbondioksit emilimi sağlamak’ gibi küresel ısınmayı durdurmak için uçuk alternatifler tartışılıyor. Geçenlerde bir valimizden de benzer laflar işittim. Anlaşılan sadece George Bush değil; Türkiye’de de "teknolojinin beyaz atlı prensi gelip bizi kurtaracak" diye hayal kuran çok.
Geçen yıllarda ABD’de yayımlanan "İklim Değişimiyle Mücadele" adlı rapora göre, küresel iklim değişimi sorunu teknolojik yöntemlerle çözülebilir. Bunun için:
Güney Okyanus başta olmak üzere denizleri demir tozuyla gübrelemek,
Havadaki CO2’yi yakalayıp yerin veya okyanusun derinliklerine sıkıştırarak pompalamak,
Jet egzoz gazlarının havada uzun süreli kalmasını sağlamak,
Güneş ışığını bloke etmek için uzayda yörüngeye devasa aynalar yerleştirmek,
Atmosfere güneş ışığını yansıtıcı etkisi yapacak toz zerrecikleri pompalanmak,
Volkanik patlamanın soğutma etkisini taklit için atmosferin yükseklerine binlerce küçük parlak balon ya da mikroskobik sülfat damlası pompalamak,
Yapay fotosentez yaratmak,
Hindistan’da ortalıkta dolaşan ineklerin yemlerine ilaç katarak geğirme ve gaz çıkarmak yoluyla ürettiği metan gazını azaltmak, gibi yöntemler öneriliyor.
PASTAYI ÇOK YERSENİZ KARNINIZ AĞRIR ŞİKAYET ETMEYİN!
Bütün bu ’Zihni Sinir Proceleri,’ güneş ışığının yüzde birinden azını uzaya geri yansıtmanın, sanayi devriminden beri tüm salınımın yarattığı ısınmayı telafi edebileceği düşüncesine dayanmakta. Ancak bu çözümler ne uygulanabilir ne de sanayinin istediği kadar ucuz...
Diğer bir deyişle, bu tür "iklim mühendisliği"ne yönelik çözüm önerileri, "hem pastayı yemek, hem de karın ağrısı çekmemek" isteyenlerin fikri. Küresel ısınma zaten insanoğlunun doğaya aykırı yaşam biçiminden, daha fazla tüketme arzusundan kaynaklanıyor. Soruna neden olan alışkanlıklarımızı değiştirmek yerine doğal olmayan çözüm önermek, dünyayla alay etmek gibi bir şey. IPCC sonuç bildirgesinde bu yöntemler, "spekülatif, hesapsız, yan etkileri belli olmayan öneriler" olarak nitelendirilmiş.
TEKNOLOJİYİ BEKLEYECEK ZAMANIMIZ KALMADI
Aslında iklim değişikliklerinin canlı yaşamına etkisi karşısında ülkelerinin geleneksel sistemlerini revize etmeleriyle birlikte, bütün dünyada daha verimli ve daha az emisyon salınımı sağlayan sistemler üzerine yatırımlar yapılmaya başlandı. Enerji stratejileri belirlenirken, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla birlikte kojenerasyonun yaygınlaştırılmasına, bölgesel enerji üretim teknolojilerine geçilmesine öncelik verilmekte. AB Uyum Süreci’ni sürdüren Türkiye için bu yeni oluşum, tarihi bir fırsat. Sanayileşen bir ülke olan Türkiye de, tıpkı diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, bu konudaki uluslararası sorumluluklarını göz önüne almalı. Yıkıcı bir çevre sorunuyla karşılaşmak için bu yeni küresel harekette yerini almalı.
"Gelecekte düşük maliyetli teknolojiler icat edilebilir, bu nedenle şimdi iklim değişimine uyum çalışmalarımızı en düşük düzeyde tutmalıyız" şeklindeki bir argüman artık etik olarak savunulamaz. Birçok ulus için daha ucuz teknolojinin geliştirilmesini beklemek yok olma anlamına gelmektedir. Sonuç olarak, Sayın Valim artık yeni teknolojiler gelecekte icat edilecek diye emisyon azaltmayı ret etmek gibi bir lükse sahip değiliz. Arz ederim!