Hayvan hakları savunucularının son günlerde kafası karışık. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile yeniden gündeme gelen "Barınak ve bakımevi" kavramı üzerine süren tartışmalar bitmek bilmiyor.
"Barınaklar hapishaneye dönüştü, kapıları açılsın" diyenler, "Kısırlaştırıp aşılarını yapıp sokaklara salıverelim" diyenler, salıverilenleri belediye itlaf ekipleri öldürür diyen ve kesinlikle barınakların kapıları açılmamalı diye ısrar eden gruplar var.
Bir de söylenti dolaşıyor; barınaklar kapatılacak, sokaklar sahipsiz hayvanla dolacak ya da barınaklara yeni hayvan alınmayacak deniyor. Doğrusunu yazalım: Ne barınaklar kapatılıyor, ne de kapıları açılıyor. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü yetkilileri de "Kesinlikle böyle bir şey yok" diye açıklama yapıyor.
Ortada bir genelge veya resmi belge yok, ancak belediye kaynaklı söylentilerin ardı arkası kesilmiyor.
Birçok belediye barınağında durum zaten son derece vahim. Barınakların hayvan bakımevleri, sağlık ocağı, veterinerlik ofisi, klinik hatta rehabilitasyon merkezi olarak çalışması gerekirken, sahipsizlerin yanı sıra terk edilmiş birçok sağlıklı kedi ve köpeğin bulunduğu birer toplama kampına dönüşmüş durumdalar. Belediyeler barınaklara yeterince ilgi göstermiyor, gerekli ödenekler sağlanmıyor. Bazı barınaklar işkence merkezi haline gelmiş durumda. Birkaç iyi örnek dışında binlerce barınağın durumu çok kötü. Kısırlaştırma yapılmadığı ve yurda kaçak olarak giren hayvanların önü kesilmediği sürece, böyle olmaya da devam edecek. Bu konuyu hayvan hakları savunucularına sorduk.
Ayfer Uzunoğulları (Türkiye Havyan Hakları Platformu Genel Koordinatörü)
ÖNCE BELEDİYE İTLAFLARI BİTSİN
Barınaklardaki hayvanların sokaklara salınması demek, "Biz açlık ve işkenceden hepsini öldüremedik, buyrun geri kalanını siz öldürün" demektir. Hayvanlar iki ucu keskin kılıcın ortasında; önce tutsaklık sonra ölüm, ya da önce sokaklarda özgürlük, sonra ölüm. Yaşam haklarını elinde
bulunduran biz insanların karar vermesini bekliyorlar. Eğer hayvanların sokağa salınması gerekecekse, önce belediyelerin yaptığı itlafların önüne geçilmesi gerekli. Hayvanları sokağa salmadan önce hayatları garanti altına alınmalı. "Kısırlaştır, aşılat ve yaşat" prensibimiz olmalı.
Behiye Eryılmaz (Doğa ve Çevre Vakfı Başkanı)
BARINAKLAR AÇILMALI
Belediyelerin barınaklarının olmaması kaçınılmaz. Ama buraları köpek toplama alanları değil, rehabilitasyon merkezi haline dönüştürülmeli. Buralara sokaklardaki sahipsiz köpekler getirilmeli, sağlık ekiplerince kısırlaştırılıp aşıları yapıldıktan sonra alındığı bölgeye geri bırakılmalı. Bu işin uzun vadedeki
tek gerçek çözümü kısırlaştırmak.
Ayrıca hayvanları sokaklara bırakırken de dikkatli olmak lazım. Bazı köpekler yoldan geçenlere saldırıyor. Saldırgan ve agresif köpekler barınaklarda tutulmalı. Hasta ve yaşlı olanları da sokağa salmak vicdansızlık olur. Barınakları belli şartlarda açmak lazım ama önce belediyelerin itlafının önüne geçmek lazım.
Meral Olcay (Yedikule Hayvan Barınağı Yöneticisi)
2 BİN KÖPEK SOKAĞA BIRAKILIR MI?
Barınaklardan vazgeçmek mümkün değil. Barınaklar, sokağa terk edilen küçük tür ev köpekleri, muhtaç, yaşlı, sakat, kendini koruyamayacak hayvanların yaşamlarını sürdürdüğü yerler. Buraları açılıp sahipsiz hayvanları sokağa bırakırsak bir felaket olur. Barınağımızda iki bin köpek var. Trafik kazası geçirmiş, yemek bulamadığı için açlıktan iskeleti çıkmış, sadist insanlar
tarafından kulağı veya kuyruğu kesilmiş, makatına sopa sokulmuş, gözü çıkarılmış, havlıyor diye üstüne kaynar su dökülmüş veya tecavüze uğramış hayvanlar bunlar. 450’si ev köpeği, çoğunluğu bakıma muhtaç. Barınaklar olmazsa bu hayvanlar nerede bakılacak? Barınağı kapatın, iki bin köpeği Fatih ilçesine salın, bakın o zaman neler olur! Düşünmek bile istemiyorum.
Nesrin ÇITIRIK (DOHAYKO Genel Sekreteri)
BARINAKLAR ÖLÜM KAMPINA DÖNDÜ
Türkiye’deki barınakları belediyeler ölüm kamplarına çevirdi. Barınaklar yeni bir yolsuzluk kapısına dönüştü. Ayrılan bütçelerle alınan aşı, ilaç ve malzemeler bu hayvanlar için kullanılmadı. Aşılar para karşılığı yapıldı, ilaçlar ve köpekler satıldı. Ayda milyarlar harcanıyor gibi gösterilen barınaklarda hayvanlara kuru ekmek bile verilmedi. Ayrıca belediyeler barınakları itlafa gizli kılıf olarak kullanıyor. Sokaklardaki
köpekleri barınağa götürüyoruz diyerek gözden uzak yerlerde öldürüyorlar. Şimdi, barınakların sadece yaralı, yavrulu, hasta, mağdur, işkenceye uğramış ve evinden atılmış hayvanlar için ayrılması öngörülüyor. Bunun dışındaki tüm hayvanların bulundukları yerde kısırlaştırılmış olarak yaşamaları sağlanacakmış. Halbuki yapılması gereken bu değil. Ölüm kampları olan barınaklar yerine bakım evleri oluşturulmalı ve kısırlaştırma ciddiyetle yapılmalı.Cahit AKYOL
PAKO PANO
Yolda bulduğumuz açık gri renkli beş aylık oyuncu ev kedisi yuva arıyor. 0535 714 02 57.
İyi huylu, arkadaş canlısı bir yaşında erkek minyatür Collie cinsi köpeğe yuva aranıyor. 0216 410 58 15.
Yeşilköy’ Eski Havaalanı Caddesi’nde erkek Seter cinsi bir köpek bulduk. Koyu kızıl, çok uysal ve mutsuz, sahibini özlüyor. Sahibini bulamazsak sahiplendireceğiz. 0542 717 53 00.
Antalya Altınkum’daki Side sitesinde 3 aylık erkek Husky köpeğimiz kayboldu. Annesi depresyonda. Lütfen bulmamıza yardımcı olun. 0242 229 40 29.
Antalya’da Van veya Ankara kedisi arıyorum. 0542 238 76 60.
12 aylık evde bakılmış erkek Golden Retriever kendine uygun bir ev arıyor.0216 385 43 78.
İstanbul Fenerbahçe sahilde bir sandala bağlanarak terk edilmiş olarak bulduğum 5 aylık dişi Golden kırmasına onu çok sevecek ve bir daha terk etmeyecek yeni bir sahip arıyorum. 0532 223 61 15
11 aylık erkek sarman kedi doğup büyüdüğü evden atıldı, hep ağlıyor. Kendisini çok sevecek bir aile arıyor. 0546 458 75 56
Kediniz deterjandan zehirlenmesin
Evlerde temizlik ve dezenfektan amaçlı kullandığımız bir çok deterjan, üzerindeki uyarılara göre kullanılmadığında ya da kedinizin ulaşabileceği yerlerde tutulduğunda ciddi problemlere yol açabilir.
Bunlar sabunlar, çamaşır ve bulaşık deterjanları, şampuanlar, bulaşık makinesi deterjanlar, yumuşatıcılar, dezenfektanlar ve pas sökücüler gibi hemen her evde bulunan ürünler.
Yumuşatıcılar, dezenfektanlar ve petrol bazlı pas sökücüler katiyonik deterjanlar ve en çok dikkat edilmesi gerekenler. Bu maddeler kedi tarafından yutulduğunda veya deri ve göz ile temasında yüksek düzeyde toksik etki gösterir ve hayati tehlike oluşur. Ayrıca kusma, iştah kaybı, halsizlik, depresyon, nöbetler ve koma gibi ileri düzeyde zehirlenme belirtileri izlenebilir. Deri temasında ise tüy dökülmeleri ve deride tahriş ve kızarıklıklar dikkati çeker.
Sabunlardan kaynaklanan zehirlenmelerde kusma ve ishal ilk dikkati çeken belirtiler. Ev yapımı sabunlar bazen sindirim sisteminde tahribat yapabilir. Çamaşır ve bulaşık deterjanları ve şampuanlar gibi aniyonik deterjanlardan kaynaklanan zehirlenmelerde ağız ve mukozalarda tahriş, kusma, iştah kaybı, ishal ve sindirim sistemi problemleri izlenir. Gözle temas durumunda kornea etrafında ödem, konjunktivada kızarıklık ve şişmeler ile kornea ülserlerine yol açabilir.
Non-iyonik deterjanla zehirlenmelerde genellikle kusma ve ishal görülmektedir.
Yukarıdaki belirtileri gördüğünüzde veya kedinizin evdeki deterjanlarla temasını tespit ettiğinizde acil olarak veteriner hekiminize ulaşmalısınız. Bu esnada kedinizi kusturmaya çalışmayın. Kusma, mukoza tahrişini daha da arttırabilir. Deri ve gözle temasını tespit ettiğinizde, veteriner hekiminize ulaşana kadar deterjan bulaşan yeri bol su ile yıkamak faydalı olur.