Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

İklim değişiminin etik yönü ve yalanlar

İETT otobüsünde üç öğrenci konuşurken ister istemez kulak misafiri oldum:

"Sedat Hoca küresel ısınma yok diyor. Bence haklı. Küresel ısınma var diye, yok bu buzdolabını alma şunu al; yok o lambayı kullanma bunu kullan... Küresel ısınma yeni pazar yaratmak için uydurulmuş." Dayanamayıp "Sedat Hoca’nıza selam söyleyin, bilmediği konularda size yanlış şeyler öğretmesin" dedim!

Çocuklar hemen; "Ama o bir profesör" diye karşı çıktı. "Ben de bir meteoroloji ve afet yönetimi profesörüyüm ama haddimi bilip açık kalp ameliyatı ya da inşaat filan yapmaya kalkışmıyorum" dedim ama nafile.

Maalesef ülkemizde akademisyenlerin meslek etiğini, yani mesleklerini icra ederken yerine getirdikleri çok çeşitli görevleri yaparken uymak zorunda oldukları kuralları bu şekilde ihlal etmesi çok yaygın. Aslında bilim insanı, neyi bilip neyi bilmediğini en iyi bilen kişi olmalıdır. Fakat söz havadan-sudan, futbol, din, sağlık ya da depremden açılınca herkesin uzman kesildiği bir ülkede yaşıyoruz. Bilmiyorum demek ayıp bu ülkede!

Meslek etiği yanı sıra, "etik" kelimesi, ayrıca günümüzde "yanlış ve doğru nedir" kavramının felsefi bir sorgulaması ve uygulanmasıdır. Aynı zamanda "zorunlu ve gönüllü olan nedir"in sorgulanmasını da içerir. TÜBA Bilim Etiği Kurulu’na göre etik "İnsanların ahlaklı yaşamın temelleri üzerine akıl yordukları ve bu temellerden yola çıkarak, doğru ve yanlışı ayırt etmeye, doğru davranış biçimlerini bulmaya ve uygulamaya yarayabilecek kuramsal ve toplumsal araçları geliştirmeye uğraştıkları bir düşün alanıdır."

ETİK TARTIŞMA ZAMANI

İnsan kaynaklı iklim değişikliği büyük ve çok derin etik sorunlar ortaya çıkarmasına rağmen, iklim değişimi politikalarıyla ilgili tartışmalarda maalesef konunun bu yönü yeterince ele alınmıyor. Küresel iklim değişiminin birincil sorumlularıyla, değişimin kötü etkilerine karşı zayıf ve savunmasız kalanlar aynı kişiler değil. İklim değişimine karşı pratik ve uygulanabilir bir çözüm bulunması için bu problemi adil bir yaklaşımla ele almak gerekir. Fakat iklim değişimine karşı politikalar konuşulurken konu çoğunlukla, sadece bilim ve ekonomik yönden konu ele alınıyor. Etik ve ahlaki yönü ihmal veya örtbas ediliyor.

Bu nedenle günümüzde, küresel iklim değişiminin etik boyutunun incelenmesine yönelik çalışmalar teşvik edilmekte. Etik problemlerin analizinde iklim değişimi politikalarını belirleyen, hükümet, iş çevreleri, STK’lar, organizasyonlar veya bireyleri kendilerini ilgilendiren özgün pozisyonları almaları sağlanmakta. Karar vericilerin ve kamunun iklim değişiminin etik boyutlarını daha iyi anlamasına çalışılmakta. İklim değişimine karşı savunmasız olanlar dahil olmak üzere tüm ülkelerden bireylerin iklim değişimine tepki vermesi, etik sorgulamaya katılması istenmekte. Ayrıca, küresel iklim değişiminin etik yönünü araştırmak için disiplinler arası yaklaşımlar geliştirilmekte...

İNKAR ÇÖZÜM DEĞİL

Küresel iklim değişiminin etkileri artık önemli ölçüde tahmin edilebilmekte. İklim değişimi tüm dünyayı, coğrafyayı, sosyal, politik ve ekonomik olarak etkileyecek. İklim değişiminin birçok olumsuz etkisi gelecek 100 yılda daha fazla görülecek. Afet hazırlığı, enerji ve sanayi, finansal yatırımlar, anlaşmalar, eğitim politikaları gibi alanlarda iklim değişimine uyum çalışmaları mutlaka yapılmalı. Küresel iklim değişimiyle mücadelede, bireylerin dikkatinin problemin ahlaki ve etik yönüne de çekilmesi gerekiyor. Sağlık, yargı, bilim, iş dünyası, sosyoloji, politika, dinle ilgili kurum ve kuruluşlar da bu değişimin kötü etkileriyle yüzleşmek zorunda kalacak. Bu nedenlerden dolayı, küresel iklim değişimin ortaya koyduğu tehditler karşısında, yerel ve ulusal yöneticilerin, kurumların faaliyetleri, inkárcı ya da vurdumduymaz değil; saygın, şerefli, dürüst, ahlaki ve etik yani, "doğru" olmak zorunda.

İnkár edilemeyecek kadar açık ve çok sayıda gerçek ortadayken sırf kendi egomuzu tatmin etmek adına bugün iklim değişikliğini inkár etmek, mücadelede başarısız olmak, her türlü etik ve ahlaki değere ters düşerek torunlarımıza da zarar vermek demektir. Daha fazla bilgi için Aralık 2004 Buenos Aires Bildirisi’ne bakınız.
Yazarın Tüm Yazıları