TBMM Başkanı Bülent Arınç'a yazdığım ‘‘Başkan amca’’ yazıma yanıt geldi.
Mektup ‘‘Sevgili Pako’’ diye başlıyor.
Önce; gazetedeki habere güvenerek adını yanlış yazdığım küçük Ayşegül'den özür dilerim.
O Başkan'ın kızı.
Bizleri en iyi onun anlayacağını biliyorum.
‘‘Cicikuş’’un ölümünden sonra ailelerinde duyulan acıyı onun asla unutmayacağını da...
O evde şimdi ‘‘İkinci Cicikuş’’ ile ‘‘Ecekuş’’ yaşıyorlar.
Cicikuş, olanları bana mektupta şöyle anlattı:
‘‘Başkan hayvanları çok sever.
Biz bu evde çok mutluyuz.
O destek için sözünü ettiğin yasaya gelince:
Hepimiz bu yasayı bekliyoruz. Başkan yakından takip ediyor. Bu yasa ile hayvanların yaşantısı biraz olsun sağlıklı ortama kavuşacak umarım.
Yasanın çıkması için fazla engel yokmuş.
Tasarı İçişleri ve Adalet Komisyonu'ndan geçmiş, asıl komisyon olan Çevre Komisyonu'nun gündeminde bekliyor.
Meclis tatile girip de yeniden açılınca bizim yasamızı görüşeceklermiş.
Senin yazılarını takip ediyoruz, bir gün tanışmayı isteriz.......’’
*
İşte benim sözünü ettiğim şeydi bu...
Birisi politikacı, birisi gazeteci, birbirinin zıddı düşüncede olan, birbirlerini beğenmeyen, eleştiren, belki de birbirlerine kızan iki insanı biz en azından bir yerde bir araya getirdik.
Cicikuş ve ben Pako...
Bir de küçük Ayşegül...
Bir kuş, bir köpek ve bir çocuk...
Evlerine misafir olduklarında o Fransızın babama söylediğini şimdi daha iyi anlıyorum:
‘‘Her evde çocuklarımızın köpekleri, kuşları, kedileri, tavşanları var... Biz onlara diyaloğu, sorumluluğu ve sevgiyi öğretiyoruz... Evlerimizdeki bu canlılar, öbür insanlarla sevgilerimizin kesiştiği yerdir...’’
*
Sevginin kesiştiği yer...
Bir çiçekte, bir denizin kıyısında, bir ormanın yeşilinde, bir göl kıyısında...
Bir kedinin mırıltısında, bir sincabın sevimliliğinde, bir köpeğin gözlerinde...
Bir kuş için dökülen gözyaşında...
Kesişen sevgiler...
*
Eğer o yasa çıkarsa, çocuklar kadar büyükler de hayvanları sevip korurlarsa...
Onların ancak insanoğlunun merhameti ve sevgisi ile yaşayabileceklerini kabul ederlerse...
İnsanlar; kedilerin evlerinden atılmaması gerektiğini, o yavruları olan köpeğin vurulmaması gerektiğini, o sincabın o ağaçta yaşama hakkı olduğunu kabul ederlerse...
Adanalı hayvan dostlarının sevgisi, terk edilmiş, kötü muamele görmüş, canları tehlike altında olan birçok hayvanı, hayata döndürdü. Organizasyonun ünü, kısa sürede çevre illere de yayıldı.
Bünyamin YIL / ADANA, (DHA)
Çoğunun yüzünde terk edilmişliğin verdiği hüzün vardı. Kimi işkence mağduruydu; kimi hevesi geçen sahipleri tarafından sokağa atılmış, kimi de bir kuytuda doğurduğu yavrularını besleyebilmek için çöpü karıştırırken yakalanıp getirilmişti...
Bir de ‘‘hasta sokak köpeği’’ diye belediye çöp kamyonlarının presine sıkıştırılma, ya da zehirlenme, ‘‘itlaf edilme’’ tehdidi altında yaşayanlar vardı ki, tahayyülü bile zor.
Haşarı çocukların ağzına tel bağladığı, boğazı kabloyla sıkılıp su bile içemez hále gelen köpekler; kuyruğu yakılıp, gözleri kör edilen kediler, birilerinin sevgisi sayesinde artık güvenceye kavuşuyordu.
Bir parça zehirli et, eli silahlı bir belediye görevlisi artık onlar için ölüm anlamına gelmiyordu. Onlar, şansı dönen patilerdi...
BİN TANESİ İÇİN
Adanalı hayvan dostlarının yıllar süren mücadelesi döndürmüştü, patilerin şansını. 12 yıl öncesine kadar itlaf edilmek üzere sokaktan parayla köpek toplatan Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aytaç Durak'ı 8 bin 300 metrekarelik hayvan barınağı yapmaya ikna etmek, bine yakın köpek ve kediyi koruma altına almak hiç de kolay olmamıştı.
Yüreği hayvan sevgisiyle dolu olan Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği (DOHAYKO) üyeleri, Çukurova Üniversitesi kampusunun doğusunda asfalt şantiyesine komşu arazinin hayvan barınağı için tahsis edilmesini sağladıktan sonra ‘‘İş bitti’’ diye düşünmemiş, henüz her şeyin yeni başladığını kavramışlardı. Kolları sıvadılar...
Bine yakın kedi ve köpeğin beslenmesi, aşılarının yapılması, kısırlaştırılması kolay iş değildi. Köpekler için tahta kulübeler, kediler için eski kanepelerin, minderlerin konulduğu evcikler yapıldı. Hayvanların toprak zeminde dolaşabileceği geniş alanlar ayrılmasına da özen gösterilip, arazi ağaçlandırıldı. Birbirleriyle kavga etmesinler diye köpekler yaş gruplarına, cüsselerine ve uysallıklarına göre tel örgülerle ayrılan bölümlere konuldu.
BAĞIŞ YAĞDI
DOHAYKO'nun çabası ve Büyükşehir Belediyesi'nin kararını alkışlayan sivil toplum örgütleri, kamu kuruluşları desteklerini esirgemedi hayvanlardan... Askeri birlikler, hastaneler, oteller ve fabrikaların yemekhanelerindeki artık yemekler toplanarak hayvanların beslenmesi sağlandı. Birçok marka şampuan ve temizlik maddesi üreten Başer Holding, periyodik destek verdi.
Adana Büyükşehir Belediyesi, üç veteriner görevlendirdi. Sekiz bakıcı da belediye kadrosunda barınakta hizmet vermeye başladı. Metropol Seyhan Belediye Başkanı Yıldıray Arıkan, DOHAYKO üyelerinin karantina ünitesi ve barınak içindeki yolların parke taş yapılması isteğini geri çevirmedi. Barınağa yeni getirilen anne köpeklerin yavrularıyla birlikte kalabileceği tel örgülerle çevrili bağımsız kulübeler yaptırıldı. Barınağın yeni üyeleri, kışın yağmurdan, yazın güneşten korunaklı yeni yuvalarına kısa sürede alıştı.
Bu başarı öyküsünün altında Başkan Feride Zeyneloğlu, İkinci Başkan Armağan Arpaç, Genel Sekreter Nesrin Çıtırık, Doğa Grup Başkanı Tacettin Şekerli, üyeler Mücella Çelik, Kubilay Umay, İbrahim Gülmez, Dr. Cüneyt İnanç, Barınak Mimari Danışmanı Renin Arpaç, İletişim Sorumlusu Filiz Akyol'un imzaları yer aldı.
Bu organizasyonun ünü, kısa sürede çevre illere de yayıldı. Sokakta sahipsiz bir kedinin sıkıntısını sezenler, sahibinin evde susuz bıraktığı köpeğin havlayışını duyanlar, hangi kentte yaşıyor olursa olsun, Adana'daki bu dernek üyelerini bulup ihbar etmeye başladı...
Bu büyük sevgi çemberiyle Türkiye'deki hayvan dostları arasında güçbirliği oluşturmak üzere ilk kıvılcım çakılmış oldu.
Hayvan dostlarının aktif gücü
DOHAYKO, Türkiye genelinde hayvan dostları arasında güçbirliği oluşturmak için harekete geçti. Hayvanlara yönelik şiddet ve kötü muameleyi en aza indirmek, TBMM'de yıllardır bekleyen Hayvan Hakları Yasası'nın çıkmasını sağlamak için Aktif Güç adı altında organizasyon kurdu. Genel Sekreter Nesrin Çıtırık'ın koordinesinde oluşturulan Aktif Güç'e destek çığ gibi büyüdü. Türkiye'nin büyük illerindeki çevre ve hayvanları koruma derneklerinin yanı sıra İsveç ve ABD'deki gönüllü üyelerin desteğiyle üye sayısı 31 oldu. Aktif Güç, Türkiye genelinde hayvanlara dönük her türlü olumlu ve olumsuz gelişmeyi üyelerine düzenli olarak telefon, faks ve internet aracılığıyla ulaştırıp, yönlendirme ve tepki verme mekanizması oluşturdu. Ayrıca internette hayvan dostlarının oluşturduğu Sokaktaki Melekler mail grubunda gelişmeler üyelere günlük olarak ulaştırılıyor.
AKTİF GÜÇ İLETİŞİM AĞI:
Faks: (0322) 458 26 54
Tel: (0322) 457 54 22
GSM: (0532) 223 36 83
e-mail: nesrincitirik@hotmail.com
Adres: Nesrin Mağazası Atatürk Blv. Mithat Saraçoğlu Cad. 6/H ADANA.
SİZ PAKO’YA SORUN
PAKO DA UZMANA
Veteriner Hekim Talat GÜLBAY
Su kaplumbağalarında kabuk yumuşaması
İki yaşındaki su kaplumbağamız Hüsamettincan'ın sırtındaki kabuklarda küçük çıkıntılar ve yumuşama oluştu. Fırça ile temizliyoruz ama tekrar oluşuyor. İştahı da eskisi gibi değil. Kabuğundaki yumuşama neden kaynaklanıyor?
Kaplumbağalarda kabuk yumuşamasına yol açan hastalıkların başında metabolik kemik hastalığı sorunu gelir. Metabolik kemik hastalığı kalsiyum ve D vitamini eksikliklerinde, kaplumbağanın yeterli gün ışığı yani ultraviyole alamadığı durumlarda ve karaciğer, böbrek, paratiroid bezi hastalıklarında ortaya çıkar. Bu hastalığın en belirgin özelliği kaplumbağanın kabuğunda yumuşama oluşması ve şekil değişikliklerinin meydana gelmesidir. Metabolik kemik hastalığı olan kaplumbağalarda üst taraftaki kabuk parçalarının piramit şeklinde konik bir hál almasına çok sık rastlanır. Metabolik kemik hastalığında kaplumbağanın yemle aldığı A vitamini ile kalsiyum oranları düzenlendiğinde ve yeterli gün ışığı alması sağlandığında problem çoğunlukla ortadan kalkmaktadır.
Ancak karaciğer, böbrek ve paratiroid gibi organlardaki bozukluklardan kaynaklanan kabuk yumuşaması problemlerinde detaylı analiz yapılması ve tedavi uygulanması gerekir.
Metabolik kemik hastalığı dışında kabuklarda yumuşamaya yol açan bir diğer problem kabukta meydana gelen ülserlerdir. Bu ülserlerin bakteriler tarafından enfekte edilmesi ile hastalık tüm kabuğa, hatta bazen ayaklara kadar yayılır. Böyle bir durumda da veteriner hekiminizin kaplumbağanızı muayene etmesi ve ülserler için uygun bir tedavi belirlemesi gerekir. Uygun tedavinin yanı sıra daha önce yaptığınız gibi her gün kabuk üstünü zarar vermeden fırçalamanız ve ölü dokuları uzaklaştırmanız faydalı olacaktır.
Pako Pano
Sokak kızımız tekir Nezaket ve yeni doğmuş dört yavrusu sıcak bir yuva arıyor. (0532) 294 46 55.
İki tane sekiz aylık tekir kedim var. Yeni doğan torunuma bakacağım için kedilerime benim kadar iyi bakabilecek bir aile arıyorum. (0216) 533 20 71.
Golden Retriever cinsi köpeğim Gold, üç ay önce Fatih'te kayboldu. Beyaz renkli, sırtı ve kuyruğu kızıl olan Gold'un sol kulağının içinde OK842 yazan bir mühür var. (0212) 523 26 45; (0535) 739 35 32.