Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat Kadıoğlu
Prof.Dr. Mikdat KadıoğluYazarın Tüm Yazıları

Hopa’dan İskenderun’a Alo 158 Sahil Güvenlik!

Günümüzde denizlerimizin ekolojik dengesinin korunması ve gelecek nesillere temiz olarak bırakılabilmesinde herkese büyük görevler düşüyor.

Örneğin, deniz kirliliğine yol açanları tespit ettiğiniz anda onları vakit kaybetmeksizin sahil güvenlik birimlerine bildirebilirsiniz. Bunun için, Türkiye’nin her yerinden ücretsiz olarak ulaşılabilen Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın Alo-158 ihbar hattını arayabilirsiniz.


30 Nisan’da Marmaris Uluslararası Denizcilik Festivali’ndeki Deniz Kirliliği Paneli’ne katılana kadar denizlerimizdeki kirlenmeden, Sahil Güvenlik Komutanlığımızın bu konudaki çalışmalarından ve yeni Çevre Kanunu Tasarısı’ndan pek haberim yoktu.

Denizlerimizin kirletilmesini önlemek için Sahil Güvenlik Komutanlığı, 8.333 km’lik sahil şeridi boyunca, Karadeniz’de Hopa’dan, Akdeniz’de Çevlik’e kadar uzanan Türkiye’nin yüzölçümünün yarısına eşit sorumluluk sahasında; büyükşehir belediyeleri sınırları dışında kalan denizlerimizde, deniz kirliliğine sebebiyet veren tekne ve şahısları tespit ederek uyarmakta, takiben yasalarla belirlenen idari para cezası uygulamakta.

Özellikle havadan ve denizden yaptıkları denetimlerde ülkemizin güneybatısındaki turistik bölgelerinde, yat ve küçük gezi teknelerinin körfez ve koylarımızda deniz kirliliğine sebep oldukları tespit edilmiş. Bu yörelerde bulunan liman ve marinalarda atık alım tesislerinin sayısının yeterli olmadığı da görülmüş. Ayrıca, deniz trafiğinin ve balıkçılık faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde; ticaret gemileri ve balıkçı teknelerinin çeşitli çapta kirlenmelere sebebiyet verdikleri de yapılan tespitler arasında.

GEMİLER DE GENETİK YAPIYI BOZUYOR

Denizlerimize zarar veren diğer bir husus da; limanlarımıza gelen gemilerin denge ve emniyet amacıyla aldıkları balast sularını kıyılarımızda denize basmaları sonucunda; genetik yapısı değiştirilmiş türlerin denizlerimize yayılarak ekosistemi olumsuz yönde etkilemesi ve gelecekte büyük tahribatlara yol açması.

Denizden yasadışı kum alımı da Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın ilgi sahasına girmekteymiş. Bu tür kum alımı, deniz dibi yapısını bozarak deniz yatağına zarar vermekte. Yasadışı kum alımı sonucunda, İstanbul’a içme suyu sağlayan Terkos Gölü’nün Karadeniz ile birleşme tehlikesiyle de karşı karşıyayız. Sahil güvenlik, özellikle jandarma birimleriyle koordineli olarak yasak sahadan kum alımı ile de mücadele etmekte.

Kirlilik konusunda karşılaşılan diğer bir husus da; yasadışı su ürünleri avcılığı yaparken tespit edilen balıkçı tekneleri sahil güvenliği gördüklerinde kanıt bırakmamak amacıyla kullandıkları trol kapılarını, trol ağlarını ve halatlarını keserek denize bırakarak kaçmaya çalışmalarıdır. Katı atık kirliliği oluşturan ve seyir emniyeti açısından tehlike yaratan bu av donanımlarının denizden çıkartılması için de büyük çabalar sarf edilmekte.

DENİZ KİRLİLİĞİNİN YÜZDE 80’İ KARADAN

Deniz çevresini ve kaynaklarını olumsuz yönde etkileyen diğer faktörlerden biri de ruhsatsız ve hatalı işletilen balık çiftlikleridir. Balık çiftliklerinde suni yem, antibiyotik gibi doğal olmayan maddelerin kullanılması ve aşırı yemleme yapılması deniz ekolojisine zarar vermekte. Bunun yanı sıra kullanılmayan eski balık çiftliklerinin, görüntü kirliliği yaratıyor ve haritalarda belirtilmediği için deniz vasıtalarının seyir emniyetini tehlikeye düşürüyor.

Maalesef deniz kirliliğinin yaklaşık yüzde 80’ini kara kökenli kirleticiler oluşturmakta. Kara kökenli kirlilik kaynaklarının tespit edilebilmesinde en etkin yöntemin havadan yapılan denetimlermiş. Bu maksatla İstanbul, Çanakkale, Marmaris ve Mersin’de rotasyon usulü ile helikopter görevlendirmesi yapılmakta. Envanterlerinde bulunan hava araçları ile Sahil Güvenlik botları müşterek faaliyetlerini sıklaştırarak kara kökenli kirlenmenin önüne geçilmesine de destek sağlamakta. Bu maksatla, denetimlerde tespit edilen kara kaynaklı kirlenmelerin görüntülerini kaydetmekte ve gerekli yasal işlemin yapılması için yetkili makamlara iletmektedirler.

Örneğin gecen yaz; Göcek, Fethiye, Ölüdeniz, Kelebekler Koyu, Marmaris, Datça ve Bodrum’da yaptıkları denetimlerde denizin yer yer kirli olduğu görülmüştü. Bölgede dalgıçlar tarafından 18 ayrı noktada dalışlar da yapılmış ve bu dalışlarda, yalnızca Fethiye şehir merkezinde 6 adet pis su hattının hiçbir arıtıma tabi tutulmadan doğrudan denize verildiği tespit edilmişti. Diğer koylarda ise, özellikle büyük otel ve tatil köylerinin bulunduğu mevkilerde kirliliklere rastlanmış, bazı otellerin arıtma sisteminin mevcut olmasına rağmen çalıştırılmadığı belirlenmişti.

SAHİL GÜVENLİK GÖREVİNİ SÜRDÜRSÜN

Sonuç olarak, gerektiğinde hayatlarını tehlikeye atan sahil güvenlik personeli 377.714 km karelik sorumluluk sahasında 153 su üstü ve 12 hava vasıtası ile gece gündüz demeden büyük bir özveri ile görev yaparak geçtiğimiz yıl içinde 3 milyon 619 bin YTL değerinde denizlerimizi kirletenlere idari para cezası uygulamış.

Şimdi TBMM Çevre Komisyonu’nda kabul edilen yeni Çevre Kanunu Tasarısı ile; ülkemiz denizlerinde en geniş imkan ve kabiliyetlere sahip komutanlığın çevre konusundaki mevcut yetkileri alınarak Çevre ve Orman Bakanlığı’nın yetki verme şartına bağlanmakta! Marmaris’teki panele katılan herkesin ortak temennisi, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın bu konudaki görevleri yeni tasarının yürürlüğe girmesinden sonra da devam edebilmesidir.
Yazarın Tüm Yazıları