Yaz boyu birlikte yüzüyor, GS maçlarını seyrediyorlar
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Ünlü oyuncu Cihan Ünal, 10 yıldır birlikte yaşadığı Golden retriever cinsi köpeği Hamlet’le çok mutlu. Turnelere ya da provaya giderken mutlaka onu da götürüyor.
Akşamları yatmadan önce ona hikâyeler anlatıyor. “Hem sevgi, hem de sessiz bir sadakat gördüğüm Hamlet’e çok teşekkür ediyorum. Onunla yaşamak muhteşem. Ayrılmaz iki dost gibiyiz” diyor.
Cihan Ünal’ın tiyatrodan sonra en büyük tutkusu evcil hayvanlar. Hep bir evcil hayvan beslemek istedi ama mesleği gereği çok seyahat ettiğinden ve kimi zaman farklı şehirlerde yaşamak zorunda kaldığından bu hayalini uzun süre gerçekleştiremedi. Bu eksikliği, 1990’larda, Ankara Oran’da oturduğu dönemde üst komşusunun köpeği Robel’le doldurmaya çalıştı: “Bir Belçika kurdu olan Robel’in amcası gibiydim. Fransızca eğitim aldığı için onunla bu dilde konuşurdum, sürekli oyun oynardık. Yaşlılığı sebebiyle ölünce üzüntümden ne yapacağımı şaşırdım.” Robel’le geçirdiği günler o kadar hoşuna gitti ki, aynı dönem kendisine bir labrador-Belçika kurdu kırması aldı. Bir süre sonra sert karakterli, tay gibi koşup zıplayan köpeği epilepsi oldu ve uyutmak zorunda kaldı. Hayvanlarla talihsiz ilişkisini değiştiren, 2000’de tanıştığı Hamlet oldu.
BAHÇENİZ YOKSA İDEAL CİNS
26 Kasım 1999 doğumlu Hamlet’le, henüz 2.5 aylıkken, Ankara’da yaşayan bir arkadaşı sayesinde karşılaştı. Anne ve babası İngiltere’den getirilmiş birer golden retriever’dı. Ünal’ın Hamlet’i seçmesinin en büyük nedeni evde bakmaya müsait bir tür olması: “Golden retrieverlar diğerlerine göre daha sakin, insancıl ve söz dinleyen köpekler. Bahçem olmadığından evde beslemek için en ideal köpek cinslerinden biri olduğunu düşündüm. Bir de benim gibi şanslıysanız goldenlar’ın özel huyları da oluyor. Örneğin akşam yatmak için koltuktan kalkmadan önce ‘Haydi Hamlet, yatma zamanı oğlum’ derim. O daha ben kalkmadan koşarak yerine yatar.”
EĞİTMEK İÇİN EĞİTİM ALDI
Terlik yemek, koltukları kemirmek ya da tırmalamak gibi huyları olmayan Hamlet’i, Cihan Ünal tek başına yetiştirmiş. Kitaplar ve hayvan eğitim merkezlerinden nasıl köpek yetiştirileceğini öğrenmiş. Evde çiş ve kaka yapacağı yerleri iki günde öğrenen Hamlet’i, Ünal şöyle anlatıyor: “Bir başkası ‘Haydi koltuğa gel’ dediğinde hemen gözlerimin içine bakıp olumlu yanıt vermemi bekler. Sehpada duran yiyecekleri yemeye çalışmaz. Oyun provalarına onu da götürürüm ve seyirci gibi koltukların orada yatıp bizi seyreder. Oyun sırasında da usluca kuliste oturur.”
MÜZİĞE EŞLİK EDİYOR
Cihan Ünal ve Hamlet’in birlikte yaptığı pek çok şey var. Yazlığa gittiklerinde her gün saatlerce yüzüyorlar, Oran şehrinden göle kadar uzun yürüyüşler yapıyor, birbirlerini kovalıyorlar. En ilginci de Cihan Ünal’ın evde olduğu her akşam yatmadan önce ona hikâyeler anlatması. Kimi zaman kargayla tilki gibi çocuk masalları, kimi zaman ertesi gün birlikte neler yapacaklarını anlatıyor. Eğer onu evde yalnız bırakmak zorunda kalırsa müzik açıp gidiyor: “İki buçuk aylıkken, onu almadan önce küçük çocukların olduğu bir evde yaşıyordu. Çocuklar piyano çaldığında Hamlet de hemen altına girip aynı sesleri çıkarmaya çalışıyormuş. Sanırım bu yüzden de özellikle tiz sesleri duyunca hemen eşlik ediyor, müzik dinlemeyi çok seviyor.”
BEN HAMLET OLAMADIM AMA KÖPEĞİM OLDU
Shakespeare ve Hamlet tiyatronun amblemi gibidir. Hamlet, hep oynamak istediğim bir roldü ama hiç kısmet olmadı. Şehir tiyatrolarındayken bir İngiliz rejisör gelip sahneye koyacaktı ama çeşitli aksilikler yüzünden iptal edildi. Bunun için köpeğime, hep içimde ukde kalan Hamlet adını verdim.
Hamlet koyu Galatasaraylıdır. Ona atkısını takarım, birlikte maç seyrederiz. Galatasaray’ın başarılı olduğu günlerde sokağa çıkartırken de formasını giydiririm.
Köpeğiniz de grip olmasın!
Köpek gribi (canine flu), yeni bir hastalık. İlk kez Amerika’da, 2004 yılında greyhound ırkı yarış tazılarında tespit edildi ve hastalığın köpeklerde belirgin bir şekilde solunum sistemi problemlerine yol açtığı görüldü. Cornell Üniversitesi viroloji laboratuvarında tespit edilen ilk köpek influenza virüsü, şiddetli solunum problemi nedeniyle ölen bir yarış köpeğinden elde edildi. Daha sonra greyhound dışındaki köpek ırklarında da görüldü. Köpek influenza virüsünün 40 yıldan fazla bir süredir atlarda görülen H3N8 olarak adlandırılan influenza virüsü tipi olduğu ortaya çıktı. Hastalığın en göze çarpan belirtisi, 3 hafta kadar süren ve tedavilere yanıt vermeyen öksürük, yoğun bir burun akıntısı, hapşırık ve diğer solunum sistemi hastalıklarında görülen belirtiler. Solunum sistemindeki bu belirtilerin, hastalığa bakterilerin de iştirak etmesiyle ortaya çıktığı ve belirtileri şiddetlendirdiği düşünülüyor. Hastalığı daha şiddetli geçiren köpeklerde yüksek ateş, solunum sayısının artması gibi pnömoni belirtileri de görülüyor. Çok şiddetli durumlarda solunum sistemi içinde kanamalar gözleniyor. Ölüm riski, yüzde 1-5 gibi çok düşük oranlarda. Hastalığın kuluçka süresi 2-5 gün gibi kısa bir süre. Diğer köpeklere bulaştırma dönemi, belirtilerin ortaya çıkmasından en az 10 gün sonra başlıyor. Hastalığın köpeklerin yaklaşık yüzde 20’sinde, hiçbir klinik belirti göstermeden gizli seyretmesi, diğer köpeklere yayılma riskini artırıyor. Hapşırık, öksürük ve burun akıntılarıyla, bunların temas ettiği eşya ve cisimlerle diğer köpeklere bulaşıyor. Normal dezenfektanlarla kolayca öldüğü biliniyor. Hastalığın teşhisi, doğrudan virüsün veya ilgili antikorların izole edilmesi ile olmakta. Belirtilerin ilk 72 saatinde boğaz bölgesinden alınan örneklerde virüs izole edilebilmekte. Daha sonrasında, kanda yapılan incelemelerde antikor tespiti ile teşhis yapılabilmekte. Şu an bir aşısı ve serumu yok. Belirtilere göre, bağışıklık sistemini destekleyecek yönde tedaviler uygulanıyor. Şiddetli seyrettiği durumlarda, serum ve oksijen uygulamalarına ihtiyaç duyulabiliyor. Köpek inluenza virüsü sadece köpekten-köpeğe bulaşıyor, evde beslenen diğer hayvanlara ve insana geçmiyor. Türiye’de şimdiye kadar görülmedi.
PAKO PANO
* 14 yıllık dostumuz, terrier cinsi, krem renkli köpeğimiz Paşa, geçen Eylül ayında resimde görüldüğü gibi tıraşlı haliyle, sorumsuz bir veteriner yüzünden İstanbul Bayramoğlu ’nda kayboldu. Bulanların veya görenlerin bu numaraya haber vermelerini rica ediyoruz. Zeynep Uyaroğlu, tel: (532) 396 69 06. * 28 Kasım Cumartesi gecesi, İstanbul Tophane civarında, dişi terrier/pekinez kırması kızımız Fıstık kayboldu. 13 yaşında ve oldukça hasta. Işıl Isolabella, tel: (212) 573 60 44, (532) 653 60 93 * Bu kediciğin ismi Cino. Gecici olarak kaldığı evde istenmiyor. 3 aylık oldu ve daha fazla büyürse onu kimse istemeyecek. Lütfen sokakta kalmasına izin vermeyin. Anı Çimen/İstanbul. Tel: (532) 416 81 57 * Bu 2 yavru için acil olarak yuva aranıyor. Parazit tedavileri yapıldı. Tel: Selin Esen (507) 303 60 70. * 2,5 aylık kedi barınağa bırakılmıştı, alıp gerekli kontrol ve bakımını yaptırdım. Doğuştan bir gözünün tamamen, diğer gözünün de kısmen görmediğini anladım. Sokakta yaşama imkanı olmayan bu kızın meleği olup yuvanızı açar mısınız? Gül Arcalar, tel:(216)384 51 65,(555)986 97 30.