Yeni doğan kardeşini kabullenemeyen, gelişiyle ikinci plana atıldığını düşünen çocuğunuz ilgi çekmek için çeşitli yaramazlıklar yapabilir.
Ya da diğer kardeşini kıskandığı için durup dururken ona vurup bağırabilir. Bu tip durumlarda, sakin olmalısınız. Çocuklarınız arasında ayrım yapmadan, her birine eşit sevgi ve ilgi göstermelisiniz.
Kıskançlık; bir insanın sevdiği, sahip olduğu bir şeyi başkasıyla paylaşamaması ya da sevdiği insanların gözünde statüsünü kaybetme kaygısı yaşamasıdır. Çocuklarda görülen kardeş kıskançlığı ise yeni bir kardeş geleceği haberini aldıktan sonra kendisini göstermeye başlar ve temelinde özellikle anne sevgisini kaybetme korkusu, sevgiyi ve ilgiyi başka biriyle paylaşmak istememe arzusu vardır. Çocuk için en değerli varlık annedir; onu başkasıyla paylaşmak istemez.
Uzman Psikolog Eylem Ayrancı, "Bütün dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneden benmerkezcil olan çocuk, tahtını kaybetme endişesi yaşar. Zaten kendisi varken ikinci bir çocuğa neden gerek duyulduğunu anlamlandıramaz. Kardeş olgusunu hemen kabul edemez ve kıskançlık belirtileri göstermeye başlar" diyor ve doğduğu ilk günden itibaren bütün ailenin ilgi odağı olan çocuğun, aileye yeni bir bireyin katılmasıyla bütün bu ilgiyi, sevgiyi kaybetme korkusu, statüsünü kaybetme endişesi yaşamaya başladığını sözlerine ekliyor.
Başa çıkmanın 7 yolu
1. Çocuklarınızı birbirleriyle kıyaslamamaya özen gösterin. Çocuklarınızdan biri kardeşine aksi şeklinde davrandığında ona kardeşini yermeyin veya övmeyin. Bu davranış uzun vadede kardeşler arası gerginliğe neden olabilir. Çocuğunuza "Neden kardeşin gibi davranmıyorsun?" gibi çıkışlarda bulunmayın. Çocuğunuz bu tip ifadeleri "Siz kardeşimin benden daha iyi olduğunu düşünüyorsunuz. Onu daha çok seviyorsunuz" diye yorumlayabilir.
2. Bütün çocuklarınızı tarafsız bir şekilde dinleyin ve değerlendirmeniz gereken durumları tüm yönleriyle ele alın. Birini dinledikten sonra ona "Benle bu konuyu paylaştığın için teşekkür ederim; şimdi de kardeşini dinlemek istiyorum" deyin. Çocuklarınızla sağlıklı iletişim kurabilmenizin öncelikli yolu her birinin düşüncelerine saygılı, tarafsız bir dinleyici olduğunuzu göstermektir.
3. Çocuklar okulda yaptıklarını, sınav sonuçlarını ve karnelerini kıyaslayabilirler; ama siz çocuklarınızın derslerdeki başarısını asla birbirleriyle kıyaslamayın.
4. Çocuklarınızın terbiyesini ayrı ayrı verin. Çünkü kardeş olmalarına rağmen her birinin kendi haysiyeti ve farklı karakteri vardır.
5. Çocuklarınızla birlikte vakit geçirmenin yanı sıra, her biriyle ayrı ayrı da programlar yapın. Bunu yaparken diğer çocuğunuzun yalnız kalmaması için eşinizle iş bölümü yapıp, çocuklarınızı o gün farklı etkinliklerde bulunmak üzere paylaşın. Böylece her çocuk ebeveynlerinin ayırdığı ekstra zaman sayesinde kendini daha özel hissedecektir. Birlikte yürümek, sevdiği bir restoranda baş başa yemeğe gitmek, dondurma yemek gibi aktivitelerde bulunmak çok hoşuna gidecektir.
6. Çocuklarınız işbirliği yaptığında onları destekleyin. Çocuklarınız işbirliği halinde birtakım şeyler yapmaya çalıştıklarında onların bu davranış biçimlerini göz ardı etmeyin ve bu durumdan duyduğunuz memnuniyeti açık bir dille ifade edin. Çok sık rastlanmayan bu hoş tablonun yardımlaşma, paylaşma, işbirliği şeklinde daima devam etmesi için çocuklarınızı teşvik edin. Aldıkları takdir sayesinde çocuklarınız aynı güzel davranışları tekrarlamaya başlarlar.
7. Çocuklarınıza, kendi aralarındaki sorunları nasıl çözebileceklerini anlatın ve onlara güvendiğinizi her fırsatta söyleyin. Ailevi kurallarınızı ve aile içinde kabul edilebilir davranışların neler olduğunu çocuklarınıza hatırlatın. Örneğin vurmanın ve kötü konuşmanın kesinlikle kabul edilemez davranışlar olduğunu söyleyin.
Kararlı olmaya karar vermiş anne
Psikologlar hep, "Çocuğa karşı tavrınız net olsun, siz kararlı olursanız onlar da ne yapacaklarını bilirler" diye tembih ediyor. İş hayatında ve diğer konularda gayet kararlı olduğum halde, 5,5 yıllık annelik serüvenimde bu kararlığını çoğu zaman gösteremedim.
Nasıl gösterebilirim ki... Gözlerindeki hüznü gördüğüm anda bir türlü yapamıyorum. Hep yumuşak oldum. Toplasanız üç veya beş dakika ’hayır’ diyebildim oğluma. Üstelik uzmanların, "Aslında çocuğunuzun sizin disiplininize ihtiyacı var" uyarılarını gayet iyi bilmeme rağmen.
Geçen haftaya kadar, içimden gelmeyen hiçbir şeyi yapmadım, zamanımın çoğunu ona ayırdım. Ama geçen hafta gördüm ki, onu mutlu etmeye çalıştıkça, kendimi yok saymışım. Bebekken, sadece karnının tok, altının temiz, sağlığının yerinde ve uykusunu tam alıyor olması önemliydi. Ama işler büyüdükçe daha da karmaşıklaştı. Bana, "En tatlı hali bu hali, büyüyünce görürüm ben seni" diyenleri önemsemezdim. Fark ettim ki, aynı cümleyi yeni doğum yapmış bir arkadaşıma ben söylüyorum.
Ve sonunda, çocukluğunu dibine kadar yaşasın diye bir kuş kadar özgür bıraktığım çocuğum benim özgürlüğümü elimden aldığını fark ettim. İşte o an ’değiş’ dedim kendime. Bu köşede "Kendinize zaman ayırın" dediğim halde, bunu yapmadığım gerçeğini gördüm ve değiştirmek için harekete geçtim. Altı yaşındaki oğlumu karşıma aldım, gözünün içine bakarak "Sen artık büyüdün" dedim. "Yaaaa, ne var yani" dedi. "Artık herkes bu evde akşamları kendine zaman ayıracak, ne istiyorsa onu yapacak" dedim. "Nasıl olacak" diye atladı. "Ben kitap okuyacağım" dedim. "Ben de yaparım o zaman" dedi.
İlk gece, ben yatarak film izledim, o yatağın yanında yerde çiftlik oyunu oynadı. Her beş dakikada bir kafasını yatağıma uzatıp "Anne bak seni rahatsız etmiyorum, özgür bırakıyorum" dedi. Her seferinde "Tamam annecim" diye seslendim. "Di mi anne di mi anne" diye onay istedi. "Evet bebeğim, teşekkür ederim" diyerek onayladım. Yaklaşık 50 soru cevap sonrası ilk geceyi bitirdik. İkinci geceyi de benzer şekilde geçirdik. Sorular azaldı, annenin açıklama yapma süresi kısaldı.
Özgürlüğün ve kendine zaman ayırmanın ne demek olduğunu, kararlı tavır göstermenin önemini ve sabrın anneliğin mihenk taşı olduğunu bir kez daha öğrendim. Size de vicdanınızı çok acıtsa bile en azından "Kararlı olmaya kararlı bir anne olmanızı" tavsiye ederim.
Siyah Süt
Elif Şafak’ın "Siyah Süt"ü, kadınlığın, kadınların hayatının kasvetli ve karanlık ama son tahlilde geçici bir dönemiyle ilgili. Birdenbire gelen ve geldiği gibi hızla dalgalar halinde çekile çekile giden bir haletiruhiye burada incelenen. Bu haliyle elinizde tuttuğunuz kitap bir nevi tanıklık. Otobiyografik bir roman. Doğan Kitapçılık
Galata Moda Festivali
Türkiye’nin en ünlü moda tasarımcıları ve tasarıma değer veren markalarını bir araya getiren Galata Moda Festivali, ikinci kez kanatlarını açıyor. Beyoğlu Belediyesi ile birlikte organize edilen festivalde 24 moda tasarımcısının ürünleri satışa sunuluyor. Galata Kulesi çevresinde, 7-9 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivalde ziyaretçiler ünlü tasarımcıların ürünlerini bir arada bulabilme fırsatına sahip olacak. Keyifli bir alışveriş deneyimi sunacak olan festival bu yıl da sürprizlerle dolu.
Oyun odaları
Pazar günlerinin keyfini ailece çıkarabilmeniz, yeni haftaya sevdiklerinizle rahatlatıcı bir atmosferde başlamanız için Mövenpick Hotel İstanbul’daki AzzuR restoranda her pazar aile sofrası temalı brunch’lar düzenleniyor. Beyaz, peynir, köy tereyağı, petek balı, ev yapımı reçeller, kaymak, poğaça, simit, bazlama, sahanda yumurta gibi Türk usulü kahvaltılık çeşitlerinin yanı sıra kebaplar, döner, yöresel yemekler, kavurma, tahinli katmer, ev baklavaları, muhallebiler, Ruacan Trio’nun canlı caz performansı eşliğinde sizleri bekliyor. Aile Sofrası’nda çocuklar da unutulmadı. Minikler, onlar için hazırlanan özel oyun odasında eğlenceli saatler geçirebilecekler. Bu hafta sonu aile sofrasında buluşalım.
Portakallı Oyun Atölyesi
Çocuklar oyun oynarken merak ettiklerini öğrenmek, için bazen büyüklerden de yardım almak isterler. İşte bu noktada büyüklere düşen, çocukların hayal dünyalarında araladıkları kapıdan içeri girip onlarla kuş olup uçmak, neşeli bir coşkunun ruhu olmaktır. Portakallı oyunlar; bilgilenmenin heyecanı, deneyim kazanmanın büyüsü, keşfetmenin coşkusu ile çocuklarınızın en keyif alacağı çalışmayı onlarla paylaşıyor. Bilgi için: (0216) 368 89 03