"İhtiyacı olan çocuklara ulaşmak, onlara yardım etmek" konusunda geçen hafta kaleme aldığım çağrı yazısına ne mutlu ki çok fazla mesaj geldi. Yüzlerce ses veren anne oldu.
Özgür İlimsever, "Yazınızdan çok etkilendim. Gerçekten her kelime çok doğru, o çocuklar için ben de çok üzülüyorum. Ben kızıma hormonlu gıda bile yedirmeyip, onu organik gıdalarla beslerken, oradaki çocuklar kim bilir nasıl besleniyor?" demiş. Kısaca çağrıma ses verenler ve "ben de varım" diyenlerin ortak bir sürü yanı var. Neler mi?
Yazanların hepsi anne...
Tek seferlik bir yardım kampanyası değil, sürekliliği olan bir şey istiyorlar...
Hepsi bugüne dek bir şekilde bir yerlere yardım etmiş, ancak yaptıkları yardımın doğru yere ulaşıp ulaşmadığından emin değiller...
Maddi kaygı taşıyan bir yakınları yok ve çevrelerinde ihtiyaç sahibi çocuk ya da aile var mı bilemiyorlar...
Hepsi "Sen haklısın, bu işte ben de varım" diyor...
Hepsi "Gönüllüyüm, beni yardım komitesine alın da sürekli çalışayım" teklifinde bulunuyor...
"Şöyle olsun" diye fikir yürütenler de oldu tabii ve pek çoğuyla uzun uzun yazıştık. Fikirlerimizi paylaştık. Herkesin aklındaki "Peki ne yapacağız?" sorusunun cevabı ise şöyle: Ülkeyi kapsayan, Karadeniz’den Akdeniz’e, Ege’den Güneydoğu’ya ulaşan bir sistem kurup yöneteceğiz.
Tek bir çocuğun hayatını güzelleştirmiş olmak bile şahane bir duygu; biz ise yüzbinlerce çocuğa ulaşmak istiyoruz.
Çocuğunuzun artık ihtiyaç duymadığı bir eşya veya oyuncak, başka bir çocuğun hayatının anlamı olabilir diyoruz. Amaç gereksiz tüketime engel olmakla birlikte "kullanılmış ama yeni" ürünleri doğru yerlere ulaştırmak ve bunu sürekli kılmak...
Biz anneler işte böyle el ele tutuşuyoruz. Gelecek hafta içinde kapsamlı olarak projemiz ortaya çıkacak. Ne yapacağız, nasıl yapacağız; hepsini paylaşacağım sizlerle... Hayalime ortak olan herkese teşekkür ediyorum.
Şimdi de valilikler, sağlık ocakları, Milli Eğitim Müdürlükleri’nden haber bekliyorum.
Not: Geçen haftaki çağrı yazısını www.anneyiz.biz adresindeki köşemden okuyup daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
Tuvalet eğitimi
Her çocuk ilk ciddi eğitimini tuvalet eğitimi olarak alıyor. Bu eğitimde çocuk, dikkatini toplamak, vücudundan gelen sinyalleri önce anlamlandırmak sonra da değerlendirmek, bu sinyallere göre tepki vermek ve ebeveynlerden yardım istemek gibi karmaşık bir işlemler zincirini öğreniyor.
Çocukların gelişim süreçleri içinde en önemli ve aileleri en çok zorlayan dönüm noktalarından biri, tuvalet eğitimi oluyor. Çocuklarda tuvalet eğitimine başlamak için belirlenmiş kesin bir yaş yok. Kesin olan tek şey; çocuğun yeterli bedensel ve bilişsel olgunluğa ulaşmasını beklemek gerektiği... Bu olgunluğa ulaşmamış çocuklara verilecek tuvalet eğitimi ise eğitimden çok zorlama oluyor! Yetişkin yaşlarda karşılaşılan çeşitli davranış sorunlarının en yaygın nedeni de işte bu zorlamalar...
Psikolog Serap Duygulu, "Kalıcı bir tuvalet eğitimi için çocuğun yeterli düzeyde kas kontrolüne sahip olması gerektiğinden, eğitim verilirken kesinlikle zorlama ve baskı yoluna gidilmemelidir. Aksi takdirde çocuklarda ileri yaşlarda alt ıslatma, uyum ve davranış bozuklukları görülebilir" diyor.
Çocuk, tuvalet eğitimine ne zaman hazır olur
20 aylık bir çocuk, fiziksel olarak tuvalet eğitimine hazır oluyor. Bazı çocuklar yeterli olgunluğa 18 ay civarında ulaşırken, bazı çocuklar için bu iki yaş civarını bulabiliyor. Tuvalet eğitimine başlamayı düşünen ebeveynlerin çocuktaki davranışları gözlemlemeleri ve doğru değerlendirmeleri için Psikolog Serap Duygulu’dan önemli ipuçları aldık.
İşte çocuğunuzun tuvalet eğitimine hazır olup olmadığını anlamanızın yolları:
n Çocuk, tuvalet ihtiyacını daha uzun aralıklarda gidermeye başlamışsa
n Birkaç saat süresince bezi kuru kalabiliyorsa
n Altı kirlendiğinde rahatsız oluyorsa
n Kendini ifade edebiliyor ve basit talimatları anlayabiliyorsa
n Belli sürelerle ve sıkılmadan oturabiliyorsa
n Tuvalet ihtiyacı duyduğunda bunu mimikleriyle, duruşuyla veya sözel olarak ifade etmeye başlamışsa, çocuğun yeterli kas kontrolünü kazandığı düşünülebilir.
Çocuğa tuvalet alışkanlığı kazandırmanın temel kuralı, kararlı olmaktan geçiyor. Psikolog Serap Duygulu, bu konuda şu bilgileri veriyor: "Eğitim sırasında karşılaşılan sorunların asıl kaynağı, ebeveynlerin yanlış tutumlarıdır. Aileler, gün içinde çocuklarına bez bağlamazken geceleri bez bağlayarak uyutmaktadırlar. Gerekçe olarak, bu alışma döneminde çocuğun uyku düzeninin bozulmasını gösterirler. Oysa bu şekilde başlanmış tuvalet eğitiminin çocuğa verdiği mesaj şudur: ’Gündüz altına yapmamalısın ama gece yapabilirsin.’ Bu mesajı alan ve böyle şartlanan çocuğa kalıcı ve doğru tuvalet alışkanlığını kazandırmak neredeyse imkansız hale gelir. Gündüz temiz kalmaya alışmış çocuğa ikinci bir eğitimle gece de temiz kalması gerektiğini öğretmek, çocuk için kafa karıştırıcı ve zorlayıcıdır. Halbuki eğitime gece ve gündüz temiz kalmak amacıyla tek bir aşamada geçilmelidir. Ebeveynler için gece çocuğu tuvalete kaldırmak, uykusunu açmak zordur, ama sistem bir kez oturduktan sonra hiç sorun yaratmadan düzene girer."
Dikkat edilmesi gereken kurallar
Tuvalet eğitimine geçerken işleri kolaylaştırması açısından dikkat edilmesi gereken bazı kurallar var. Örneğin yatmaya hazırlanan çocuğa çok sulu gıdalar vermemek, aşırı hareketliliği engellemek ve uykudan önce tuvalet ihtiyacını gidermek önemli...
Ayrıca, gece belli bir saatte çocuğu tuvalete kaldırmak gerekiyor. Örneğin, saat 21.00’de uyumuş olan çocuğu gece 24.00-01.00 sıralarında tuvalete kaldırmak ve mutlaka uyanık olmasını sağlamak şart. Ebeveynler, çocuğun uykusunun kaçacağını ve uyumakta zorlanacağını düşünebiliyorlar. Ancak bu tamamen yanlış bir inanıştır. Herhangi bir sağlık sorunu olmayan çocuklar, çok çabuk derin uykuya geçebiliyorlar.
Dikkatli aileler, çocuk uyumakta iken tuvalet ihtiyacının olup olmadığını iyi bir gözlemle fark edebiliyorlar. Böyle bir durum söz konusu olduğunda, uyuyan çocuk huzursuzlaşır, çok sık kıpırdar, yatakta döner. Bu tarz bedensel ifadeler önemli ipuçlarıdır ve tuvalete kaldırmak için uygun anlardır.
Çocuklara enstrümanları sevdirin
Kadıköy Fenerbahçe’deki Kendiköşk, çocuklara kolay ve eğlenceli yoldan müzik eğitimi alma fırsatı sunuyor. Merkez, enstrüman eğitiminde hayli iddialı. Yamaha Müzik Okulu, 50 yılı aşkın süredir müzik pedagojisi alanında araştırmalar yapan ünlü marka tarafından, çocukların müzik eğitimini kolay ve eğlenceli şekilde almalarını sağlamak üzere kurulmuş. Eğitim programı, yine Yamaha tarafından hazırlanan sisteme birebir bağlı kalınarak gerçekleştiriliyor. Bu özel sistem içinde, çocukların yaş grubuna yönelik üç farklı program mevcut. Adres: Recep Peker Cad. Şefikbey Sok. No:17 Kadıköy İstanbul Tel: (0216) 338 72 90
Nasılettin Hoca
Fıkralar, çocukların dünyasına girmenin en kısa ve kolay yollarından biridir. Fakat onları ciddiye alıp, görüşlerine değer verdiğinizi hissettirmek, fıkralardan daha etkilidir. Bunu hissettiği zaman, çocuktaki cevher, gerçek potansiyel, tabii olarak harekete geçmeye başlar. Kısa sürede kendilerini aşmaya başladıklarını ve hiç beklemediğiniz güçte ve güzellikte şeyler yaptıklarını şaşkınlıkla görürsünüz. Bu kitapta, büyük dáhi Nasreddin Hoca’nın fıkraları yeni bir bakış açısıyla işleniyor. Yazan: Ahmet Maraşlı / Nesil Yayınları
Anne babalar okul sıralarında
Memorial Hastanesi’nin düzenlediği "Anne Baba Okulu" başladı. 0-18 yaş arası çocuklara sahip anne ve babaların katılabildiği bu derslerde; çocuklara uygulanan davranış ve disiplin yöntemlerinden okul başarısını artıracak faktörlere kadar pek çok konu uzman doktorlar tarafından anlatılıyor. Her çarşamba 18.30-20.30 saatleri arasında düzenlenen ve sekiz hafta sürecek olan ücretsiz derslere herkes davetli...
Küçüklere eğlence büyüklere dinlence
Bebek’te bulunan Lilliput Çocuk Oyun Evi&Cafe, saatli bakım, oyun grupları, doğum günü partileri, hafta sonu brunch’ları ve tüm özel partiler için sizlere önerebileceğim hoş bir mekan... Lilliput, ev yapımı kurabiye, kek ve poğaçalar eşliğinde günün her saati, özellikle 17.00 çayı için annelerin çocuklarıyla rahat edebileceği bir buluşma noktası olacak.
Adres: Cevdetpaşa Cad. No:31/1 Bebek İstanbul
Tel: (0212) 263 73 78
Aptal Hamdi
Bir sırrınız olsun hayatta... Kimsenin bilmediği... Her şey olabilir bu! Hatta bunun için kendi adınızın başına ’aptal’ lakabını da getirebilirsiniz. Varsın herkes sizi aptal bilsin, akıllı olduğunuzu sırf siz bilin...