YÖK Başkanlığı görevine atandığından bu yana türban, imam hatipler ve katsayı tartışmaları ile gündeme gelen Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın, fanatik bir hayvansever olduğu ortaya çıktı. Çocukluğundan beri köpek sahibi olmak isteyen, özlemini arkadaşlarının köpeklerini severek gidermeye çalışan Özcan, terk edilmiş bulduğu Şanslı ile bir arkadaşının hediye ettiği Cango isimli yavru köpeklere YÖK’ün kapılarını açtı.
Yusuf Ziya Özcan, YÖK’ün ilk misafiri olan Şanslı’yı Bilkent’teki YÖK binasına giderken sokakta terk edilmiş halde buldu. Bu yüzden cinsini bilmiyor. Kulakları kurt gibi dik duran ancak boyutları itibariyle kanişi andıran Şanslı, sevimli bir köpek. Kısa sürede YÖK’ün maskotu olmuş. Kısa süre sonra, Özcan’ın bir arkadaşı, Şanslı’ya arkadaş olması ve ileride bekçilik yapması için 4 aylık bir Alman kurdu hediye etmiş. İlk sahibi bu sevimli yavruya Cango ismini verdiği için Özcan da bu ismi değiştirmemiş.
Yerinde duramayan, YÖK kampüsünün altını üstüne getiren Şanslı ve Cango ikilisi, birbirleriyle oynamaya bayılıyor. Serbest bırakıldıklarında YÖK’ün bahçesinde saatlerce koşuyor, çimlerde yuvarlanıyorlar. YÖK’ün ilk misafiri olan Şanslı, Cango’ya gösterilen ilgiyi biraz kıskandığından Özcan’ı görür görmez hemen üstüne atlıyor ve oynamak istiyor. Köpekleri çok sevdiğini söyleyen Özcan, her akşam 6 yaşındaki oğlu ile köpekleri sevmeye gidiyor. YÖK’ün çehresini değiştiren Şanslı’nın, kuruma gelişinin ilginç hikayesini şöyle anlatıyor Yusuf Ziya Özcan:
"YÖK binasına evim yakın olduğu için yürüyerek geliyorum. Yaklaşık bir ay önce sokakta küçücük, beyaz bir yavru köpek gördüm. İlk önce böyle güzel bir köpek sokağa terk edilmemiştir diye düşündüm ve sahibini aramaya başladım. Ama kimse sahip çıkmadı. Ben de aldım kucağıma ve doğru eve götürdüm. Hep bir köpeğim olsun istemiştim. Ama ev koşullarımız müsait olmadığından bu hayalimi gerçekleştirememiştim. Şanslı’yı eve götürünce oğlum mutluluk çığlıkları atmaya başladı. Hemen bir karton kutu bulduk. İçine koyup, kutuyu balkonda güzel bir köşeye yerleştirdik. Eşim yumurta pişirdi. Bir kaba süt koyduk. Karnını doyurmaya çalıştık.
Ancak çok küçük olduğu için korkuyor ve sürekli ağlıyordu. Apartmandakiler rahatsız olmasın diye gecenin bir yarısı kutuyu elime aldım ve çareyi onu YÖK’e getirmekte buldum. Garaj kapalı olduğu için ilk gece garajda baktım. Sabah olunca ilk iş YÖK’ün marangozhanesinde kulübe yaptırdım ve adı Şanslı olsun diyerek, kulübenin üzerine şanslı yazdırdım. Hemen bir veterinere götürüp, ilk aşısını ve bakımlarını yaptırdım. Bütün personel Şanslı için seferber oldu. Kulübesinin içine üşümesin diye küçük halı parçaları koydurduk. Çok güzel tasmalar ve mama kapları aldık. İki köpeğimi de çok seviyorum. İnsanların en yakın dostları olan bu köpekler, benim için de iyi birer dost olacaklar. Büyüdükleri zaman YÖK’ü çok iyi koruyacaklarından eminim. Onlarla YÖK’ün havası değişti. İleri de daha da iyi olacak. Yeni sürprizler de yapayacağım.
Çocuk ve kedi arkadaşlığında dikkat edilmesi gerekenler
Evde çocuklarla en iyi anlaşan evcil hayvanlardan birisi de şüphesiz kediler. Evde çocuklarla birlikte evcil hayvan beslemek sorumluluk sahibi bir ebeveyn olarak bilgili ve bilinçli davranmayı gerektirirken, benzer şekilde sorumluluk sahibi bir hayvan sahibi olmayı da beraberinde getiriyor.
Eve yeni bir kedi almaya karar verdiğinizde bunu tüm aile bireylerinin istediğine emin olmalısınız. Aksi taktirde istenmeyen bir evde olmak hem kedi için hem de evde yaşayanlar için katlanılması zor durumlara yol açabilir ve her iki taraf için de mutsuzluk verebilir. Eğer herkes istiyorsa, kedi olan bir evde gerçekten son derece neşeli aktif, sosyal, sağlıklı ve eğlenceli bir hayat başlıyor demektir.
Kedi sahibi olurken bunun zamanlaması şüphesiz en uygun şekilde olmalı. Özellikle çocukların, kedinin evdeki yaşantısı ile ilgili daha fazla rol oynayabilecekleri, daha etkin ve aktif olabilecekleri kadar büyümüş olmaları daha iyi olur.
HİPERAKTİF VE AGRESİF ÇOCUK İLE KEDİ BİR ARADA OLMAZ
Kediler çoğu kez sakin ortamlarda yaşamaktan ve kendilerine karşı hassas ve dikkatli hareket edilmesinden, sevilirken hırpalanmamaktan hoşlanırlar. Bu nedenle çocuk olan bir evde yaşamak kedi için çocuk olmayan bir eve göre daha gürültülü ve stresli olabilir. Üstelik evdeki çocuklar aşırı aktif veya agresif bir şekilde arkalarından koşup kovaladıklarında, kediler zarar görmenin yanı sıra kendilerini korumak için önemli problemler yaratabilir ve hırçınlaşabilirler. Bu şekilde aşırı aktif ve sinirli çocukların yaşadığı evlere kedi getirmeden önce bir kez daha düşünmek ve belki de çocuklar sakinleşene kadar bu işten vazgeçmek daha akıllıca olabilir.
Köpekle mukayese edildiğinde kediler çocuklar için ısırma ve yaralama açısından çok daha az tehlikeli ve bu nedenle de daha uygundur. Ancak yine de bazı kediler eve adapte olma açısından zorluk çıkarabilirler. Bu nedenle kedinin de uygun mizaçta olması hafife alınmaması gereken bir kriter olmalı.
Özellikle yavru kedilerin, büyüme dönemlerinde haftalar boyunca düzenli ve bol miktarda uyku uyumaları gerekir. Bu nedenle çocukların kedi ile oynayacakları oyunların yavru kedinin uyku düzenini bozmayacak biçimde sık olarak ancak kısa süreli tutulması ve özellikle kedinin uyuduğu zamanlarda rahatsız edilmemesi çok önemli. Kedinin kendine ait mama, su, tuvalet ve uyku ihtiyacını giderecek küçük bir odaya sahip olması işinizi kolaylaştırabilir.
Eğer evde kediniz varken çocuk sahibi olacaksanız, 3 yaşına kadar çocukların kesinlikle kedilerle birlikte uyumaması gerektiğini unutmayın.
Bazı kediler ilgi odağı olmaktan çok hoşlanırlar. Yeni bir bebeğin gelmesi ile genellikle ebeveynler çok meşgul ve yorgun olurlar. Bu durumda ilgiden hoşlanan kediler yeni bebeğin eve gelmesi ile oluşan duruma adapte olmakta güçlük çekebilirler. Kedinize yeni doğan bebeğinizin eşyalarını ve giysilerini koklatarak yavaş yavaş bir şeyler yapabilirsiniz. Böylece kediniz yeni bebeğinizin kokusuna alışmaya başlayacaktır.
Böyle bir dönemde mevcut kediniz sıkılmasın diye eve ikinci bir yavru kedi getirmek bir işe yaramadığı gibi onun stresini daha da arttırabilir.