Astronomik mevsim tarifine göre resmen iki gün sonra (21 Mart’ta) ilkbahara giriyoruz.
Fakat şubat ayında çiçek açan ağaçlara bugünlerde kırlarda açan papatya gibi çiçeklerin de katılması baharın geldiğini karlı ve buzlu bir kışın ardındaki kadar hissettiremedi. Aslında zamansız açan ağaçlar ılık geçen kışta şaşkın doğaya sadece bir örnekti.
Dünyanın değişik yerlerinde gelen haberlere göre bu seneki ılık kıştan dolayı doğa ölümcül bir şaşkınlığa uğramış durumda. Öyle ki iklim değişimi besin zincirini ve yaşam döngüsünü bozduğu için artık yaban hayatı ölümcül mesajlar veriyor. Türkiye dáhil olmak üzere dünyanın birçok yerinde memeliler, sürüngenler, kuşlar ve böcekler kayıtlardaki ikinci en sıcak kış tarafından çok erkenden yuvalarından çıkartılıp üreme ve yumurtlama mevsimine sokuldu. İstanbul’da şubat ayında damdaki kedi miyavlamalarına ben şahidim. Benzer şekilde birçok bilimsel çalışma tarafından erkenden çiçek açan bitki ve ağaçların durumu da küresel iklim değişimine bağlanmakta.
*
Ilık kışın bir sonucu olarak yuvalarından/inlerinden/topraktan çıkan canlılar arada bir soğuyan havaya yakalanıyor. Birçok bebek tür böylece daha dünyaya gözünü açamadan ölüyor. Benzer şekilde dünyanın birçok yerinde bebek kirpi, bebek sincap ve bebek ot yılanları da tehlikede. Sonuç olarak hayvan hastaneleri bugünler hasta bebek hayvanlarla dolup taşıyor.
Fenoloji bilimi doğal olayların oluş veya ortaya çıkış zamanlarını inceler. Örneğin Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ülkemizde bitki gelişmesini takip ederek bu tür fenolojik kayıtlar tutar(dı). En azından ben 1981 yazında DMİ Trabzon Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nde staj yaparken bu tür kayıtlar tutuluyor, örneğin fındığın ne zaman toplanabileceği üzerine tahminler yapılıyordu. Türkiye’de benzer şekilde hayvanların kış uykusundan çıkış, yuva yapma, üreme, vb. zamanları takip edip kayıt eden var mıdır bilmiyorum. Küresel iklim değişimi problemi dünyada fenoloji bilimine ilgiyi artırdı. Şahsen kendi fenolojik kayıtlarımıza göre ülkemizde neler oluyor çok merak ediyorum.
*
Küresel iklim değişimi şimdiye kadar yaban hayatı için potansiyel bir tehlike olarak görülüyordu. Bu seneki kış her şeyi değiştirdi. Yanlış zamanda çiçek açan veya dünyaya gelen bebek canlılar şu an kitleler halinde ölüyor. Kuşların göç ve üreme alışkanlıkları değişti. Birçok kuş bu kış güneye göç etmek yerine oldukları yerde kaldı. Sıcak sularda barınan balıklar, kuzeydeki sularda daha fazla gözlenir ve yakalanır oldu.
Isınan ve yükselen deniz suları kaplumbağaların sonunu getirecek gibi. Kaplumbağaların üreme yerleri seviyesi yükselen deniz suları tarafından tehdit ediliyor. Su sıcaklığı kaplumbağaların dişi erkek oranını etkiliyor. Bu nedenle daha sıcak deniz suyu, kaplumbağaların tümüyle dişi haline gelmesi anlamına geliyor. Bir çalışmaya göre Avrupa’daki kelebeklerin üçte ikisinin yaşam alanları 30 ila 240 kilometre kuzeye kaymış durumda. Amerika Birleşik Devletleri’nde resmen hakkında konuşulmaması tavsiye edilen kutup ayıları da çok zor durumda. Öyle ki mecburi diyet yapan kutup ayıları 20 yıl öncesine göre daha ince. Çünkü sadece kutup ayılarının Arktik bölgedeki buzulla kaplı deniz olan yaşam alanları hızla eriyerek kaybolmuyor, aynı zamanda avladıkları fok ve ayı balıkları da azalıyor.
Bu dünyada önce bitkiler, hayvanlar sonra insanlar vardı. Şimdi yavaş yavaş ama aynı sırayla, yok mu oluyoruz?